Şen günler, bir kırlangıç
Gibi vuruyor kanat.
Kederli günler, sanki
Kurulmamış bir saat.
Birinde, rüya tadı
Biri, kan içen cadı
İkisinin de adı:
Ömürden bir gün...Heyhat!
...
Bediüzzaman Said Nursî adındaki bir bilge bir gönül adamı, İstanbul'dan Van'a giderken iki öğrencisiyle birlikte bugünkü Gürcistan'ın baş şehri olan Tiflis'e uğrar.
Tiflis o tarihlerde , Müslüman Türkleri sindirme politikası uygulayan Rus devletinin önemli bir şehridir
Said Nursî ikindi vaktinde , Tiflis'te , Şeyh Sanan tepesine çıkmış etrafı incelerken , yanına bir Rus polisi gelir.
-Neden böyle etrafa bakıyorsun, diyerek sorar.
Said Nursî de kararlı ve keskin ifadelerle :
-Medresemin (okulumun) planını yapıyorum, der.
Bir anda şaşıran Rus polis:
-Nerelisin diye müdahale eder , alaycı bir tavırla.
-Bitlisliyim
-İyi de burası Tiflis'tir , sen yanlış yerde hayal kuruyorsun.
Said Nursî o etkileyici bakışlarını Rus polisine çevirir
-Sen bilmez misin ki Tiflis, Bitlis kardeştir!
-O ne demek
-Asya' da , İslam âleminde , üç nur birbiri arkasına parlamaya başlayacaktır. Sizde de üç karanlık birbirini takip edecektir . Sizin şu baskıcı ve despot rejiminiz yıkılacak, bende gelip buraya medresemi yapacağım.
-Heyhat ! Şaşarım senin ümidine , demiştir.
-Bende şaşarım senin aklına. Bu kışın devam etmesine ihtimal verebilir misin ?
Her kışın bir baharı ben gecenin bir gündüzü vardır .
...
Heyhat! Geliniz ey ehl-i İslâm. Hep beraber ağlaşalım. Hâyır, hâyır! Gözyaşlarıyla, feryad ile tedavisi mümkün değil bu derdin...
Allah için uğraşalım.
NİHAT YAZAR
Yüklerim sırtımda kambur,
Yokuşlarda vermez rahat;
Ne zor bulunurmuş huzur,
Geçip giderken şu hayat...
Var herkesin eşi dostu,
Ben niye yalnızım? Heyhat!
Alem bana kan kusturdu,
Geçip giderken şu hayat...
Aşk züppenin, dost zenginin,
Bahtı kıyağa safahat;
Mağduruyum şer devrinin,
Geçip giderken şu hayat...
Doktor MBC
Gittin ya, kalsan ne güzel olurdu; gitmişsin neye yarar?
Sen gittin ama bak, senle ilgili olan bir şey bende; sessizlik bende. Gittin… Heyhat! Pervane’ye döndü narin yüreğim sensizliğinde.