"Armstrong, İstanbul hatıralarını yazdığı kitabında telgrafin icat edilmiş olduğuna esef eder. Çünkü İstanbul'da bulunan İngilizler, Anadolu dayatışının kolayca yenilebilecek çete kuvvetlerinden ibaret olduğu zamanlar, hemen ellerinde bulunan kıtaları gönderip hareketi dur- durmaya karar vermişler. Amrstrong'a göre, eğer telgraf icat edilmeyip de eski devirlerde olduğu gibi, mahalli İngiliz görevlileri içlerinde bulundukları şartlara göre karar vermek ve kararları uygulamak yetkisinde olsalardı, Ana- dolu işini halletmek o kadar güç olmayacaktı..."
Mehmet Akif'ten bahsediyor. İnanmayan Safahat'ı okusun.
*** Bizde Abdülhamid'e Batılı devletlerin ve bizim Batıcılar'ın bu kadar düşman olmasının bir nedeni de onun ilk defa güçlü bir istihbarat teşkilatı kurmasıdır. İngilizler'in, Fransızlar'ın ve onların gönüllü yerli uşaklarının her türlü çabalarına rağmen Osmanlı'yı yıkılmaktan tam otuz üç sene boyunca koruyan bu büyük adamın istihbarat yönü hep aşağılanır. "Vehimli" olduğundan, kendisine verilen her dedikoduyu bizzat okuyup değerlendirdiğinden alaylı bir şekilde bahsedilir. Yabancı devletlere çalışan kişilerin yakın çevresine kadar her yere sızdığı bir devlet adamının, vehimli olmasından daha doğal ne olabilir ki?
Reklam
1517-1839 Arası Osmanlı Yemen Politikası
Osmanlı stratejik bakımdan önemli olan Mısır’ı topraklarına katınca kendiliğinden Yemen’in de hakimi oldu; çünkü Yemen Mısır’ın egemenliği altındaydı. Devletimiz Yemen’in yönetimine el atmadı; idaresini ülkenin sakinlerine bıraktı. Fakat kuvvetli donanmaya sahip Portekizliler daha Memlûkler zamanında Doğu’nun zenginliklerini sömürmek için bu bölgedeki önemli noktalara yerleşmeye başlamışlardı. Kızıldeniz’in güneyine yerleşen Portekizliler hem İslâm ülkelerinin ticaretine darbe vurmak, hem de Müslümanların arasında yakınlaşmaya sebep olan hac ibadetini önlemek için her fırsatta kuzeye doğru ilerliyorlardı. Devletimiz onları durdurdu; sonra da bu bölgeden söküp attı. Onunla işbirliği yapan İran’a da haddini bildirdi. 1635 yılında Yemen’in bir bölümünün yönetimini Zeydî imamlarına, Zeydî olmayan yerlerin yönetimini de Şafiî, Hanefî kabile reislerine bıraktı. 1839’da İngilizler kömür deposu yapmak bahanesiyle Aden’i işgal edince, devletimiz hem geleceğini güven altına almak, hem de bu bölgenin halkını Batı emperyalizminden korumak için buraya indi.
Sayfa 66 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
İngilizler sana çok önem veriyor.. "Neden; sen önemli biri misin?" Bir an sessizlik oldu. Suat cevap vermekte tereddüt ediyordu anlaşılan. "Yooo..." dedi sonunda. "Sıradan,düşük rütbeli bir subayım. Görüyorsunuz. "Bizde asker tek tek önemli olmaz. Biz bir araya geldiğimizde önemli oluruz..."
Çanakkale'yi büyük yapan şehit sayısı değildir.
Savaş boyunca Çanakkale'ye ingilizler 410.000, Fransızlar 79.000 kişi göndermişlerdir. Yarım milyona yakın ingiliz ve Fransız kuvveti Çanakkale'de tutulmuştur. İngilizler 205.000 (43.000 ölü, esir, kayıp, 72.000 yaralı, 90.000 hasta), Fransızlar 47.000 kişi kayıp vermiştir. Türk kaybı: Şehit sayısı 57.084, yaralı 96.847; yaralılardan 18.746'sı hastanelerde ölmüştür. Bunlarla birlikte şehit sayısı= 75.830. Yoğun savaş Şartlarını ve kayıt zorluklarını dikkate alarak bu sayıyı 100.000'e yaklaştıranlar var. Ben de bu görüşü paylaşmaktayım (ATAŞE, Çanakkale 3, s.499-500 ve 4 saydı cetvel). Tekrar ediyorum: 250.000 Şehit söylemi kesinlikle yanlıştır. Çanakkale'yi büyük yapan şehit sayısı değildir.
Sayfa 667 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Kesnızanî Cemaati
... Zaten FETÖ'nün Irak'taki izdüşümüdür. Amerika ve İngilizler İslâm ülkelerini içerden teslim almak için bu tipte yapıları tüm İslâm ülkelerinde oluşturmuştur. 70 bin elemanı olan Irak istihbarat örgütü El-Muhaberat’ın nasıl felç olduğunu, ülkesini ABD'ye ve İsrail'e karşı korumak için neden muhaberat yapmadığını anladınız mı? Çünkü İstihbarat, Hoca Efendi'den emir alıyordu: Şeyh Muhammed'den. Şeyh Efendi “direnmeyin!” demişti. İşgalin sonunda, ABD ve İsrail'le işbirliği yapmadığı için 550 bilim adamı öldürüldü. Bunların bir kısmı fizikçi, bir kısmı tarihçi, hukukçu, edebiyatçı, ilahiyatçı vs. idi. Kimileri kurşunlanarak kimileri de işkence edilerek öldürüldü. BM'nin verdiği rakamlara göre Irak yüksek eğitim kurumlarının yüzde 84'ü yakıldı, soyuldu, yıkıldı. 2003 yılında, yani işgal yılında Irak'ta 45 bin bilim adamı var. Bugün bu 45 bin kişiden kimse kalmadı. Bazıları öldürüldü, bazıları ülkeden kaçtı ya da kaçırıldı.* Irak'ın beyni de çökmüştü. Bilim adamlarına da yazık olmuştu. Sonuçta Amerika, icat ettiği sözde İslâm cemaatleri ile ülkeleri içten teslim alıyordu. Düşünün, FETÖ Türkiye'ye hâkimken Amerika bizi işgal etseydi FETÖ müritleri direnmeyecekti ve ülkeyi direk Amerika’ya teslim edecekti. Tıpkı Irak'ta Kesnizanî Cemaatinin yaptığı gibi.
Sayfa 322 - Lopus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.