Merhabalar değerli okur arkadaşlarım!
Uzun zamandır düşündüğüm bir etkinliği hayata geçirmek adına bu iletiyi sizlerin bilgisine sunuyorum.
1000kitap da birçok değerli arkadaşlar tanıdım, onlarla kitap sohbetleri yaptım, okuma çetelemi oluştururken her zaman bilinmedik kitaplara yer vererek başka kullanıcıların beğenisine sunmaya çalıştım. Bazen bir alıntı bile bir kitabın okunmasına vesile olabiliyor. İsterim ki kitap okuma sevgisini herkes edinsin. Biliyoruz ki çoğu kitaplar fahiş fiyatlardan dolayı okuyucuyla buluşamıyor ve geçenlerde karşıma çıkan bir iletiyle birlikte de artık zamanının geldiğini düşünüyorum.
Bu mecrada, amacı dışındaki kullanıcıları tenzih ederek; okumayı seven ve yeri gelip imkan bulamayan arkadaşlarım adına
Ayfer ile beraber "kitap hediye etme" etkinliğini gerçekleştirmek istiyorum. Tüm gönderimlerin maddi kısmı şahsım adına ait olacaktır. 5 arkadaşımıza kendim ve
Ayfer adına birer kitap hediye etmek istiyoruz. Kurallar ise :
1) Yoruma "katıldım" yazmanız yeterli olacaktır.
2) Lütfen aynı yorumda istediğiniz bir kitabı da yazmanızı rica ediyorum.
3)Herhangi bir ekstra takip durumu yoktur.
4) Sonuçları 27 Ekim saat 22.00 'de açıklayacağım...
Maksadımız hem herkes kitap okuma sevgisini etrafına biraz daha aşılamış olsun hem de bu sebeple bir başka okur arkadaşına kitap hediye etmekten alıkoymasın kendini...
1k'nın daha değerli ve olması gereken bir yer haline gelmesi için elbirliği ile bunu başaracağımıza inanıyorum.
Kitaplarla kalalım arkadaşlar.. 🌿
•
Zweig gerçekten enteresan bir yazar. Çok sevdiğim yazarların bile okunamaz derecede kitapları varken zweig ilk novellarında bile kendini okutuyor. Erkek olmasına rağmen bir kadının aşkını yazması da hayalgücünün kuvvetini gözler önüne seriyor.
“Sana, beni asla tanımamış olan sana.” Bu cümle kitabın özeti gibi. Kitabın bir aşkı anlattığını
Oturdum ,
Sırf az önce beynime hücum eden düşünceleri
Daha iyi , daha derin
tekrar etraflıca düşünebilmek için.
Zaten en iyi bildiğim şey
düşünmek değil mi ?
Başka da bir bok bildiğim mi var ?
Bazen o kadar çok kızıyorum ki kendime
Her şeyi böylesine çok düşünmek zorunda mısın?
Ya da böylesine ince?
Hayır biliyorum elime güzel olan,
iyi
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir!
Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
25 günde bitirebildiğim okudukça bazı şeylerin farkına vardığım kitabım Martin Eden'ın incelemesiyle karşınızdayım bugün.
O kadar yoğun bir zamanıma denk geldi ki Martin, okumaya fırsat bulamadıkça okuma şevkimin kırıldığını hissettim. :(
Ama toparlandığımı hissediyorum. Kaldığımız yerden okumaya devam...
Neyse incelememize geçelim o halde
Değinilecek çok fazla konunun olduğu oldukça uzun bir kitap yorumuyla karşınızdayım. Elimden geldiğince kategorilere ayırarak yorumlayacağım ve okumak isteyenlere faydalı olacağına inanıyorum.
Kitap boyunca beni en çok etkileyen konuyla başlamak istiyorum. SU!
Hani bazen kötü bir şey yaşarız ya da bir haber bekleriz ve bu durum bizim için
"Kafam karmakarışık hocam. 22 yaşındayım. 22 yıldır etrafıma bakıyorum. Nefret, kavga ve ölüm. Ölüm diyorum, düşünebiliyor musunuz? Bizler edebiyat okuyoruz. Yeryüzünde yazılmış en güzel şiirlerden haberimiz var. Okuduğum romanları düşünüyorum. İnsanlar ne güzel şeyler yaşamışlar hocam. İnanıyorum ki hala da yaşıyorlar. Ya biz hocam, ya ben! Ya ben neden o duyguları hiç tanımıyorum. Bu beni çok korkutuyor."
🎬 Bir Sonbahar Hikayesi • (1994)
Nasıl anlatmalıyım? Okumayı duru bir su kenarında, tahta bir masanın başında yazarlarla buluşmaya benzetirim derim ya hep; işte Stefan Sweig o masanın başına geldi, tuttu omuzlarımdan beni sarstıkça sarstı, sarstıkça sarstı. Bir heyecan, bir sabırsızlanma; kitabın sonuna yaklaştıkça içim içime sığmadı. Acaba neler olacaktı? İyi ki dedim yalnızca