hayatta her şey gerçekleşmeli, her şey yerini bulmalı. Ve bu çok yavaş bir süreç. Kararların, hayallerin, amaçların pek bir faydası olmuyor. Bir evde mobilyaların kalıcı yerini bulmanın ne kadar zor olduğu hiç díkkatini çekti mi? Yıllar geçer, sen her şeyin doğru yerde olduğunu düşünürsün ama yine de içinde, bir terslik olduğuna dair hafif bir
(...) günümüzde düşünce araçları çeşitlendiği ve yaygınlaştığı için sıradan insanların "doğru bilgiye" ulaşmalarının eskisine göre çok daha kolay olduğu; dolayısıyla saçmalıklara inanıyorlarsa bunun kendi kafasızlıklarına delalet olduğu idddiasının kendisi bir saçmalıktır. Aksine, finansal piyasalarda nasıl "balina" sıfatlı dev
"Birçokları zengin olunca sefil olmaktan kurtulmuşlardır ama başka bir sefaletin içine düşmüşlerdir." Hiç şaşmam bu işe. Kusur olaylarda değil, düpedüz bizim ruhumuzda. Fakirliği bize katlanılmaz kılan şey, zenginliği de çekilmez hale koyar. Değil mi ki hastayı tahta bir döşekte de yatırsan, altın bir döşekte de, hiçbir şey değişmez - onu nereye götürürsen götür, hastalığını da birlikte götürecektir- tıpkı öyle, hasta bir ruh, zenginlik ya da fakirlik içinde de olsa da, derdi hep onun ardından gidecektir.
Şimdi kendi yaşamınıza bir bakın. Sizi ışığa, daha büyük bir yaratıcılığa, daha korkusuz eylemlere, sevdiğiniz şeylere doğru yönlendiren büyük değişimlere bakın. Sizi daha etkin ve daha olgun olmaya çağıran neydi, ona da bir bakın.
Bunlar her zaman bir ilhamla başlamadı mı?
Hiç sizi eleştiren, düzeltmeye çalışan, haksız çıkaran, duygularınızı inciten ve savunmaya geçmenize neden olan biri, tarafından başlatıldı mı? Değişime giden yol bu değil. Hiç kimse bu şekilde değişmez.
Rize’de halk ne kadar parti varsa hepsinin tabelâsını alaşağı etmiş. Partiler hep demokrasiden yanadırlar da Rize halkı karşıdır demokrasiye. Ve demokrasi gereği çaylar ton ton çürümektedir o Rize’de.
...
Hiç mi değişmez bu ülkenin kaderi.