Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İbrahim Yinal’ın asıl görevi, Selçuklular’ın artık Gazneliler’den bağımsız bir topluluk olduğunu göstermekti. Bunun için bu şehirde Tuğrul Bey adına hutbe okutulması gerekmekteydi. Cuma günü mescide gelen İbrahim Yinal’ın en büyük destekçisi Gazneliler’in buradaki görevlisi Sâlâr-ı Bozorgân olmuş ve yanında silahlı adamlarıyla birlikte mescide gelmişti. Cuma hutbesini Horasan’ın en önemli âlimlerinden biri olan Ebû Osman İsmail b. Abdurrahman b. Ahmed es-Sâbûnî en- Nîşâbûrî okuyacaktı. Ebû Osman es-Sâbûni, hutbeyi Tuğrul Bey adına okuması için gizlice ikna edildi. Fakat beklenmeyen tepki halktan gelmişti. Hutbede Tuğrul Bey’in adı okununca mescitte bulunan halk ayaklandı. Uzun uğraşlardan sonra halkın sükûneti sağlanarak Cuma namazı kılınabilmişti. Bir oldu-bittiyle Horasan’a gelen Selçuklular, artık taht ve devlet sahibi olmuşlardı. İkinci aşama, Tuğrul Bey’in Nişâbur’a gelerek Sultan Mesûd’un tahtına oturması olacaktı.
Nefsinin Efendisi Olan Evrenin Efendisi Olur. İbrahim Kalın
Reklam
“Yaş ilerledikçe daha iyi anlıyoruz. Yolcu gider, Han yıkılır, Fakat yol kalır...” İbrahim Tenekeci
Kuyu
Her gelen benden bir parça alır da gider. Dönüp de bakmaz ardına. Olsun, umursamıyorum... Birini bekliyorum ben. Karanlığımı aydınlatacak olanı. Güneşimi, ziyamı, nurumu... Birini bekliyorum ben. Biri dediğime bakmayın, var olma sebebimi bekliyorum hakikatte. İbrahim torunu, Yakup oğlunu... Yusuf'u.
Nasıl Sevmiştim Seni/ İbrahim Erkal
Germinal'e başlayınca dilime dolanmıştı, bitene kadar da sürdü. Kitap bitti. Bu sefer dilimde kalmasın, paylaşayım. #Germinal youtu.be/T3r02-Ccj-A?si=...
Harabât ehlini hor görme zâkir, Defineye mâlik virâneler var... -Erzurumlu İbrahim Hakkı
Reklam
Zaman değil de, insan geçiyor gibi. Evvela hevesi, sonra kendisi…
Kavrulduğumuz kor ateş vaktiyle İbrahim'e serindi Bizim düştüğümüz Yusuf'un düştüğü kuyudan derindi...e.meral
"Mevla Görelim Neyler, Neylerse Güzel Eyler" İbrahim Hakkı Hz.
Reklam
Zira Allah'ı gerçek manada bilen kişi O'nu sevmeden edemez.
Sayfa 17
Velâ-Berâ (Dostluk ve Düşmanlık) ve Bidatçilere Karşı Tavır
Alî bin Ebî Subh diyor ki: “Biz, bir düğün yemeğindeydik. Derken Ahmed bin Hanbel gel- di. İçeri girdiğinde evdeki üzerinde resim olan sandalyeye baktı ve hemen çıktı. Ev sâhibi peşinden koştuysa da o eliyle yüzünü silke- leyerek “Mecûsî âdeti, Mecûsî âdeti” diyerek çıkıp gitti. Böylece Mecûsîlerin örf ve âdetlerini taklid eden düğün sâhip- lerini kınayarak meclislerini terketti. “Merrûzî diyor ki: “Ahmed’e yolda giderken kamet verildiğini işiten birisinin (söz konusu kişilerle) beraber namaz kılıp kılama- yacağı sorulduğunda dedi ki: “Senin işin bayağı kolaymış! Ama bi- datler çoğaldığı zaman tanıdığın kimseler dışında kimsenin arka- sında namaz kılma! Öğrencisi İbrâhîm bin Hâni diyor ki: “Ben Ebû Abdillâh’a, kendi bidatine davet eden bidatçi birisiyle oturup oturulmuyacağını sordum. Ebû Abdillâh şöyle dedi: “Onun- la oturulmaz ve konuşulmaz, umulur ki bu vesîleyle tevbe eder.” Hanbel bin İshâk ise onun şöyle dediğini işitmiştir: “Hiç kimsenin bidat ehliyle oturması, onlarla içli dışlı ve samim olması doğru değildir
Sayfa 73 - NedaKitabı okuyor
Biliyordu, bu kapının bir düsturu vardı; burada:Düşen insana gökte melekler bile ağlar ; dikkat etmeli bir kırık kalbi incitmemeli denirdi.
İnsan, bu kadar mı aciz bir mahluktu? Bir an onu var etmeye; gene bir an, yok etmeye kafi idi demek...
Rabbim Sana güvendim fakat güvenmedim insana Belki bir teselli ömrün sonunda, Beraberlik yetiyor bana. Adın kalbime yardım ediyor ^
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.