Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
04.02.2024
Kırık dökük hayallerimle birlikte, karanlık bir odanın içindeyim. Duvarlar, yalnızlığımın yankılarını taşıyor, her biri bir hikaye, her biri bir acı dolu anıya tanık. Gözlerim, yorgunluğun, umutsuzluğun izlerini taşıyor, yüreğimdeki yangın, sönmeyen bir ateş gibi. Ahmet Kaya'nın nağmeleri, ruhumun derinliklerinde yankılanıyor. O hüzünlü sesi,
160 syf.
9/10 puan verdi
Selamm :) Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu kadar beğenmeyi beklemiyordum. Kitabın öyle bir konusu var ki, yazılsa 3 ciltlik bir seri olabilirmiş ama sadece 150 sayfa. Kesinlikle uzun uzun okumak isteyeceğim bir kitaptı, keşke daha kalın bir olsaydı. Yine de güzel işlenmişti, çok fazla kopukluk yoktu ve sayfalar akıp gitti. Yaşadığımız toprak
Zan - Bir Arifin Fantastik Romanı
Zan - Bir Arifin Fantastik RomanıFatih Şalvan · Martı Yayınları · 2022114 okunma
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
#octaviapaz sunuşuyla büyülü, gerçekçi, büyülü gerçekçi altı öykü. Mizahla harmanlanmış usta işi öyküler gülümsetirken düşündürüyor. Neden Körlerin Şarkısı peki? #meltemce
Körlerin Şarkısı
Körlerin ŞarkısıCarlos Fuentes · Can Yayınları · 2008101 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle büyük bir üzüntüyle, yazarla çok geç tanıştığımı söyleyebilirim. Kendisi aslında meslektaşım, benim gibi bir gazeteci... Bunu da romanında anlayabilmek mümkün.. Yani "Beş Sevim Apartmanı" adlı romanda her şey yerli yerinde, her şey crystal clear şeklinde açıklanmış, gereksiz detaylardan kaçınılmış ve olay örgüsünde insanı içine alan bir dil kullanılıyor. Mine Söğüt, bir gazeteci titizliğiyle hazırladığı bu romanında, çok kişinin yapamayacağı bir konu işliyor ve bizi farklı bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculuk o kadar renkli geçiyor ki insanlar adeta anları ölümsüzleştirmeyi, selfie çekmeyi unutuyor. Gerçekten de bu kitapta Mine Söğüt'ün bu tarz bir etkisi var. Cinler, periler, masallar, deliler ve romanın çoğuna hakim o karanlık ruh... Aslında kısım kısım baktığımızda, bir araya gelmesi zor olan bu olguları Mine Söğüt romana başarıyla yedirmiş. Kitabımızın ana kahramanı Doktor Samimi sevgisiz büyümüş ve bu sevgiyi rüyalarında cinler ve perilerden bulmuş bir psikiyatrdır. Ancak bir noktada iç sorgulamaya girer ve kimsenin kendisinin beynine giremeyeceğini söyler. Bunun için de bir deneye kalkışır. Psikolojik açıdan durumu ümitsiz beş hastayı alır ve hepsini Beş Sevim Apartmanı'nda bir daireye yerleştirir. Onların hikayelerini ve günlük yaşamlarını gözlemler. Cinler, periler, gerçekler, yalanlar, hepsi ortaya dökülür. İşin kötüsü Doktor Samimi de sinirsel anlamda kuvvetli çıkamamıştır. Bu beş ayrı öykü, Samimi' nin gözlemleri ve Beş Sevim Apartmanı'nın adını alış öyküsü ışığında bizi oldukça tatmin edecek bir roman bekliyor. Bu yolculuğu kaçırmamanız önerilir
Beş Sevim Apartmanı
Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20196,7bin okunma
Garipti, gözlerini yumduğu zaman karanlık titreme­ye başlıyor, karanlığın içinde, karanlığın her bir nokta­sında küçük kasırgalar kopuyor, bu kasırgalar, kâh su­daki halkalar gibi yatay biçimde yayılarak, kâh siyah toz sütunları halinde dönerek sonsuz karanlıkları sessiz bir kaynaşmaya dönüştürüyor, karanlık sızıyor, düşünceler­le buğulanıyor, bu düşünceler, iç karartıcı "Hayatımı na­sıl geçireceğim?" sözcüklerinin usanç verici karaltıları halinde somutlaşıyordu.
Sayfa 15 - Yordam EdebiyatKitabı okudu
Karanlık ruhunuzda size berraklık musallat oluyorsa Edebiyat'la uğraşmayın. Arkanızda sadece anlaşılır iç çekişler, kendiniz ol­mayı reddedişinizin zavallı kırıntılarını bırakırsınız.
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
Gitmek istemiyorsun yani? Gidemiyorum. Kürklü Venüs Leopold von Sacher Masoch. s.159. Leopold von Sacher 'in kendi hayatı üzerinden esinlenerek yazdığı Kürklü Venüs, acı ve haz arasındaki ilişkiyi, bu ilişkinin hangi boyuta ulaştığını gösteren, sevgi , sevgisizlik gibi kavramları sorgulayan bir metin. Sade, sadizmin isim babası ise
Kürklü Venüs
Kürklü VenüsLeopold von Sacher-Masoch · Ayrıntı Yayınları · 2019578 okunma
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını bile açmayı istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar. Aklını başına derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. İnsan ruhunun çözülemez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir can simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapmazsak büsbütün çılgına döneriz.
Boğazın Suları Çekildiği Zaman
Nereden geldiği anlaşılamayan fosforlu bir ışıkla arada bir belli belirsiz aydınlanan Kara Cadillac'a ağır ağır, korkuyla, yanıbaşındaki Haçlı muhafızlarından izin alır gibi saygıyla yaklaşacağım. Cadillac'ın kapısının kulplarını zorlayacağım ama, baştan aşağı midye ve deniz kestaneleriyle kaplı araç bana geçit vermeyecek, sıkışmış ve yeşilimsi pencereleri yerlerinden hiç oynamayacak. O zaman, cebimden tükenmez kalemimi çıkarıp sapıyla camlardan birini kaplayan fıstıki yeşil yosun tabakasını yavaş yavaş kazıyacağım. Geceyarısı, bu korkunç ve büyülü karanlıkta kibritimi yakınca arabanın Haçlı zırhları gibi hâlâ parlayan güzelim direksiyonunun, nikelajlı sayaçlarının, ibre ve saatlerinin madeni ışığında haydutla sevgilisinin bilezikli ince kollarıyla ve yüzüklü parmaklarıyla birbirlerine sarılarak ön koltukta öpüşen iskeletlerini göreceğim. Yalnız iç içe geçen çene kemikleri değil, kafatasları da ölümsüz bir öpüşle birbirine kaynaşmış olacak. O zaman, kibritimi bir daha yakmadan gerisin geriye şehrin ışıklarına dönerken, felâket anlarında ölümü karşılamanın en mutlu yolunun bu olduğunu düşünerek uzak bir sevgiliye acıyla sesleneceğim: Canım, güzelim, kederlim, felâketler zamanı gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana; yaklaşan korkunç felâketi unutmak için perdeleri çekili yarı karanlık bir odanın sessizliğinde bütün gücümüzle birbirimize sarılarak ölümü beklemenin zamanı geldi artık.
Bakışlar, iç kıpırtılarının, duyguların dili, yüreğin konuşması, ruhun dile gelmesi, başka bir insanı tanımanın yolu… Bakışlar, birbirine değen yüreklerin şimşek gibi çakması…
Sayfa 275 - İthakiKitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.