Frankenstein... Çok ön yargılı yaklaştığım, seveceğimi hiç düşünmediğim bir kitaptı nedense. Uzun zamandır kitaplığımda olmasına rağmen elimin gitmediği bu kitap şu an favorilerime girdi bile. Keşke daha önce okusaydım o kadar güzeldi.
Kitapta Victor Frankenstein ile kendi yarattığı sefil yaratığın ilişkisini okuyoruz diyebiliriz. Yarattıktan sonra hiç iyi bir şey yapmadığını anlayan Frankenstein, yaratığıyla imtihan oluyor desek az kalır. İnsanlar bu sefil yaratıktan korktukları için bu yaratık bir dişi yaratığın daha yaratılmasını ve ona arkadaşlık etmesini ister. Bunu kabul etmeyen Frankenstein bu yaratığın nasıl canavarca ve hırsla intikam aldığını acı bir şekilde görür. Bu sefer intikam duygusu Frankenstein'a geçer.
Kitap hem çok akıcı, hem bilim kurgu türünde olmasına rağmen o kadar edebî bir kitaptı ki okumaktan büyük bir keyif aldım. Kadın bir yazarın yazması da beni ayrıca gururlandırdı.
Çok fazla altını çizdiğim, aklımdan çıkmayacak, kitap önerisi istendiğinde aklıma ilk gelecek kitaplardan oldu. Gerçekten beklentimin çok fazla üzerinde olan bu kitabı şiddetle herkes öneririm. Aşk, intikam, arkadaşlık, pişmanlık, hırs, vicdan azabı, karamsarlık kitapta yaygın temalardandı. Ve benim hoşuma giden şey şu oldu kitapta. Yeri geldi bu yaratığa üzüldüm yeri geldi Frankenstein'a üzüldüm. Yazar bu duyguyu öyle güzel vermiş ki her ikisi için empati yapmak işten bile değildi. Bu güzel kitabın filmi de varmış en yakın zamanda izleyeceğim. Siz de önce okuyun ve arkasından mutlaka filmini izleyin bence. Kesinlikle öneririm şimdiden keyifli okumalar.