Sene 2009… Üniversite hayatımın ilk yılları… “Topluma Hizmet Dersi” kapsamında körler okuluna gideceğimiz söylendi. Tam adıyla “Gaziantep GAP Görme Engelliler Ortaokulu”. İlk duyduğum anda gitmek istemedim çünkü dersine gireceğimiz sınıf, görme engellilerden oluşan bir sınıftı. İsteksiz olma sebebim o hüzün dolu duygu dolu atmosferi bünyemin
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
Ayrılık; araya giren mesafeler değil, uzaklık değil... Ayrılık nedir biliyor musun?
"Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık." diyor Şükrü Erbaş...
İnsan birbirine bu kadar zarar veriyorken, can
Öncelikle bu kadar içten yazılan kitapların olması ne güzel bi duygu.. Ve böyle kitapların okurlara Hızır gibi yetiştiren usta Yazarların olması...
"Karıncanın Su İçtiği .."
Bir Ada Hikayesi serisinin ikinci kitabı. Adını bir Karadeniz balıkçı deyiminden almıştır. "Deniz o kadar durgun o kadar durgundu ki, karıncalar su içerdi..."
Bu terk edilmiş adada hayat kurma çabaları devam ediyor. Adaya yeni gelen insanlarla birlikte neşe, hüzün, keder, sevinç, hepsi birden artıyor. Bu hüzünlü, savaş yorgunu, yurtlarından koparılmış her biri farklı bir sır taşıyan insanların hikayeleri okuru sarıyor. Bu kitaba katılan yeni karakterleri sayacak olursam; Karadenizli Nişancı Veli, Girit göçmeni Musa Kazım Ağaefendi, Vanlı bir asker olan Baytar Cemil, Kürt dengbej Uso, doktor Salman Sami, Halil Rıfat ve beraberinde getirdikleri evlatları, torunları ya da kimsesiz yetim çocuklar...
Eserde en hoşuma giden kısım Fakiye Teyran'dan bahsedilen kısımdı. Fakiye Teyran bir masalcı, destancı, filozof, şairdir. Bugün Van Bahçesaray'da dünyaya gelmiş olan Fakiye Teyran "Kuşların sözcüsü, şairi" olarak bilinir. Eserde yaklaşık 40 sayfa bu güzel şairden bahsetmiş Yaşar Kemal. Kendisi de bir destan toplayıcısı olan Yaşar Kemal oldukça etkileyici bir biçimde anlatmış bu ülkemizde pek tanınmayan ama Rusya'da eserleri basılan dengbeji...
Zaten öyle bir yerde de bitiyor ki serinin devamını okuma ihtiyacı duyuyorsunuz. Belli ki Yaşar Kemal 3.kitapta da nasıl etkileyeceğini çoktan düşünmüştür. Bir sonraki kitapta görüşmek üzere; hoşça kalın, kitapla kalın :)
Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Anlatıcı kâğıdı önüne, kalemi eline almış ve betimlemiş. Cümlelerce, paragraflarca, sayfalarca betimlemesini sürdürmüş ve kitabını sonlandırmış. Her bir betimlemenin olduğu cümlelerin içindeki kelimeler de ayrı ayrı konuşmuş. Anlatıcı her gördüğünü, her duyduğunu, her düşündüğünü betimlerken de bir arayışın içinde, kitap zaten bir arayışın kitabı
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve