İnsan, insana muhtaç; çocukların anne babalarına acıktığı ve bu açlığı elektronik istila ile doyurdukları bir dünya sadece huzursuzluk üretir. Mutlu çocuklar, annelerinin gül simasına doyabilen çocuklardır. Kendilerini okumayı annelerinin yüzünden öğrenen çocuklar. Güvenmeyi ve güvenilme duygusunu, sevdiklerinin yüzünde yaşayarak tadan çocuklar. Bu yazıyı okuduktan sonra, ne olur kalkın ve çocukların yüzüne uzun uzun bakın. Onları elektronik imgelerle değil, sevdiklerinin yüzüyle ve sözüyle doyurun.
Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın anne.
Reklam
Gölün bir kenarında "utanıyorum dünyaya gelmiş olmaktan" çığlıkları işitiliyor ve gri meşelerin konulacak yeni bir yerindeki umutsuzluğun yarattığı huzursuzluk ile tamamlanıyordu. "Keşke hiç doğmasaydım!" Sözleri uzaklarda yankılanıyor, "doğmasaydım sözü", Lincoln Ormanı’nın uzaklarından belli belirsiz işitiliyordu.
Bir sürü kitap okudu ama içindeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü.
“…Hem iyiliği hem kötülüğü barındırır, aynen insan gibi. Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir…”
Ebu Said El-Hudri naklediyor: Resulullah( sas) Bir keresinde minbere çıkarken her adımda amin dedi. Bir basamak çıktı Amin ikinci basamağı çıktı Amin üçüncü basamağı çıktı ve amin dedi. Minberden indiğinde: Ya Resulallah minbere çıktığınız zaman Amin dediniz her adımınızda bunu neden söylediniz diyerek bu durumu sorduk. Şöyle buyurdu: Cebrail bana gelerek dedi ki: Ramazan ayına erişip de bu aydan hakkıyla istifade etmeyip bu büyük fırsatı kaçıran adamın Allah burnunu yere sürtsün. Ben de Amin dedim. İkinci basamağı çıktığımda kimin yanında senin ismin zikredilir de sana Salat- ü Selam getirmezse Allah o adamın burnunu yere sürtsün dedi. Ben de Amin dedim. Üçüncü basamağı çıktığımda anne ve babası İkisi birden ya da bir yaşlanıp da bakıma muhtaç duruma gelmelerine rağmen onların hizmetini yapmayıp hoşnutluğunu kazanmayan adamın Allah burnunu yere sürtsün dedi. Ben de Amin dedim. Öyleyse ihtiyarlarımızı evimizin en kıymetli hazinelerini tabiri caizse bize sevap kazandıracak sevap makinalarını bize rahmet olabilecek o insanları adı huzurevi olan huzursuzluk yerlerine terk etmek hangi dinin hangi İnsafın hangi vicdanın kabul edeceği bir şeydir ? İhtiyarlar evlerimizin rahmetidir başımızın üstünde yerleri vardır onları bir sıkıntı olarak değil bir bereket kaynağı olarak anlamalıyız. Eğer böyle anlamazsak Resulullah'ın bedduasının arkamızda olduğunu hiçbir zaman unutmayın.
Sayfa 94 - Siyer yayınları
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.