İran'ı, en ufak neşenin bile yasaklandığı bir ülke durumuna soktular. Ama dert gösterisine gelince işler değişiyor, dert dinsel bir tören şeklini alıyor. Humeyni bile neşenin İslam'a aykırı olduğunu söylemişti. İran Devrimi'nden altı ay sonra, ulusal radyoda, "İslam'da eğlencenin yeri yoktur.
Sayfa 122 - Varlık AnlatıKitabı okudu
400 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Roman ve bilgi karışımı tadında bi biyografi tarzı eser. Adam hem görmüş hemi de gezmiş valla. Akıcı ve hoşuma giden bir tarzdaydı, hatta kesinlikle okuyun derim zira yazarımız, Tebliğ Cemaati, İhvan’ul Müslimin, Mevdudi, Seyyid Kutup, Kelim Sıddıki, İsmail Raci el- Faruki, Rabıta, Usame b. Ladin, Afganistan Cihadı, Selman Rüşdi, İbni Rüşd, Gazzali, Muhyiddin Arabi, Farabi, Şehy Nazım Kıbrisi, Ekmeleddin İhsanoğlu, Ali Bulaç, Hasan Sabbah ve Haşhaşiler, Gulbeddin Hikmetyar, Burhaneddin Rabbani, Enver İbrahim, Humeyni ve İran İslam Devrimi, Suudiler ve Vahhabilik, 11 Eylül, Malezya,Türkiye vb hepsini bir arada toplamış. Yani hepsine değiniyor ve tabi aynı zamanda ilham kaynağı olduğu (yazarın kendisine) şahsiyetler bunlar. Cenneti arayan adam aslında Cenete doğru bir arayış ve yolculuk peşinde diyebiliriz. Kitabın son kısımlarında yer alan bir - iki cümle ile bitireyim: "İslam'ın cenneti bir varış yeri değil, bir seyahat tarzıdır. Yaşamı durduramadığımız gibi, cenneti aramaktan da vazgeçemeyiz. Bu arayış sürekli bir oluş sürecidir. Keşfettiğim bütün başarısız cennetler, yanlış yönlendirilmiş bir varış inancına dayanıyor. Bu yüzden, herkes sorgulanmaya kapalı, kesin inançlar kümesi ile yaşamak zorunda kalıyor. Oysa Seyahatin kendisi her gün su kaynağına giden yoldaki bir düşünme ve sorgulama biçimidir. Özellikle Seyahatin yapılması, sürekli değişen manzara ve çevre şartları içinde, seçilen yolun doğruluğundan emin olmak için daima dikkat, gözlem ve sorgulama gerektirmektedir."
Cenneti Arayan Adam
Cenneti Arayan AdamZiyaüddin Serdar · Mahya Yayınları · 2018221 okunma
Reklam
Okuryazarlığın önemli bir sorun olduğu bölgede, kitle iletişimin doğrudan konuşma yoluyla başlamasının devrimci bir etkisi olmuştur. Aslında 1979 İran Devrimi, Ayetullah Humeyni'nin nutuklarının kasetlerle dağıtılması ve emirlerinin telefonla verilmesi özellikleriyle, dünya tarihindeki elektronik olarak yürütülen ilk devrimdir.
"Şah, insanlara özgürlük bahşettiğini söylüyor.Dinle beni kibirli kurbağa!Sen kimsin ki, özgürlük bahşedeceksin?.Özgürlük bahşeden Allah'tır,İslamdir." *Ayetullah Humeyni,İran İslam Devrimi Lideri
Sayfa 231Kitabı okudu
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
humeyni'nin, "islam kıyafeti emperyalizme karşı en tesirli silahımızdır" diyerek kadınların çarşaf giymesini zorunlu kılması, rejim muhaliflerine dönük idam furyası ve devrim öncesi humeyni'yi destekleyen sola dönük baskılar, iran devrimi'nin haklılığını sorgulatan unsurlar oldu.
Sayfa 242
Reklam
384 syf.
