“‘Totalitarizm’ kavramı bir Soğuk Savaş icadıdır. İcadın amacı ise bellidir; faşizmle komünizmin aslında bir madalyonun iki yüzü olduğu, aralarında büyük benzerlikler bulunduğu, birbirlerine düşman değil dost olarak görülmeleri gerektiği ve her ikisinin de bu kavram üzerinden birlikte ele alınabileceği öne sürülür. Böylece Nazi Almanya’sı ile
Ya savaşa girip yok edilecek ya girmeyip işgal edilecekti. Eldeki tek koz, İnönü' nün kararlılığıydı. Bütün gençliğini savaşa veren adam, şimdi ülkesinin gençliğini savaşa vermemek için direnecekti.
İsmet Paşa İngiltere, Almanya ve Rusya gibi üç büyük tehdide karşı denge politikası izliyor, hem müttefiklerle giriştiği işbirliğini sürdürmeye hem de Almanya'yı karşısına almamaya
çalışıyordu. Birbiriyle savaşan iki tarafla da dostluk anlaşması imzalayıp
hepsinin büyükelçilerini aynı törende buluşturabilmek ve onlara iki taraftan ayrı ayrı aldığı askeri yardım malzemelerini gösterebilmek... İşte İsmet Paşa'nın başarısı buydu.
Önsöz
Ondokozuncu yüzyılın ikinci yarısında bütün Avrupa'yı meşgul eden, yüzbinlerce insanın hayatına mal olan, Napoleon 1'in Rusya'ya hücumundan Birinci Dünya Savaşma kadar geçen devrede en çok insana zayiat verdiren ve askerî bakımdan da kötü idare edilen savaş şüphesiz ki Kırım Savaşı'dır. Osmanlı İmparatorluğu'na hasta adam diyen Rus
Dava 1914-15'te yazıldı ve ölümünden sonra yayınlandı. Franz Kafka'nın tuttuğu defterlerden birinde edebiyatın "içimizdeki donmuş denizi yok eden balta" olması gerektiğini yazmıştı. Eserleri, özellikle de Dava, o kadar ikna edici ve rahatsız edici, insanların deneyimlediği sıradan dünya için o kadar yıkıcı ki, acımasızca (ama
İnönü 30-31 Ocak 1941'de, Adana yakınlarında duran bir trenle Churchill'le bir görüşme yapmayı kabul etti. İnönü'nün asıl amacı Türkiye’yi Mihver karşısında savaşa sokmaktan sakınmak ve karşılığında mümkün olan en fazla miktarda savaş malzemesi temin ederek, Churchill’i Stalin'in savaş sonrası niyetlerinden haberdar etmekti. Almanya karşısında savaşa girmenin Türkiye’yi Rusya'ya karşı zayıflatmasından endişe duyan Türk liderler, Churchill'in verdiği taahhütlerle ikna olmamışlardı. Churchill, Türkiye'de bulunan hava üslerinin Kraliyet Hava Kuvvetleri için hazır bulundurulmasını teklif ettiğinde Türkler, Almanya'nın boğazlardan geçebileceğini, İstanbul'da ve Türkiye'de bulunan birkaç sanayi bölgesini yok ederek tepki verebileceğini söylemişlerdi. İngiltere'nin Türkiye’den acil bir yükümlülük yerine getirmesini istememesi, ama Türkiye'nin Romanya petrol yataklarına, On İki Ada'ya ve Girit'e saldırı düzenlemek maksadıyla Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin hava üslerini kullanmasına izin vermesi konusunda yeniden görüşülmesi ve bölgede anarşi olayları meydana gelirse Türkiye'nin Balkanlar'a müdahale etmesi konularında anlaşmaya varıldı. Savaşa katılması durumunda İngiltere (Sovyetler Birliği'ne atıfta bulunularak) savaştan sonra Türk topraklarının dokunulmazlığını taahhüt ediyordu. Anlaşmada verilen en açık taahhüt, Türkiye'ye acil silah aktarımı yapılması ve altyapı desteği sağlanmasıydı.
