Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Proust, ''Alışkanlık en az bakım gerektirenidir; en çorak kayanın görünüşündeki çıplaklığında ilk boy atan da odur.'' Kısa sürer; ve tehlikeli biçimde acılı. Alışkanlığın temel görevi, çevresinde kendi fazla mesailerinin beyhude ve sersemletici arabesklerini çizdiği temel görev, organik duyarlılığımızı yaşadığı dünyaların koşullarına uyarlamak ve hep yeni baştan uyarlamaktır. Acı çekmek bu görevin ihmalini, ister savsaklama yüzünden isterse etkisizlik yüzünden ihmalini temsil eder; can sıkıntısıysa yeterli icrasını. Sarkaç, bu iki terim arasında salınır: bir yanda acı vardır, gerçeğe bir pencere açan ve sanatsal deneyimin başlıca koşulu olan acı; öbür uçta silindir şapkalı ve hijyenik memurlar sürüsüyle birlikte can sıkıntısı, insan kötülüklerin en katlanılabiliri çünkü en uzun ömürlüsü olan can sıkıntısı.
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç. Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
Reklam
...Sana bu parayı veriyorum, çünkü beni artık mutlu eden pek bir şey yok, sadece sen varsın. Beni tanımanın sana acı ve hüzün getirdiğinin farkındayım. Umarım bir gün bana daha az öfkeli ve kırgın olduğunda sadece bu yaptığımdan başka yapacak bir şeyim olmadığını, bunun gerçekten iyi bir yaşama sahip olmana, benimle tanışmasaydın sahip olacağın hayattan daha iyi bir hayata sahip olmana yardımcı olacağını da anlarsın. ... İşte böyle. Kalbimde bir iz bıraktın Clark. Komik kıyafetlerin, kötü esprilerin ve en küçük bir duygunu bile saklamak konusundaki beceriksizliğinle odamdan içeri girdiğin ilk andan itibaren bende bir iz bıraktın. Sen benim hayatımı, bu paranın senin hayatını değiştireceğinden çok daha fazla değiştirdin. Beni o kadar sık düşünme. Seni sulu gözlü bir şekilde hatırlamak istemiyorum. Sadece iyi yaşa.
Sayfa 478Kitabı okudu
Belki de en büyük hatam sana 'inanmak' oldu... Sana bu dünyadaki her şeyden daha çok inanmak bir hataydı. Gitmeyeceğine, her zaman ilk günkü gibi seveceğine, herkesten farklı olduğuna inanmak çok yanlıştı... Ne yazık ki inandığım en güzel şey yüzünden tarifsiz bir acı çekiyorum. Sırf inandığım için kabus gibi geceleri uykusuz geçiriyorum... Ben sana inandım, Çünkü sana gerçekten 'güvendim'...
Gılgamış'ın Enkudu'yla serüvenlerinin kendi ölümlülüğüne karşı bir savunma mekanizması olduğunu ve böylesi bir sorgulamanın doğrudan sonucu olabilecek bir çılgınlıktan onu alıkoyduğunu ileri sürer. Serüvenler sonlanıp arkadaşı ölünce, kendi cehennemiyle yüzleşecek ve delirecektir. Sevilen birinin ölümü karşısında ilk üzüntü, duygusal patlama, çöküşe neden olabilecek şok, pek çoğumuzun yaşadığı o evrensel acı Gılgamış'ta çok derin olacaktır.
Ah gençlik! Gençlik! Pervasızca, umursamadan gidiyorsun kendi yolunda -dünyanın bütün hazineleri seninmiş gibi; keder bile seni mutlandırıyor, acı bile alnına çok güzel oturuyor. Özgüvenli ve küstahsın ve "Sadece ben canlıyım, bakın!" diyorsun. Kendi günlerin hızla uçup, hiçbir iz bırakmadan yok olur ve içindeki her şey güneşin altında eriyip giderken bile mum gibi... kar gibi... ve belki de senin sihrinin bütün sırrı istediğin her şeyi yapabilme gücünde değil, yapmayacağın hiçbir şey olmadığını düşünme gücünde gizli. Rüzgarlara saçtığın bu, herhangi bir başka amaç için asla kullanamayacağım hediyeler. Herbirimiz, hediyeler konusunda çok savurgan olduğuna inanmışız -şöyle haykırmaya hakkı olduğuna: "Oh! neler yapamadım, keşke zamanımı boşa harcamasaydım."
Sayfa 101
Reklam
Özgürlük; kendin olabilmenin, Acı; özgürleşmenin, Cesaret de acının ilk adımdır.
Hayatta ne çok yollar yürüyoruz. Çocukluk yolları... Okul yolları... İlk gençliğin sancılı yolları... Üniversite yolları... Romantizmin acı tatlı yolları... Çalışma yolları...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.