Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rimbaud için yürümek bir kaçıştı. Yürürken yakalanan, bir şeyleri geride bırakmanın verdiği o daimi mutluluk hali. Yürürken geri geri dönmek sözkonusu değildir. Çekip gitmiş, yola çıkmışsınızdır, işte o kadar. Yorgunluğun, tükenmişliğin, kendinizi ve dünyayı unutmuş olmanın muazzam keyfini hissedersiniz akabinde. Eskiden anlattıklarınız, bütün o bıkkın homurdanmalarınız adımlarınızın sesiyle bastırılır. Her şeyi bastırır yorgunluk. Niçin yürüdüğünüzün hep farkındasınızdır: ilerlemek, yola çıkmak, ulaşmak, tekrar yola çıkmak!
Yıllardır inandıklarını satın almak, tekrar oraya kaymak çok kolay. Bu yüzden hemen düşünce boyutunda hakimiyeti ele geçirmek için didinmek yerine, eve gelmek lazım. En kolay yolu bedenle bir olmak ve ilerlemek. Nasıl? O gün, o anda yaşamda en uygun, işe yarar, gerekli iş olarak ne varsa hemen onu yapmaya girişmek. Ona odaklanmak.
Reklam
Çıkmaz sokakta geri adım atmak ilerlemek sayılır
artık biliyordu ki geçirilecek bir şey değildi gün, yiyecek aramak ya da her ne içinse vakti geçirmek, kurmalı bir mekanizma gibi sarıldığın yönün tersine ancak yayınca ilerlemek, geri çekilip ilerlemek, çekilip ilerlemek, günden güne, gelecek diye yerinde saymak. uykunun sabaha çıkmaktan öte imkânları o yayın eksenine sığmamış. zaman, hareket ettiği duralayışından varsayılan gacur gucur bir dişli. kimine göre onu kuran tanrının ta kendisi, kimine göre doğa. üstünde yürüdüğü upuzun çizgi, yılanlarınkinden çok farklı, cansız bir çizgi, bu yüzden enine de olsa dikine hissedilen, kesmek için bilenmiş iştahı, sesi, neşeyi, otları, ağaçları, tüyleri, yolları, çatlakları, her şeyi. oysa gün ne batıp çıkan ne bir bir eklenen ve ne de gün. yılanların çizgisi işte böyle geniş ve kıvrık.
“Her birimizin en önemli varoluş sebebi, olmaya geldiğimizi olmak ve yaşama o özgün ifademizi sunmak. ‘Ne yapacağım,’ diye çözmeye çalışmak ile değil, ‘Kim olmayı deneyimlemek istiyorum’u belirleyerek ilerlemek için buradayız. Her seçimle kendimizin bir üst versiyonunu yaşama sunmak için. Hepimiz potansiyel yetilerle yüklü araçlarda, o yetileri ifade ederek yaşamda var olmak için buradayız.”
BİR YOLDAN GERİ DÖNMENİN DE İLERLEMEK OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİM YAŞTAYIM.
Reklam
Geleceğin yolları pusularla doluysa, takınılacak en berbat tavır, her şey çok güzel olacak diye mırıldana mırıldana gözü kapalı ilerlemek olacaktır.
Sayfa 197Kitabı okudu
hep ben ilerlemek zorunda kaldım, kimse elimden tutmadı hep güçlü olmak zorunda kaldım. ben de işlerim hallolsun isterdim, sorunlarımın peşinden birileri koşsun isterdim.
Mükemmeliyetçilik, ilerlemek için hiç yer bırakmaz oysa ben pek çok yönden ilerlemek niyetindeyim.
Hayatın gerçekleri... Biri gider, biri kalır. Nedense çok şey öğrenesi geliyor insanın, bunca kalabalığın arasında. Belki biraz sıkılmışlık ve yeni serüvenlere yönelmişlik... Bunca detay ve basite indirgenmiş cümleler. Anlaşılması için ne çok çabalıyor insan... Her şey oldukça sıkıcı ve insanlar fazlaca yavaş. İlerlemek isterken önce insanlardan geçmek gerekiyor ya zaten. Nedendir bilmem ama yıllar geçiyor kendiliğinden. Söyler misin, gerçekten nefretle mi büyüyor insan?.. Kimisi için iyi olan, bir diğeri için kötü müdür gerçekten?.. İnsan, anlaşarak gitmek istiyor bazen. İyi davranışlar ve sonuçlar... Biliyorsun; fazla iyilik, oldukça zarar... O nedenle, bırak nefret etsin iki insan birbirinden...
Reklam
Hak yolu’ nda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!
Akrep, Yelkovan ve Saniye..
Başımı geriye yaslayarak o anda aklıma neler geleceğini bilmek istiyordum. Gözüm, akrep ve yelkovanın yavaş hareketine nazaran hızla hareket eden saniyeye takılı kaldı. Zamanın bölünmüşlüğü, gözlerimin önünde duvarda asılı bir şekilde yer alıyordu. Saniyenin hızı ile, hareket etmek zorunda kalan akrep ve yelkovan halinden çok da memnun değil gibiydi. Sanki ilerlemek istemiyorlardı ancak saniye onları zorluyordu. Zaman akıp gidiyor, günler geçiyor diye hayıflanan bir insanlık var iken, akrep ve yelkovan kimse tarafından dikkat çekmiyor. Bir zaman var! Akrep, yelkovan ve saniyenin parçalara ayırdığı, elle tutulamayan, gözle görülemeyen. Bir zaman var! Bir bakmışsın gün doğmuş sabah olmuş; bir daha bakmışsın gün bitmiş, hava kararmış, akşam olmuş ve bunu gözle görüyorsun. Yeni güne başlarken, aklında yapılacaklar listesi ile kapıdan dışarı adımını atıyorsun. Kilitli bırakıp terk ettiğimiz hane kapılarımız ve gün boyu açık duran, çalmadan açılan kapılar. Bir tarafta seni ses çıkarmadan gün boyu akşama kadar bekleyen hanen, diğer tarafta tüm gününü geçirdiğin klavye seslerinin geldiği açık kapılar. Birini aydınlık günde diğerini kararmış günde terkediyorsun. Hayatımız bu iki dünya arasında gidip geliyor. Üçüncü dünya ise, hızla akan zaman zarfında aklımıza bile getiremediğimiz asıl olan bir dünya. O dünyanın adını, gidip de gelmeyenlerini unutmadan güzelliklere açılsın ellerimiz. Bırak giden zaman gittiğiyle kalsın, sen gelenlere sahip çık.. 09.05.2024 Mümine SARIGÜL
104 syf.
4/10 puan verdi
Sağ El Yolu
Okültizme giriş için uygun bir kitap, başlangıç seviyesindeyseniz öneririm. Sağ el yolunda ilerlemek için güzel bir yazar. Yine de yazarın dilini çok çiğ buluyorum o yüzden Dion Fortune'un kitapları beni pek tatmin etmiyor.
Pratik Okültizm
Pratik OkültizmDion Fortune · Hermes Yayınları · 2015119 okunma
Ne yalpalamadan yürümek mümkün öyleyse, ne yolunu kaybetmeden ilerlemek
"... oysa yaşamda önemli olan haklı ya da haksız sayılmak değil, ilerlemek ve başkalarının ilerlemesine katkıda bulunmaktır."
Sayfa 215
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.