Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer Bolşevikler başarılı olmak istiyorlarsa o takdirde Müslümanları memnun etmeleri gerekirdi, bu da Türkiye'yi, emperyalist devletlere karşı tutmakla mümkün olabilirdi. Bunu çok iyi anlamış olan Lenin⁸⁰⁸ ve arkadaşları bu sebeple Türk dostluğunu her şeye tercih ettiler, öte taraftan "Türkiye'nin Rusya ile ilişki kurmasının, siyasi, askerî bakımdan sayılamayacak kadar" faydası olacağını düşünen Mustafa Kemal Paşa, daha Havza'da iken bu işle ilgilenmeye başlamış, Kâzım Karabekir Paşa ile bu hususta yazışmalarda bulunmuş, Amasya'da da, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Rauf (Orbay) Bey ve Refet (Bele) Bey ile aynı meseleyi müzakere etmişti. İşte bu müzakereler sonunda idi ki, Bolşeviklerle ilişki kurmanın "Memleket için bir mahzuru olmayacağı" düşünüldü. Onun için Mustafa Kemal Paşa, Ruslardan herhangi bir teklifin gelmesi beklenmeden münasebetlere girişilmesini uygun buluyordu. Ancak, ilk münasebetlerin nasıl başladığı ve ne yolda geliştiği hakkındaki bilgilerimiz hâlâ pek az ve karanlıktır. ⁸⁰⁸ Lenin, "Şark ya Bolşevikliğin veya Antanta'nın mezarı olacaktır. Şarkı kim kazanırsa zafer onundur. Bunun için Türkiye'yi kazanmak lazımdır" diyordu. Bak, K. Karabekir, s. 958.
Sayfa 224Kitabı okudu
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
Reklam
İttihat ve Terakki cephesinden olmayı kabul ederek, İttihat ve Terakki'nin çağrısını aldığı zaman Meclis-i Âyan Reisidir.Takvim 29 Eylül 1911'i göstermektedir ve Ramazan (Şeker) Bayramı'nın ilk günüdür. İtalya'nın Trablusgarb'a saldırmasiyla "Devlet-i Aliyye"yi hızla sonuna yaklaştırıcı ağır süreç başlamıştır. Bu trajedinin ilk perdesidir. Sait Paşa iki kabine kuracaktır. Genişleyen Arnavutluk sorunu üzerine ikinci kabinesi döneminde istediği güvenoyunu ezici bir çoğunlukla alacaktır. Ertesi gün de istifasını verecektir. İttihat ve Terakki ile başlayan balayı bir yıl bile sürmeyecektir.
Uhud
Uhut, Peygamber emrini dinlememenin neticesi bozgun yüzünü gösterip geçen ilâhi bir ders, bir imtihan.. Düşman çil yavruları gibi dağılsa da, müminleri yırtıcı kuşlar kapıp kaçırsa da yerlerinden ayrılmamaları emrini alan okçuların ilk zafer alâmeti üizerine ileriye atılmaları neticesi başa gelen kuşatılış..
İlk anlaşmazlık, Meclis'in ilk çalışma günlerinde uç vermistir. Ittihat ve Terakki padişahın (Abdülhamit II) ilk olarak -Mebuslardan önce- yemin etmesini istemiştir. Kâmil Paşa bu yeminin 1876'da(1. Meşrutiyet Meclisi açılırken) yapıldığını ileri sürerek isteği geri çevirmistir. Halil Bey'in ısrarına kızmış ve Ittihatçilarca bağışlanamayacak görüşünü bildirmiştir. “Canım siz ne oluyorsunuz, bu Meşrutiyeti Padişahımız Efendimiz lütfettiler." Bu yanıt sivil, asker Ittihatçi lider takımını fevkalâde öfkelendirmiş, özellikle Hafız Hakkı Bey'in (Paşa) sert karşılığında ifadesini bulmuştur.
