Prens her insanın kafasında o kafaya uygun bir insani felaket olduğunu söyledi. İçlerinde insani felaketten başka bir şey olmadığını bilmek için insan kafalarını açmaya gerek yokmuş. "İnsan, kendi insani felaketi olmadan var olamaz," dedi prens. İnsan kendi sefaletini sever ve bir an için sefaletinden uzak kalsa, tekrar sefalet içinde olmak uğruna her şeyi yaparmış. "İnsanlara baktığımızda ya sefalet içindeler ya da sefaletlerini arıyorlar. İnsan sefaleti olmayan insan yoktur," dedi.
II. Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önce bilim adamları bu enerjiyi araştırıyorlardı. Aralarından bazıları, soğurduğundan daha fazla nötron yayacak bir çekirdeğe sahip bir atom bulabilirlerse ve bu atarnun çekirdeğini parçalayabilirlerse, bir "zincirleme tepkime" üretebileceklerini düşünüyordu. Uranyum(radyoaktif bir metal)
İvan İlyiç hiç böyle bozmazdı ağzını. Ama şimdi çok kızmıştı. Üstelik başının içinde bir uğultu vardı. Aslında içki içmezdi, bu yüzden üç beş kadeh hemen etkisini gösterirdi.
Ama güzel bir geceydi. Müthiş bir soğuk vardı. Olağanüstü sessizdi çevre, dal kıpırdamıyordu. Gökyüzü pırıl pırnldı. Dolunay her şeye donuk bir gümüş parlaklığı vermişti. Doğada
öylesine bir huzur vardı ki, elli adım yürüyünce başına gelen felaketi unutuvermişti lvan llyiç. Bir hafiflik, mutluluk dolmuştu içine. Bilindiği gibi, içkili insanın duyguları daha çabuk değişir. Issız sokağın, kasvetli ahşap evlerin görünüşü bile hoşuna gitmeye başlamıştı.