Nastasya Filippovna ve Aglaya İvanovna.
Size az önce hayatınız boyunca unutmayacağınız iki isim söyledim.
Bu iki kadın sizi rüyalarınızda bile takip edecek kadar akılda kalıcı, insanı neredeyse kurgu bir kitap karakterine aşık edecek kadar kanlı, canlı ve “hisli” yaratılmıştır. Dostoyevski budur, ağır bir karakter işçisi. Aklından geçenlerle,
Goethe: "Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir" derken kendinden belki 150 yıl sonra yaşayacak Sadık Hidayet'i de kast ettiğini bilebilir miydi?
Hidayet, zengin bir aileden gelmesine rağmen çalışmaya hatta farklı farklı konularda çalışmaya meraklı, maymun iştahlı bir adam olmasının yanında (ki bunu ruhundaki onulmaz boşluğu
Huu huu. Ne okudum şimdi ben? Gerçekten kitap mıydı okuduğum yoksa Marmara'nın beyin kıvrımları arasında bir yolculuk muydu yaptığım? Sahiden de küçülüp küçülüp o beyin kıvrımlarının arasında dolaşsam o düşünceleri yakalayabilir miydim? O beynin içinde dolaşan düşünceleri bir sıraya dizip bana anlamlı gelecek şekilde okuyabilir miydim?
Martin Eden’i okuyalı uzun zaman oldu.Kitabı bitirdiğimde keşke kitap üzerine konuşabileceğim biri olsa dedim.Ama çevremde kitabı okuyan yoktu.Bir şeyler karalasam dedim yazma konusunda okumada olduğum kadar iyi değilim.Ama çok sonra 1K ailesine üye oldum ve en azından kitabı okumak isteyenlere bir faydam dokunursa diye buraya bir şeyler yazmak istedim.
Kitaba gelecek olursak ; beni en etkileyen kitap diyemem belki ama abartısız Martin Eden beni şimdiye kadar en etkileyen,en üzen karakterdir. Jack London’ın yarı otobiyografik romanı deniyor Martin Eden için ben kitabı bitirdikten sonra öğrendim bunu.Belki de bu yüzden bir karakter bu kadar hayat bulmuştur bir kitapta. Bir bölümde karakter ben üç ay önce de aynı bendim bana o zaman neden böyle davranmadınız gibi bir serzenişte bulunuyor meşhur bir yazar olduktan sonra ve insanların aslında neye tamah ettiğini de meşhur olunca anlayabiliyor ne yazık ki. Tabi bu kadar hisli bir adam ünlü olmayı böyle hayal etmediği için uzaklaşıyor insanlardan.
Söyleyecek daha çok şey var aslına ama yazma konusunda iyi değilim demiştim.Kitabı okuduğunuzda neden bu kadar etkilendiğimi anlayacağınızı düşünüyorum. Daha pozitif kitap karakterlerinin sizi etkileyebilmesi dileğiyle…
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,9bin okunma
Şimdilerde içimde evvela, bir kuş misali yükselip, sonrasında havası kaçmış balon gibi yere inen hisli teşebbüslerin intihar köprüsüne koşmasına sebep veren kitaptır kendisi.. bu defa herkesi öldürdün Stefan amca.
Olağanüstü Bir Gece... Ve fazla esrarlı bir kapak resmi.. Bu ikiliye aldanıp, Stefan Zweig, bu defa anlatmaz da hani birazcık sayfalar arasında koşturur diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Bu defa yalnızca anlatmadı da, çokça da hissettirdi.
İşte bu albenili kapağa sahip kitabımız, dört hikâyeden oluşuyor. Her biri farklı içerikler olsa da elbette ortak paydaları ve tabi faydaları mevcut. Bunlar nedir derseniz? Stefan Zweig'in o karşı konulamaz akıcılıkta ki üslubu, sizi hiç sıkmayacak şekilde olduğuna inandığım nasihatlerini, cümle aralarına sıkıştırması ve bizlerin bunu kolaycacık kabul etmesini sağlaması..
Stefan Zweig genelde hikayelerinde, bana göre, anlatır ya da hissettirir. Ancak bu kitaptaki hikayeler sanki biraz farklı.. sanki bu defa dert yandı.. serzenişte bulundu. Ya da ben o ruh halindeyim bilemiyorum. Ki öyle de olsa buda kitabın başarısıdır. Okuyucunun kitapta kendini bulmasını kastediyorum.
Bu kitabı ille de okuyun diyemem, ama okusaniz ne güzel olur... Bir şeyler bulmaktan ziyade, bir seyler dinlemek isterseniz eminim bu hikâyeler size iyi gelecektir.
Son olarak kitabın bende bıraktığı:
Ben sen gibi öldüremesemde, vazgeçirdim ama yaşama isteğinden.
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202168bin okunma