Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kürtler, Soğuk Savaş yıllarında hüküm süren gerginliği de adeta kendi varlık mücadelelerini muhafaza etmeye çalışarak atlatmayı denerler. Gelgelelim SSCB'nin parçalanma dönemine girmesi; Türkiye'deki baskıcı rejimin Kürt topraklarında bir çatışma ortamının doğmasına neden olması; Irak'ta Saddam Hüseyin'in 1988'de özellikle Halepçe'de gerçekleştirdiği Kürtlere yönelik acımasız kıyımları ve neticede Körfez Savaşına uzanan kabul edilemez politik tutumları; İran'daki 1979 İslam Devrimi ve 1980-88 arasındaki İran-Irak savaşı; 20'nci yüzyılın son çeyreğini Ortadoğu'nun devletsiz halkı Kürtler için kelimenin tam anlamıyla felaket yılları haline getirmektedir. İşte böylesine çalkantılı bir evrede, Kürt sineması İran'da Bahman Ghobadi'nin ısrarlı çalışmaları sonucunda sessiz sedasız seyrini bulmayı dener. Kürt yönetmen, 1990 yılı itibariyle İran'da birçoğu kısa metraj ve belgesel çalışmalardan oluşan ve Kürtçenin aktif olarak kullanıldığı filmler çekmeye başlar. Bu süreç Türkiye'de de Nizamettin Ariç, Ümit Elçi gibi yönetmenlerin uzun metraj filmleriyle destek bulur ve Kürt sineması reel bir işlev kazanma adına önemli bir adım atmış olur.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Dağılması
Osmanlı İmparatorluğu uzun yıllar "Avrupa'nın Hasta Adamı" adıyla anılmıştı. 19. yüzyılda Avrupa (Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Romanya) ve Arap coğrafyasındaki (Cezayir ve Tunus Fransızlara, Mısır İngilizlere) topraklarının büyük bölümünü kaybetmişti. 1908 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu eski Osmanlı toprakları olan
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Can alıcı noktalar ön plana çıkarılırsa Mondros anlaşma hükümleri
1. Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve buralardaki is-tihkamlar (siperler), Galip Devletler (İngiltere, Fransa ve İtalya) ta­rafından işgal edilecekti. ( Madde 1) 2. Türklerin elindeki savaş tutsakları ile özellikle tüm tutsak Ermeniler serbest bırakılacaktı. Fakat, Galip Devletler' in elindeki Türk esirler geri verilmeyecekti. (Madde 4) 3. Suriye, Irak, Hicaz, Yemen, Trablusgarp ve Bingazi'de Osmanlı kuvvetleri teslim olacaklardı. (Madde 16-18) 4. Kafkaslardaki Osmanlı kuvvetleri savaş öncesindeki sınırın gerisine çekileceklerdi. (Madde 12) 5. Toros Tünelleri işgal edilecek, bütün demiryolları, telsiz ve Telgraf kabloları galip devletlerin görevlileri tarafından denetlenecekti. (Madde 10, 1 2, 15) 6. Doğu illerinin altısında yani Erzurum, Van, Bitlis, Harput (Elazığ), Sivas ve Diyarbakır'da (Vilayat-ı Sitte) karışıklık çıkacak olursa, galip devletler buraları işgal edebilecekti. (Madde 24) 7. Bütün bunlardan da daha önemli olarak galip devletler, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum karşısında herhangi bir stratejik noktayı işgal etmek hakkına sahiptiler. (Madde 7) Aynca, Mondros Ateşkes Antlaşması'na ustalıkla yerleştirilmiş kimi maddeler de, doğal kaynaklara (kömür, petrol) ve denizciliğe ait ağır hükümlerin yanısıra, bakanlıkların galiplere her türlü bilgiyi vermesine ilişkin kurallar da vardı. Savaşı kazanan galiplerin, Anadolu 'yu bir uçtan bir uca işgal etmek niyetinde oldukları açıkca görülüyordu.
Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi,!. Kitap, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1991, s.69. 4- Yenigün Gazetesi, 2 Kasım 1918, Selahattin Tansel, Mondros'tan Mudanya'ya Ka- dar, lstanbul, MEB Yayınlan, 1991, s.26 5- Ergün Aybars, Türkiye CumhuriyetiKitabı okudu
İnsanoğlu, kendinden farklı görünen ya da düşünen birini geçerli herhangi bir neden olmaksızın aşağılama yeteneğine sahip bir varlıktır. İsrailliler ve Filistinliler örneğindeki gibi, birbirleriyle neredeyse özdeş DNA'ları taşıyan iki yakın grup arasında bile böyle bir gerilim yaşanabiliyor. Pek çok ulus komşularından üstün olduğunu ve dinlerinin de gerçeği yansıtan tek din olduğuna inanıyor. En küçük bir tartışmanın sonu kavga ve hatta diğerini yok etmeye kadar varabiliyor. Yakın zaman önce, bir ulusun başkentindeki iki devasa kuleye düzenlenen hava saldırısında, kaçırılan uçaklardaki yolcular da dâhil olmak üzere binlerce masum insanın ölmesi, iyiliğin kötülük üzerindeki zaferi olarak sunulmuştu. Yabancıların hayatı genellikle değersiz olarak kabul ediliyor. Birleşik Devletler savunma bakanı Donald Rumsfeld'e Irak Savaşı'nda kaç sivilin öldürüldüğü sorulduğunda, verdiği yanıt tam olarak şöyleydi: "Pekâlâ, diğer taraftan ölen insanların sayısıyla ilgili bir kayıt tutmuyoruz."⁷
Sayfa 312 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Yeryüzüne barış geleceğine, tam tersine çatışmalar gittikçe arttı ve yeryüzünün her yanına yayıldı. İran-Irak Savaşı çıkartıldı, Körfez Savaşı körüklendi, Somali' de yerli halkı ezmek için Somali işgal edildi. Bosna, Çeçenistan ve Azerbaycan' da tarihin görmediği katliamlar yapıldı ve birçok Müslüman ülkeye haksız ambargolar konuldu. Adım adım bütün dünya sömürüldü ve küresel egemenlere itaat etmeye mecbur hale getirildi. Böylece "Yeni Dünya Düzeni" adı altındaki tek kutuplu bir tahakküm ve sömürü düzeni gerçekleştirilmeye çalışıldı. İşte olaylar bütün açıklığıyla gözler önünde cereyan ediyor ve insanlığa bir türlü barış, hu-zur, saadet gelmiyor.
ABD Irak'taki savaşı sürdürebilmek için 87 milyar dolar harcarken BM bunun yarısı kadar bir parayla yeryüzündeki herkese temiz su, yeterli besin, uygun sağlık koşulları ve temel eğitim sağlanabileceği görüşünü savunuyor... Ve biz hala teröristlerin bize neden saldırdığını düşünüyoruz...
Reklam
ABD'de yoksulluğu ortadan kaldırmak sadece 175 milyar dolara mal oluyor ki bu da GSYH'nin %1'inden az. Tutar kabaca ABD askeri harcamalarının dörtte birine denk. Yoksulluğa açılan savaşı kazanmak, Afganistan ve Irak'taki savaşlara kıyasla kelepir sayılır. Harvard'ın yaptığı bir çalışmaya göre bu savaşların tahmini maliyeti 4-6 trilyon dolar gibi akıllara durgunluk veren bir rakam.” İşin doğrusu, dünyanın tüm gelişmiş ülkeleri yoksulluğun kökünü kazıyacak imkânlara yıllar öncesinden beri sahip.
Amerikan ordusunun Irak'ı işgale gönderilmesi, Akdeniz'den Fırat'a dek uzanan 'Büyük İsrail' planının bir parçası. Buna "Jabotinsky'nin İsraili", "Büyük İsrail" ya da "Eretz İsrael" de derler.
"Irak'a demokrasi götüreceğiz", "özgürlük götüreceğiz"
Irak Savaşı, Batı petrolünü Doğu'nun kumlarının altına koymuş olan Coğrafya'nın yaptığı hatayı düzeltme ihtiyacından doğdu. Ancak hiçbir savaş şunu dürüstçe itiraf etmez: "Çalmak için öldürdüm."
Sayfa 369 - SelKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.