Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
19. yüzyılın ilk yarısına kadar mahalleleri yönetenler imamlardı. İmam, padişah beratı ile tayin ediliyordu; mülki ve beledi amir olan kadı’nın mahalle düzeyindeki temsilcisi gibiydi. II.Mahmut döneminde mahallelerde imam yanında muhtarlık kurumu meydana getirildi
OSMANLI’NIN ŞAİR SULTANLARI Osmanlı İmparatorluğu padişahları arasında şiir yazan, hatta divan oluşturanlar hiç de az sayıda değildir. Şair padişahlar ve mahlasları (takma adları) ise şöyledir: II. Murat: Muratî Fatih Sultan Mehmet: Avnî II. Bayezit: Adlî Kanuni Sultan Süleyman: Muhibbî III. Mehmet: Adnî I. Ahmet: Bahtî II. Osman: Farisî IV. Murat: Muratî II. Mustafa: İkbalî III. Ahmet: Necib III. Mustafa: Cihangir III. Selim: İlhamî II. Mahmut: Adlî
Tarihimizdeki Garip Olaylar
Tarihimizdeki Garip Olaylar
Reklam
Kazım Karabekir ve Sultan Abdülhamid hakkında düşünceleri.
Mithat Paşa gibi bir veziri, Mahmut Paşa gibi bir damadı boğduran, en namuslu, gayretli ve bilgili insanları zindanlarda, menfalarda çürüten, muhitini hafiye ağları içinde kuklaya çeviren insandan ne beklenir. Dün İttihat ve Terakki'yi de boğdun. Mithat Paşa'nın Jön Türkleri gibi onların da mahvolduğuna belki inandın. Fakat fikirler ölmüyor, birbirine zincirleniyor. Muhakkak her diktatör gibi fikirler arasında sen de boğulacaksın.
Sayfa 242 - Panama Yayınları
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
KARDEŞ ve VEZİR KATLİNİ BAŞLATAN, CESEDİ KOKAN PADİŞAHLA İLGİLİ İNCELEME
Tursun Bey, Fatih'in Tarihi adlı bu çalışmasında 1442 – 1488 yılları arasını kapsayan 46 yıl anlatmaktadır. Ve gerçekten kısa, öz, abartısız, akıcı bir anlatımdır. Fakat tabi Osmanlı tarihi demek hep kan, gözyaşı, yağma talan, işgaller, haksızlıklar, hukuksuzluklar tarihidir aynı zamanda. Zaten yağma, talan dönemi sona erince de Osmanlı’nın
Tarih-i Ebü'l- Feth
Tarih-i Ebü'l- FethTursun Bey · İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları · 197725 okunma
432 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
İmparatorluğun son dönemi ve cumhuriyetin kuruluşu sürecinde siyasi kişiliklerden, askerlerden, edebiyattan, vs.. her alandan 100 kişinin değerlendirmesi var. Ben ESG'nin değerlendirmelerini çok aydınlatıcı buluyorum. Mondros sonrası Atatürk'ün Samsun'a gidişi süreci ve genelgeler, meclisin Ankara'da açılması süreci savaşlar,
Cumhuriyet’in 100 İsmi
Cumhuriyet’in 100 İsmiEmrah Safa Gürkan · Mundi Yayınevi · 2023405 okunma
Harbiye'nin kuruluşu çağdaşlaşma tarihinin belki en önemli olayı oldu diyebiliriz. Bundan sonraki dönemin bellibaşlı olayları, bu kurumun eğitiminin sağladığı askerî ve düşünsel etkiler, bu kurumun siyasal gücü elinde tutanlara karşı tutumu, mezunlarının askerî, siyasal ve kültürel hayatta aldıkları yerler göz önünde tutulmadan anlaşılmaz. Kul sisteminin yok oluşu ile eski Osmanlı geleneğinden kopuşun yerine, II. Mahmut'un kurucusu olduğu yeni Osmanlı devletinin toplumla devlet arasındaki ilk bağlantısını kuran kurum olduğu gibi, bu bağlantının sarsıldığı zamanlarda oynadığı rol ulusal birliğin gelişimine, ileride göreceğimiz aşamalarda da hizmet ettiği gibi sözünü ettiğimiz Osmanlı devletine ve onun sembolü olan Osmanlı padişahlığına bağlılığını da en sonunda bu okulun yetiştirdiği Mustafa Kemal ile koparmıştır. Harbiye ve ordu, siyasal olayların inip çıkmaları içinde aldığı rollerle geçen aşamalardan sonra, Türk ulusal birliği ve bağımsızlığı lehine bu bağı ilk koparan kuruluş olmuştur.
