TÜRK EDEBİYATI İÇERİSİNDE EN BEĞENDİĞİM İLK 10 ESER İÇİNDESİN
Neden mi? Başlayalım o halde.
Peyami Safa'yı herkes sevmez. Bunu hala anlayabilmiş değilim. O kadar dergi alıyorum yahu dedim ben neden hiç kapakta bir 'Peyami Safa' göremedim bugüne kadar? Nedir bu ön yargı?
Hep aynı yüzler dönüp dolaşıp karşımıza çıkarken neden bu muhteşem yazar,
Bu kitabı starbucks bardağı ile fotoğraf çekilmeyeni dövüyorlarmış dediler. Ben yine de çekilmedim. Hatta tuttum balkona koydum arkaya da Hekimbaşı Mezarlığı'nı aldım öyle çektim. Altına da şunları yazdım:
" Ölüm değilmi ki içimizde kalanları bir daha söylememize engel olan en can yakıcı ve en büyük pişmanlığımız ? Bugün içim bulutlu. Bugün
YouTube kitap kanalımda bu kitabın da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Bir kadının 24 saati daha ne kadar derin anlatılabilirdi?
24 saate düşünemeyeceğimiz kadar ruhsal devinim sığdırmayı olağanüstü bir şekilde başarabilen adam bu Zweig. Biz fani insanlar olarak günün yarısını yatmakla
Gölgesizler Hasan Ali Toptaş’ın okumuş olduğum ikinci kitabı. Daha önce “Kuşlar yasına gider”i okumuş ve kitabın olumlu yönleri olsa da bir bütün olarak fazla beğenmemiş ve burada paylaşmıştım.
Bu kitapta ise; kurgusundan hikâyeye, karakterlerden diyaloglara, sembollerden tekrarlara, satır aralarından finaline kadar yazara hayran kaldım. Yazar
Thomas Bernhard’ın okuduğum üçüncü kitabı oldu. Gerçekten de çok ilginç bir adam bu Thomas Bernhard. Okunacak binlerce kitap olmasa düşeceğim peşine ve bütün kitaplarını tek tek okuyup o karmakarışık beyninin içerisine gireceğim; ama ne yazık ki buna şimdilik vaktim yok. Bir gün kafayı kırarsam, ilk peşine düşeceğim yazarlardan birisisin
Yalnızca ama yalnızca hikaye anlatan, içinde altını çizecek tek bir cümle bile bulunmayan kitaplardan pek hoşlanamıyorum. Birçok polisiye kitabın da bize sunduğu şey, genelde bulmaca çözmekten ibaret. Fakat okumak gibi güçlü odaklanma becerisi gerektiren bir eylemin, yalnızca aksiyonlardan ibaret düşsel görüntüleri imgeleştirmesini pek doğru
Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız.
Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.
Pierre Niémans ve Ivana Bogdanovitch yazarın Son Av kitabındaki görevlerine devam etmektedir. Görevleri taşrada Jandarma yetki alanında, Jandarmaya yardımcı olmak. Gerçi daha çok Jandarma yardımcı oluyormuş gibi bir tablo var ama görevimiz bu.
Fransa' nın Alsace bölgesinde modern toplumdan izole hayat süren, Tebliğciler olarak adlandırılan,
Sinan Canan hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Sinan Canan’ın onlarca videosunu izlemişimdir, izlemeye de devam ediyorum. Yıllardır uğraştığı bir şey var. Bu uğraşının adı da onun tabiriyle bilimi “halk dilinde” anlatmak. Bunu başarıyor mu? Bence başarıyor. Uzmanlık
İnsan her daim arayış içindedir. İlk insandan beri kaderi olmuştur. Modern zamanlarda bu arayışlar daha çetrefilli çünkü izmler hakikat arayışında olan insan için bir seçenek diye sunuldu dolayısıyla önündeki seçenekler arttı. Geçmiş zamanlarda daha keskin görünen sınırlar bugün sosa bulanmış iyi görünümlü fikirlerle ayırt edilmesi daha zor bir
“.. Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz, ağzınızdan çıkardığınız sözlerle, o ihtimalleri uyandırırsınız.
Güzel kelimeler söyleyin ki; güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi işte buradadır ..”