192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
YERYÜZÜNÜN İNCİNMİŞ HATIRALARI "Hayat olsa olsa bir incinmedir" Parmaklarının izinden sürülüyor bir kadın, geçmişinin yaralarına. Sesinin buğusundan, yüzünün kederinden ve başının örtüsünden tanınıyor bir kitlenin gözünde. Unutmak fiili ile yan yana hapsolmanın kapısında bekler en çok kadın. Unutacak ne çok şey vardır hayatta, yarında,
Saklı Kitap
Saklı KitapSibel Eraslan · Timaş Yayınları · 2013298 okunma
Ve aslında bana yalnızlığım değil Bu anlamsız kalabalık içinde Çığlık çığlığa susmak zor geliyor .. Kızıl akşamların veryansın edişi değil Hüznüme.. Aşk için kurban edilen papatyaların Tükenmez ahi yakıyor canımı Ve bu ayrılık türküleri değil Ruhuma ateş gibi dokunan Sahte suretler içinde Kendini aramak yana yakıla Ve gidenlerin yası bu dilimi bağlayan Hadi susma sen söyle Göç etmedi mi vuslat geceleri Bu yalnızlık kokan diyardan... Elif
Reklam
Susmak çürütülmesi en zor savunmadır! İnsanların söyleyemedikleri bazı sözlerin içinde ,söylediklerinden daha çok gerçek vardır.
190 syf.
9/10 puan verdi
Zargananın ilk sayfasından son sayfasına kadar sürekli bi soru işaretiyle devam etmek ve bittiğinde bile yanıtsız kalmış sorularla başbaşa kalmak.Yazar okurun kafasında oluşan her soruya cevap vermeli mi eserinde diye düşündüm bittikten sonra.Yanıt verecekse eser yazarın istediği doğrultuda hep olmaz mı oysaki bazen susmak gerekmez mi okuyucuya
Zargana
ZarganaHakan Günday · Doğan Kitap · 20137,4bin okunma
126 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Merakla başladığım ve sonunu heyecanla beklediğim bir öykü oldu. . Mrs. C'nin başından geçen​ bir günün, yirmi dört saatin, bıraktığı derin etkiden kurtulamayıp bir yabancıya anlatması ve üzerinde ki yükten az da olsa kurtulmak istemesi olarak özetleyebiliriz. . Kitabı bitirdiğimde kafamda çelişkili düşünceler oluştu . Eşini kaybetmiş kendi
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat - Bir Yüreğin Ölümü
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat - Bir Yüreğin ÖlümüStefan Zweig · Can Yayınları · 20164 okunma
Söylemez Tekkesi
Bir zamanlar Konya'da böyle bir tekke varmış. Halk " Söylemez Tekkesi " adını koymuş. Hintte doğan bir şeyhi varmış tekkenin. Derdini söyleyecek kadar Türkçe bilmeyen bir mürşid. Tekkeyi bekliyor, namazlarını kılıyor, duasını ediyor, zikrini yapıyor ve fakat derdini dile dökemiyor. İçinde saklı. Gözlerinden belli. Yüzünden anlaşılıyor. Kimse bir dili derdini söylenebilecek kadar öğrenemez. Dert dile sığacak olsa, dert olmaz. Sonra müritleri birer ikişer geliyorlar tekkeye. Şeyhlerinin dudaklarına bakıyorlar bir tek anlaşılır kelime duyabilmek için. Yaralarına derman, sızılarına su, kuru ekmeklerine katık arıyorlar. Bir hâl çaresi arıyorlar diyelim. Gelip şeyhlerinin karşısına oturuyorlar ve susuyorlar. Şeyhleride merhametli gözleriyle onlara bakıyor ve susuyor. Bildikleri ortak bir dil olmadığından karşılıklı sesizleşiyorlar. Söyleyecek bir şey yok mu bundan öte. Etrafındakilerin " Söylemez Tekkesi " demeleri de bundan. Sonra konuşmaya ihtiyaçları olmadığını keşfediyorlar. Bütün dertlerine derman olacak bir keşif bu. Şeyhin içten nazarı, sükût hali, mütebessim tavrı, suretine yansıyan sireti, bu koyu kopkoyu sesizlik, karşılıklı uzun uzun susmak gönüllerine iyi geliyor. Bir süre sonra, söylemekten aciz oldukları o büyük hakikati fark ediyorlar ve gördüklerini inkâr etmek için ancak susuyorlar. Bir daha da konuşmanın lüzmunu hissetmiyorlar. Tarık Tufan / İtibar Dergisi - Sayı 35 m.soundcloud.com/tunkorkmaz/anda... ...
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.