Klasik istibdat ilkelerini ve değerlerini sarsan Ittihatçilar, Abdülhamit "idaresini" yıkmakla özgürlük rejimini (Meşrutiyeti) getirebilmişler midir? Kuskusuz hayır. Bunlar Büyük Fransız Devrimi'nin ilk prensiplerine bağlı "hürriyetçi, adaletçi, müsavatçı, uhuvvetçi"Osmanlı kadrosu içindeki Jakobenlerdir
Reklam
Bu, dünya tarihinde emperyalizme karşı kazanılmış ilk kurtuluş savaşıdır. Bu örneksiz zafer kadın erkek,genç yaşlı, sivil asker, şehirli köylü, okumuş cahil, zengin fakir, kalpaklı sarıklı, bütün Anadoluluların yurtseverlik , bağımsızlık ve özgürlük bayrağı altında toplanmaları ve bu milli değerler için canlarını ve emeklerini sebil etmeleriyle kazanılmıştır.
91 syf.
9/10 puan verdi
Milli mücadeleyi taçlandıran zafer
Bu zafer çok büyük bir zaferdir. Çünkü Dünya'ya Hâkim olan zalim düzene, Ulu bir Gökbörü'nün önderliğinde Türk Milleti karşı durmuş, ve zafer kazanmıştır. Karanlık Güçlerin desteklediği canavar emperyalizm, gerçek anlamda ilk defa yenilmiştir. Karanlık güçler bu yenilgiyi hiç unutmamış, baş düşman olarak gördükleri Ulu Öndere ve onun milletine, çok öncelere dayanan bir kin ile saldırmaya devam etmiştir. Saldırıları başarıya ulaşıyor gibi görünse de, dejenere ettikleri bir kitle oluşsa da, asli Türk unsurlarını koruyan Aydın, geçmiş kadim kültürünü hatırlayan ve koruyan gerçek Türk milleti de bu topraklarda yaşamaktadır. Nice zaferlere! “"Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türktü, bugün de Türktür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır."
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk ve 30 Ağustos Zaferinin İlk Kutlanışı
Atatürk ve 30 Ağustos Zaferinin İlk KutlanışıBedrettin Tuncel · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 202047 okunma
Müslüman dünyasında da toplum sürekli olarak kendine benzeyen bir din ortaya çıkartmıştır. Üstelik ne bir çağdan bir çağa, ne de bir ülkeden diğerine asla aynı kalmamış olan bir din. Araplar zafer kazandıkları dönemlerde dünyanın kendilerine ait olduğu duygusunu yaşadıkları dönemlerde inançlarını bir hoşgörü ve açıklık ruhu içinde yorumlamışlardır. Sözgelimi Yunan, İran, Hint mirasının dillerine çevrilmesi konusunda geniş çaplı girişimlerde bulundular, bu da bilim ve felsefenin büyük bir gelişme göstermesini sağladı. Başlangıçta taklitleri kopya etmekle yetinildi sonra, astronomide, tarımbilimde, tıpta, matematikte yeniliklere cesaret edildi; günlük yaşamda yemek yeme sanatında, giyim kuşamda, saç biçiminde ya da şarkı söyleme sanatında da; hatta içlerinde en ünlüsü Ziryab olan moda guruları bile çıkmıştı. Bu kısa bir parantez değild; VII. yüzyılla XV. yüzyıl arasında Bağdat'ta Şam'da, Kahirede Kurtuba'da Tunus'ta büyük bilginler, büyük düşünürler, yetenekli sanatçılar vardı; XVII. yüzyıla hatta daha ileri dönemlere kadar İsfahan'da, Semerkant'ta, İstanbul'da hala büyük ve güzel eserler vardı. Bu harekete katkıda bulunanlar sadece Araplar değildi. İslamiyet daha ilk adımlarından itibaren hiçbir engelle karşılaşmaksızın İranlılara, Türklere, Hintlilere, Bedevilere açılmışlardı; kimilerine göre ihtiyatsızca çünkü Araplar kendilerini yeniden istila edilmiş buldular ve fethettikleri imparatorluğun İçinde iktidar güçlerini hızla kaybettiler. Bu, İslam'ın bayraktarlığını yaptığı evrenselliğin bedeliydi.
Gazi Paşa Hazretlerine
İSTİD’Â - Gazî Paşa Hazretleri’ne - Bu yurd mahrûm düzenlikten, umrândan.. Köylülerin nasibi yok irfândan; Ey kurtaran bizi zâlim Yunan’dan!
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.