Bir genç hanım geldi, büyü yapıldığı için kocası kendisini sevmiyormuş, büyünün bozulmasını benden istedi. Bir kağıda şunları yazıp, verdim:
Kocanı tenkit etmeyeceksin.
Her bakımdan ona yardımcı olacaksın.
Kocanın akrabalarına iyi davranacaksın.
Ona haber vermeden bir yere gitmeyeceksin.
Dargın durmayacaksın.
Inat etmeyeceksin.
Ona bağırıp, çağırmayacaksın.
O kızdığı zaman mutfağa veya diğer odaya geçeceksin...
Genç hanım göz ucuyla okudu: "Bunları yaparsam aram düzelir..." dedi. Güldüm, zaten büyü, müyü deyip duruyorlar, aslında kötü huy büyüden beter.
- Büyücüler İbranice yazıyordu, sen İngilizce yazdın?..
Yazıyı ne yapacaksın kızım, bunları yaparsan aran düzelir, mesut günler dilerim...
Bir de para vermeye kalkmasın mı? Hayret ne kadar acaip insanlar var... Böylelerine bakınca ben de kendimi bir şey sanıyorum.
Özgürlüğüne vesile olan kar tanelerini sevecenlikle izliyor, gözlerinin içi gülüyordu. Kardelen çiçeği gibi hissetti kendini. Yağan beyaz kara, kara kışa inat, başını çıkarıp güneşe dönen Berfu gibi… Yasaklara göz hapsine rağmen dışarıda olmak dedi. Özgür olmayan bedenler için ne kadar büyük bi lütuftu. Ne sevda geliyordu aklına, ne evlilik. Bıraksalar yamacın en altındaki dere yatağına kadar durmadan koşardı.
Leylım,
Nicesin gene? Beyninde mi, yüreğinde mi, başka bir yerinde mi, neredeyse o İNAT yönünü yaratan dokuları öpmek isterim. Evrende seni özler, seni isterim. Başkaca hiç. Ne taktığım, ne de vurulacağım bir nen yok. Seni. Sade seni.
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Birşey diyim mi millet evladına diyor ya "ben sana kurban olurum", "senin için ölürüm" falan... Valla işin kolayını bulmuşlar... Ulan ölümü göze almakta ne var? Yaşamayı göze alın da görelim.
İçimin dağlarını Duman basmış
Ağaçların dalları bile o yana bir bu yana
Ve yapraklar ve kuşlar birbirine karışmış
Savruluyorlar gökyüzüne
Ve onlara ve hareket eden her şeye inat
Sonbaharla birlikte efkar
Demir atmış içimin derinliklerine
…ama amaçsız bir aşkta inat etmek neye yarar; buna sadakat değil, inat denir. Neye sadakat? Bir hataya. Yanıl
dığımı kendime itiraf etmek en doğrusu değil miydi?
"Görüyorsun, bu kız senin onu çıkarmak istediğin kademeden çok aşağılara düşüyor. Anlamıyor, görüyorsun. İnat ediyor. Bu katılıkta sana en büyük ihtar var. Realite haykırıyor. Sen de bunu anlamıyorsun."
Olsun varsın! Çok şey öğrendim ondan.
Nedim'e olan duygularımın çocukça bir heves, Haşim'e tutkumun ise intikam duygusuyla karışmış ham inat olduğunu anlamama sebep olan da oydu, içimdeki tüm iyilikleri su yüzüne çıkartıp bana şefkatle, merhametle sabırla sevmeyi öğreten de, hatta bir erkekten diğerine koşmanın saçmalığını gösteren de. Yüreğimi olduğu kadar, bulunduğum mekânları da aydınlatan güneşimdi. O hayatıma girene kadar, tutkular, hevesler, heyecanlar... aşka dair ne yaşamışsam hepsi, her şey silinip gitmişti belleğimden. Günün birinde böyle bir adamın hayatıma kesinlikle gireceğini sezerek, yıllarca sadece onu beklemiştim sanki.
O yüzden miydi bendeki derviş sabrı?
"Osmanlılar, yapacakları harekâtın kapsamıyla orantılı şekilde ihtiyatlı ve tedbirli davranmadıkları için, daha çok, his ve hırslarının tesiri altında hareket ettiklerinden, Viyana'ya kadar gittikleri halde, geri çekilmeye mecbur olmuşlardır. Ondan sonra, Budapeşte'de de duramadılar geri çekildiler. Belgrad'da da mağlup ve geri çekilmeye mecbur edildiler. Balkanları terk ettiler. Rumeli'den çıkarıldılar. Bize, içinde henüz düşman bulunan bu vatanı miras bıraktılar. Bu son vatan parçasını kurtarırken olsun, hırslarımızdan, hislerimizden vazgeçerek temkinli olalım. Kurtuluş için… bağımsızlık için önünde sonunda düşmanla bütün mevcudiyetimizle vuruşarak onu mağlup etmekten başka karar ve çare yoktur ve olamaz! Ordu ile, muharebe ile, inat ile bu işin içinden çıkılmaz tarzındaki, kaynağı dışarda bulunan nasihatlere tabi olmakla, bir vatan, bir millet bağımsızlığı kurtarılamaz. Tarih, böyle bir hadise kaydetmemiştir…"
Martin’in içinde büyük ve güçlü ne varsa, kız onu ya anlamamış ya da yanlış anlamıştı. İnsan varoluşuna dair kaç tane küçücük kuş yuvası varsa hepsinde yaşayabilecek kadar esnek bir hamura sahil bu adamın, kendi fikrinde sonuna kadar inat eden laf anlamaz biri olduğunu düşünüyor, çünkü onu bildiği tek yer olan kendi kuş yuvasında yaşayacak şekle sokamıyordu.
Sayfa 233 - “Kadın terapiye git!” diye not almışım, cinnet geçiriyordum burada aaaaKitabı okudu