·
Puan vermedi
·
35 saatte okudu
Damızlık kızın öyküsü. Daha önce birçok inceleme okumuşsunuzdur kitaba dair. Ben size kitabı tanıtmayacağım, çünkü kitabın içeriğinide bu incelemelerle beraber az buçuk okuduğunuzu düşünüyorum. Ben size başka bir konudan bahsetmek istiyorum: İran İslam Devrimi. İran İslam Devrimi,1979 yılında Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir monarşi yönetiminden, Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin, İslam ve Şiî mezhebi kökenli İslam Cumhuriyeti kurulmasına dönüşen bir hareketi oldu. Bu devrim yapılmadan önce, insanlar gayet avrupai bir yaşam tarzına sahipti, tabii ki kadınlarda. Daha sonra ise İran İslam devrimi gerçekleşti. Humeyni başa geldi, din ile yönetilme başladı. Ve kadınlar için yaşam bir anda bambaşka bir noktaya çekildi. Bu örneği verme sebebim ise aslında her şeyin bir anda olabileceği gibi her şeyin yavaş yavaşta olabileceği. Bugün birçok KHK, birçok kararname yayınlanıp duruyor ve hepsi yavaş yavaş geçiyor işte asıl sorun o. Her şey yavaş yavaş geçerken biz bunların hepsine seyirci kalıyoruz. Kitabı okuduktan sonra ister istemez her distopya gibi bu distopyada da acaba bunların ne kadarını ülkemizde görüyoruz sorusu beliriyor zihnimizde. Bu noktada kitaptaki bir sahneye de dikkat çekmek istiyorum: Duvarda idam edilmiş insanlar varken, havadan sudan bahsediliyor. İşte sanırım ülkecek bizim durumumuzda biraz buna benziyor. Ama yine de bu kadar kötü düşünmeyelim, sonuçta olaylara tweet atarak tepki koyuyoruz! Kitaba dair konuşulacak, tartışılacak çok farklı nokta var. Ama ben daha fazla uzatmak istemiyorum. Sizi kitapla baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar diyemeyeceğim, zira pek keyif alınmıyor okurken, insanın içi acıyor...
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911,1bin okunma
Etrafı devrim muhafızlarıyla kuşatılmış, halkından kendi gücüne güvenmesini isteyen, "Büyük Şeytan"ı lanetleyen ve Batı kültürünün bütün izlerini silmeye ant içen Ayetullah Humeyni'ye baktığımda, etrafı kızıl muhafızlarla kuşatılmış, "koca kağıt kaplan"ı lanetleyen ve kapitalist kültürün bütün izlerini silmeyi vaat eden yaşlı Mao Zedong'u düşünmekten kendimi alamıyorum. Elbette ikisinin aynı olduğunu söyleyecek değilim, ama aralarında pek çok benzerlik saptıyorum, oysa İslam tarihinde bana Humeyni'yi hatırlatan hiçbir figür göremiyorum. Ayrıca, çok arıyorum, ama Müslüman dünyasının tarihinde ne bir "İslam Cumhuriyeti"nin kuruluşuyla, ne de "İslam Devrimi"yle ilgili en küçük bir not da göremiyorum...
'79 devrimi, özgürlük rüzgarıyla beraber geldi ama rüzgar çabuk döndü: Bir yılı buldu bulmadı, tutuklamalar başladı. Solcular, liberaller, İslamcı olmayanlar, yüzlercesi, binlercesi içeri atıldı. Hapishaneler öyle bir doldu, öyle bir taştı ki, yenilere yer kalmadı. Devrimin kanlı yüzü işte orada ortaya çıktı. Humeyni'nin emriyle cezaevindekiler, yargısız, sorgusuz, sualsiz infaz edildi. Bir gecede yüzlerce binlerce yaşlı, genç; kadın, erkek öl-dü-rül-dü.
Irak cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, Humeyni'nin İslam devrimi çağrısının Irak'ın huzursuz Şii çoğunluğunu etkilemesinden korkmaktaydı. Saddam Hüseyin bu yüzden 1980'de silahlı bir çatışma başlatarak, yeni İran rejimini yıkmaya çalıştı Uzun savaşta Arap devletlerinin çoğu Irak'ı destekledilerse de, Suriye bunlar arasında değildi Esad, Arap dünyası ve Sünni Arap fikirlerinden kopup, Arap olmayan Şii İran'ın tarafını tutmuştu. Esad, Humeyni rejimini ABD-İsrail düzenine bir protesto olarak görüyor ve Arapların Tahran'daki yeni hükümeti desteklemeleri gerektiğine inanıyordu. Esad'ın tutumunda belirli bir mantık olabilirdi, ama diğer Arap liderleri bunu göremeyince Suriye Arap dünyasında giderek tecrit edilmiş konuma düştü.
Sayfa 449 - Agora KitaplığıKitabı okudu
191 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.