Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fransız psikanilist Lacan Hıristiyanlığın "komşunu kendin gibi sev" emrinin ironik olabileceğini zira insanların kendilerinden nefret ettiğini ileri sürmüştür.
Harfi harfine hissettiklerim.
Herhangi bir şeyden mutluluk duymak, onunla dolu olmak, eve gelmek ve bunu dile getirmek yeterliydi, cevabın ironik bir iç geçirme, bir baş sallama, masayı parmaklarınla tıklatma olurdu: “Daha güzel şeyler de gördüm” ya da “Bana mı söylüyorsun, senin meselen” ya da “Kafam o kadar dingin değil” ya da “Ne olay ama!” ya da “Bunun şerefine git kendine bir şeyler al!” Tabii ki bin bir güçlük içinde yaşarken, her çocukça ayrıntı karşısında coşkuya kapılman beklenemezdi senden. Söz konusu olan da o değildi zaten. Mesele senin karşıt yapın gereği çocuğa bu tür hayal kırıklıklarını daima ve kökten yaşatmak zorunda oluşundu, dahası bu karşıtlığın, malzeme biriktikçe durmadan güçlenip sonuçta benimle aynı fikirde olduğun durumlarda bile alışkanlık gereği ortaya çıkmasıydı ve nihayet, çocuğun yaşadığı bu hayal kırıklıkları, hayatın sıradan hayal kırıklıkları değildi, tersine, senin her şeye ölçüt kişiliğinle ilgili olduğu için, hayatın özünü etkiliyordu.
Reklam
İnsanın ölümü düşünürken bile canını acıtmayacak bir yöntem araması gerçekten ironik bir durumdu.
İnsana Güvenmeliyiz
Göklerin ve yerin yüklenmekten kaçındığı emanetin insana tevdi edilmesi Allah'ın insana bu güveninin/imanının bir göstergesi. Emanet kelimesinin kökünde de iman var. Demek ki Allah emaneti inandığı, güvendiği insana vermiştir. Ama Güven riski sıfırlamaz; güvendiğiniz kişinin hata yapmayacağı anlamına gelmez. Hata yapanın da bütünüyle silinip atılmasını gerektirmez. İnsanın başlangıç hikayesi bu riskin yarattığı sonucu anlatmaktadır. Allah meleklerden Adem'e saygı secdesinde bulunmalarını, insanın yaratma planındaki seçkin yerini kabul etmelerini talep etti. Ama hikaye mutlu sonla bitmedi. Adem ve Havva kendilerinden talep edilenin aksini yaptılar. Allah'a verdikleri sözü unuttular ve günah işleyerek kendilerine bağlanan umudu kırdılar. Bunun üzerine şeytan insanı göstererek Allah'a: "bana tercih ettiğinin durumuna bir bak..."diyerek Umut bağlanan insanın ilk düşüşüne ironik bir göndermede bulundu. O gün bugündür başka Adem ve havvaların hikayeleri benzer mutsuz sonlarla bitmekte, Allah'ın insana olan imanı/güveni boşa düşürülmektedir. Ama bu güveni boşa düşürmeyen, kendilerine bağlanan umudun gereğini yerine getirenler de var. Bir avuç bile olsalar!
Sayfa 15 - OttoKitabı okuyor
"Yapılan bir araştırma gösteriyor ki sinirli erkekler daha fazla dikkat çekiyor; sadece başka erkeklerin değil başka kadınların da dikkatini. İronik olarak, şimdi aralarının açılmasının sebebi olan yüksek testosterona özgü kişilik özellikleri, en başta Maria'nın Joe'ya çekim duymasını sağlayan şeydi."
İnsanca olan her şey , ortaya çıkışı açısından ironik bir incelemeyi hak eder : bu yüzden ironi bu kadar fazladır dünyada.
Reklam
İronik olarak; sevgiyi ona en çok ihtiyacımız olduğu zaman kendimizden esirgemekteyiz.
Türk kimliği devlet içinde öylesine katı bir düzenlemeyle inşa edilmiş ve egemen olmuştu ki, ironik bir şekilde, yok edilmeye çalışılan Kürt kimliğinin politize olmasına yol açmıştı.
Sayfa 105 - İletişimKitabı yarım bıraktı
...ödenmemiş faturalar, komşularla sorunlar, beni anlamayan insanların ironik bakışları, yalnızlık, daha neler neler. Oysa bütün bunlar yaşamın bir parçası değil mi? Bence bu ufak tefek sorunlarla baş etmek için ödenen bedel, onların varlığını inkâr etmekle ödediğimiz bedelden daha az.
Böylece normalde sadece X bölgesi üzerinden kolayca öldürebildiğiniz bu bakteri sınıfını artık aynı antibiyotik ile öldürme şansınız kalmamıştır. Zira hepsi bu konuda önlemini almış ve antibiyotiklere karşı geliştirdikleri savunma mekanizmasını birbirleriyle çoktan paylaşmışlardır. Ama bilim insanlarımız çılgın oldukları için bu bakterilerin bir başka zayıf noktasını hemen bulurlar. Tahmin edeceğiniz üzere, aynı durum tekrarlanır ve yeni geliştirilen antibiyotiğe dirençli bakteriler oluşur ve bu özellik hemen diğer bakterilere aktarılır. İronik bir şekilde, bilim insanları her bulduğu yeni fikirle bakterilerin çok daha yüksek bir dirence sahip olmasını sağlar. Hani bir söz vardır; "Beni öldürmeyen acı güçlendirir" diye. Burada yaşanan durum da tam anlamıyla bu sözle uygun olup her yeni girişimde karşımıza daha dirençli bir bakteri çıkmaktadır. Basit bir mantıkla baktığımızda, insanlık olarak böyle devam edersek, nihayetinde karşımızda süper dirençli bakteriler oluşacak ve artık onları öldürmek asla çok kolay olmayacaktır. Üstelik de onları kendi ellerimizle yaratmış olacağız. Gördüğünüz üzere, hiç büyük devletlerin gizli laboratuvarlarına falan gerek yok. Her hapşırdığında ağzına bir antibiyotik atan Hilmi, bu direncin gelişmesi için yeter de artar bile. Bilinçsiz antibiyotik kullanımının giderek artması sonucu birçok ülke, halkını bilinçlendirmek için birtakım girişimlerde bulunmaktadır. Peki, ülkece antibiyotik kullanımı konusunda biz ne durumdayız?
Sayfa 261Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.