Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ve biz insanlar yeryüzünün bütün güzelliklerine sırtımızı çevirmiş, kendi karanlık iç dünyamızın derinliklerine dalmıştık. Hiç sonu gelmeyecek çileli bir arayıştı yaşamımız. Neyi arıyorduk? Kimi arıyorduk? Bu kaybolmuşluğumuz daha ne kadar sürecekti? Bu susuzluğumuz, bu yıkılmışlığımız, bu kahrolmuşluğumuz?
İlim ile Bilim arasındaki fark nedir? Atatürk'ün İlminin Manası Nedir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz. İlim sahibi olmak
Reklam
İç geçirerek daha ne kadar sürecek bu bekleyiş, kavuşamamak; incelen kollarımla düştüğüm yatakta nefesim titreyerek özlüyorum seni, dünya sönüyor yokluğunda, gömüldüğüm karanlık ne geceye benziyor ne ölüme.
Tamire muhtaç
Herkes size muhteşem bir şatonun nasıl görünmesi gerektiği konusunda farklı mesajlar veriyordu ve tüm şatonuzu seven iç sesinize güvenmek yerine onlara kulak vermek çok daha kolaydı. Bu odaları kapatmak aslında sizin kendinizi güvende hissetmenizi sağlamaya başlamıştı. Çok geçmeden kendinizi sadece birkaç küçük odada yaşar buldunuz. Yaşamı nasıl kapatacağınızı öğrenmiştiniz, ve bunu yapmaktan rahatlık duyuyordunuz.Birçoğumuz o kadar çok odayı kapattık ki, sonunda, bir zamanlar bir şato olduğumuzu bile unuttuk. Sadece küçük, iki- odalı, tamire muhtaç bir ev olduğumuza inanmaya başladık.
Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi, İçime şeker attın, tatlanmadım yine Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri, Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım, Yağmurları
Reklam
“Benim için yaşam yirmi yaşındayken bitti. Sonraki yaşamım uzatmalardan başka bir şey değildi. Loş karanlık, kıvrım kıvrım, hiçbir yere ulaşmayan bir koridor gibiydi. Fakat yaşamak zorundaydım. Her gelen günü tüm sahteliğiyle kabullenip yaşadım yalnızca. O günlerde birçok hata yaptım. Hayır, daha doğrusunu söylemek gerekirse, hatalardan başka bir şey yapmadım. Bir dönem, tek başıma kendi iç dünyama kapandım. Derin bir kuyunun dibinde tek başına yaşamak gibi bir şeydi. Dışarıdaki her şeyden nefret ettim, her şeyi lanetledim. Bir dönem de dışarı çıkıp yaşarmış taklidi yaptım. Her şeyi kabullenip duygusuzca yaşadım.Fakat tümü anlamsız şeylerdi. Hepsi göz açıp kapayıncaya kadar geçti gitti, arkalarında hiçbir şey bırakmadan. İçimdeki suçluluk duygusu ve açılan yaralardan başka.”
Hiç kimsenin birbirinden haberi yoktu. Başka başka dünyalar yaratmıştık kendimize. Birlikte mutlu yaşayacağımız bir dünyada olduğumuzu bilmiyorduk. Kuş ağaçtan habersiz, ağaç buluttan. Ve biz insanlar yeryüzünün bütün güzelliklerine sırtımızı çevirmiş, kendi karanlık iç dünyamızın derinliklerine dalmıştık.
"Ve yağmura yakalanmanın romantik olabilecek hiçbir tarafı yok." Clay gülerek, "Meğer bu yalnızca filmlerde roman- tik oluyormuş," dedi ve Julia'yı baştan aşağı süzmeye başladı. Saçları dağılmış bir şekilde boynuna ve yanak- larına değiyordu. Rimeli akmaya başlamıştı ve yüzün- den yere bir damla su düştü. "Ben neye
Sayfa 160
Çok farklı ve karanlık bir iç dünyayı aldatıcı renkler ile gizlemek ne kadar saygın ve ahlaklı?
Reklam
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi dilleri bir karış dışarı fırlayarak dolaşırlar. Aklını başına derleyip bu pis ruh haletini tahlil etmek istersin. İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir.
“ Diktatörlüğe karşı çıkan biri, iç savaşı çözüm olarak kabul etmeli; iç savaşı göze alamayan biri ise karşı çıkmayı bırakıp diktatörlüğe boyun eğmeli. “
Sayfa 203Kitabı okudu
Clay uzanıp, onu bileğinden yakalayarak kendine doğru çekti. "Yapma!" "Üzerimi değiştirmeyeyim mi?" Clay başını salladı. "Benim gömleğimi giy." "İçimde sütyen bile yok," diye cevap verdi Julia, bu fikrin ne kadar saçma olduğunu açıklamaya çalışarak. "Biliyorum," dedi Clay sırıtarak. "Demek benim 'özgür' halimi beğeniyorsun öyle mi?" "Çok güzel göğüslerin var ve ben, benden sadece iki adım ötede, üstelik yalnızca bir saat önce benim üzerimde olan bir şeyle örtülü oluşunu bilerek kıv- ranmak istiyorum," dedi parmaklarını gömleğin üze- rinde gezdirip, dışarı fırlamış göğüslerine dokunma- dan. Ve Julia'nın tüyleri diken diken oldu. "Peki, alt tarafım ne olacak? Belimden altım çıplak vaziyette mi dolaşmamı istiyorsun?" "Benim isteğim, senin o eteği tekrar üzerine geçirmen. Ama iç çamaşırı giymeden; sadece topuklu ayak- kabıların, eteğin ve benim gömleğim," dedi yumuşak bir ses tonuyla. Vereceği cevabı beklerken her zaman- kinden daha karanlık bakan gözlerini Julia'ya dikti.
Sayfa 104
"Derin bir kuyuya düşmüş gibiydin. Öncelikle, düşmenin bedensel şoku, tüm bedeninde kemik kırılmaları, doku zedelenmeleri, iç kanamalar ve yarılmalar. Sonra, kuyunun dibinde olmak, dışarı çıkamayacağının bilincinde olmak. Buna yönelik tepki. Pişmanlık ve güçsüzlük. Bu korkunç derecede rutubetli, su birikintileriyle dolu, karanlık yere yönelik köklü nefret duygusu. Bu deliğe birlikte tıkıldığın onlarca herife duyduğun tiksinti. Mide bulandırıcı düşünceler. Heriflerin konuştukları dilin tınısına duyduğun tiksinti. Bir halt anlamıyorum bu dilden. Buna karşın zaman zaman hissettiğin dayanışma duygusu. Dış dünyaya yönelik, içeride olmanın yarattığı bilinç. Dış dünyaya, yani bu adaya, adanın ait olduğu ülkeye yönelik tiksinti."
Ey gece! Ey serinlik getiren karanlık! Benim için bir iç bayramın belirtisisin sen, sen bir bunaltıdan kurtuluşsun. Ovaların yalnızlığında, bir başkentin taşlık labirentinde, yıldızların ışıldayışı, fenerlerin parlayıverişi, sen tanrıça Özgürlük’ün şenlik fişeğisin!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.