Reklam
İki Mustafa’nın yolu bu kez “31 Vakası” olarak bilinen ve II. Abdülhamit’in tahtan indirilmesi ile sonuçlanan 31 Mart gerici ayaklanması olayında kesişir. Mustafa Kemal gericilerin “Şeriat isteriz, gavurluk istemeyiz, mektepli zabit istemeyiz” diyerek başlattıkları isyanı bastırmak üzere Selanik’ten İstanbul’a gelen Mahmut Şevket Paşa yönetimindeki Hareket Ordusu’nun Kurmay Başkanıydı. Mustafa İsmet de Hüsnü Paşa Karargâhının, Edirne Grubunun Kurmay Başkanı idi. Rumi tarihle 3 Nisan 1909’da II. Meşrutiyet’in ilanından sonra başlatılan ve 31 Mart Vakası olarak anılan isyan; rejime, yenileşmeye ve ilerlemeye yönelik bir hareketti. III. Selim ve II. Mahmut’un yenileşme hareketlerine karşı yapılan isyanların devamı idi. Özü; yenileşme ve Batılılaşma hareketlerinin reddidir. Rumeli’den İstanbul’a getirilip Taşkışla’ya yerleştirilen 4. Avcı Taburu tarafından başlatılmıştı. 31 Mart, askeri bir isyan olarak başlamasına rağmen, softaların da katılımı ve propagandası ile dini bir hal almıştır. On üç gün süren isyan, Hareket Ordusu tarafından bastırılmış ancak çok kan akıtılmıştı. İsyanın elebaşısı aslen Kıbrıslı bir İngiliz ajanı olan Derviş Vahdeti idi. Cumhuriyet döneminde de benzer bahanelerle, din elden gidiyor söylemleri ile aynı gruplar tarafından isyanlar çıkarılmıştır. Menemen Olayı bunlardan biridir. Günümüzde de Cumhuriyete, Atatürk’e karşı girişimler ve söylemlerin temelinde 31 Mart isyanı düşüncesi ve yandaşları vardır.
Her eski için, onun yeni olduğu bir başlangıç gerek. II. Mahmut döneminde sarığı çıkarıp, "gavur işidir" diye (Viyana kökenli olduğundan) fesi giymiyenler, Cumhuriyet döneminde, aynı gerekçeyle, fesi çıkarıp şapkayı giymek istememişlerdir.
René Descartes
René Descartes
, iyi kitaplar okumanın, bu kitapları kaleme alan geçmiş yüzyılların en kültürlü zihinleriyle sohbet etmek ya da daha doğrusu, bu zihinlerin en iyi düşüncelerini açıkladıkları iyi yönetilmiş bir diyaloğa katılmaya benzediğini ifade etmiştir. Feldmareşal
Helmuth von Moltke
Helmuth von Moltke
'nin daha önce dilimize çevrilen Türkiye Mektupları yapıtını okumuştum. Oysa bu yapıt,
Carl Von Clausewitz
Carl Von Clausewitz
'ten sonraki en büyük askerî dehalardan birini anlamak için yeterli değildi. Nihayet bu büyük dehanın harp sanatına dair yazılarının derlendiği yapıtını temin edebildim. Descartes'ın ifadesiyle, geçmiş yüzyılların askerlik ve strateji alanındaki sayılı dehalarından birinin en yetkin düşüncelerini açıkladığı bir diyaloğa katılmak, haliyle heyecan verici bir tecrübe olacak. Moltke'nin bizim için önemi ise Sultan II. Mahmut döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nda 1835-1839 yılları arasında askerî danışman olarak görev yaparak ordumuzun modernleşmesine önemli katkılar sağlamış olmasıdır.
Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü dağılmaz! ~II. Mahmut
Reklam
Bugünkü kırmızı içinde ay ve yıldızı olan Türk bayrağını, önce III. Selim sonra bugünkü şeklini, resmi bayrak olarak Sultan II. Mahmut kabul etmişti.
Tarihimizde ilk fes kullanılışı, Osmanlılar döneminde II. Mahmut zamanındadır. O yıllarda, Koca Hüsrev Paşa, Akdeniz’e bir sefer yapmış, bu ülkelerde gördüğü fesi, çok beğenerek, dönüşte de erlerine getirmişti. II. Mahmut, bu fesi görünce çok beğendi. 1832’de bir genelge yayınlayarak, orduda ‘fes’ takılmasını zorunlu kıldı. Hatta ilk etapta Tunus’a 50 bin fes ısmarladı. Yüzyıllardır sarık ve kavuk takan Osmanlılar, bu yeniliği çok tuttular.
İlk fes
"Ceddin deden" mehter marşının aslı "Teslim baban, Teslim deden"dir. Bektaşi büyüğü, yeniçeri ocağının halife babası ve başkomutanı Teslim Abdal'a ithafen yazılmıştır bu mehter marşı. II.Mahmut'un Bektaşiliği yasaklamasından sonra mehter marşının sözlerini değiştirdiler.
Nişantaşı semti adını, on sekizinci yüzyılın sonuyla on dokuzuncu yüzyılın başında reformcu ve Batılılaşmacı padişahların (III. Selim, II. Mahmut) spor olsun, keyif olsun diye boş tepelere nişanladıkları okların düştüğü, bazan da tüfekle vurdukları boş testilerin kırıldığı yeri işaretlemek için dikilen (üzerinde de olayı anlatan bir iki mısra yazılan) taşlardan alıyordu.
1.200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.