DEDEM Sultan 2.Abdülhamid Han'ın Japonya'ya olan ilgisi ve Ertuğrul Fırkateyni
1854’ten sonra, dışa açılmaya başlayan Japonya, 1880 yılında İstanbul’a ticari amaçlı bir heyet göndermişti. Sultan II. Abdülhamid Hân buna karşılık bir heyet göndermek arzusundaydı.
Ancak Rusları da şüphelendirmek istemiyordu. Bu yüzden gönderilecek heyete
.
Bu günü kuru kuruya, hamasi laflarla kutlamanın bir manası yok. Bugünün varacağı nihai hedef Turan Türk Birliği olmalıdır. Dünya Türklerinin tek seçeneği budur.
PROF. DR. NURULLAH ÇETİN İLE TURANCILIK ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ
Vedat Toruk: Hocam “Turan” kelimesi ne demektir?
Prof. Dr. Nurullah Çetin: “Tur”, “Türk” demektir. “an” eki Farsça çokluk
İlk kitaptan sonra ikinci kitabın hakkını verilmiş diye düşünüyorum. Oral Sander ile geç tanışmış olmak bu noktada beni üzdü. Kitap kısa olmasına rağmen çok fazla teknik bilginin yer alması yorucu olsa da kitabı tamamlamadım. Oral Sander, Doğu-Batı sorunun iç içe ele almış, eksi ve artı yönleriyle olayları madde madde okuyucuya sunmuş, bu
Merhaba arkadaşlar. Kitabımız 1. Dünya Savaşı oluşumundan başlayarak (ki bu sefer tek bölümde tek konu yerine bazılarını bayağı açmış, gayet de iyi yapmış. İlerledikçe gelişiyoruz.)
1. Bölüm: Birinci Dünya Savaşı Nasıl Çıkarıldı şeklinde heyecanlı bir soruyla açılışı yapıyoruz. Sırp Milliyetçiliğinin Doğuşu, Yükselişi ve Gelişimi, 1903 Masonik
"Petrolü kontrol edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin!" - ABD Dışişleri Bakanı, Rockefeller'ın Adamı
"İnsanların size güvenip dayanmalarının, size bağımlı olmalarının ve bu şekilde sizinle işbirliği yapmalarının yolunu arıyorsanız, onları gıdaya bağımlı hale getirmek mükemmel bir
Türkler dünyayla olduğu gibi başa çıkmak zorundaydılar, özellikle de müttefiklerin Türkiye’yi savaşa sokma çabalarıyla. Bu konuda Türk politikası oldukça kararlıydı. İlk başta, müttefikler tarafında Türkiye savaşa girerse, hazırlıklı olmayışı ve destek gelmemesi sebebiyle Almanya'nın saldırısına karşı savunmasız kalacaktı. Benzer şekilde Stalin de, Türkiye'nin savaşa katılmasini Sovyetler'in Türkiye'ye girmesine mazeret gösterebilecekti. Öte yandan müttefiklerin tekliflerini reddetmesi durumunda Türkiye yalnızlığa terk edilebilir ve Sovyetler'in boğazlarda ya da savaş sonrasında başka herhangi bir bölgede isteklerine karşı koymak için çok zayıf kalabilirdi. İngiltere'yle Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'yi savaşa sokmasının karşılığı olarak Rusya’ya boğazların kontrolünü teklif etmeleri - İngilizler 1915'te bunu yapmıştı- endişesi Türklerin aklından çıkmıyordu. Bu sebeple İnönü ve arkadaşları, müttefikleri Türkiye'nin niyetleriyle tatmin ederek zaman kazanmak ve güneydoğu Avrupa'yı Batılı mütefikleriyle birlikte müdafaa etmek amacıyla olmadığı müddetçe ülkelerini savaş dışında tutmaya özen göstermek zorundaydılar. Bu olasılık asla gerçekleşmediği için, ikinci tehlikeyle karşı karşıya kalan Türkiye tarafsız kaldı.
Hz. Peygamber'in karikatürlerini yapanlar ve yapılmasını el altından destekleyenler çok daha büyük bir politika yürütüyorlar kanaatimce. İşin görünen ile görünmeyen tarafını birlikte düşünüp iki katmanlı analiz yapmak gerekir. Peygamberimizin karikatürünü basan ve yayan dergiler dahil, Avrupa' da İslam aleyhine açılan kampanya, Yahudi
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın