Nikos Kazancakis Yunanistan'ın en bilinen yazarı, öyle ki 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü bir oy farkla
Albert Camus 'a kaptırmıştır. Albert Camus'a göre ödülü en çok hak eden Kazancakis'tir. Tabii, bunu nezaketen mi söylemiştir yoksa gönülden mi bilemeyiz. Kazancakis'in romanları kültürümüze yakın diyebilirim, en
1
Acı, bir ırmak gibi
Doluyor yüreğime
Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum
Beni artık ne çiçekler
Ne çocuklar kurtarır
Ne de o her gün
Yinelenen doğum.
Kürt türkülerinin "Türk(çe)leştirilmesi" sürecinin mimarları bizzat Kürt türkücüleri olmuştur; Cumhuriyetin ilk dönemlerinden başlayarak Diyarbekirli C. Güzelses, Urfalı Mukim Tahir, Kel Hamza, C. Cankat ve diğerleri, günümüzde yaygın uygulamalarına tanık olduğumuz bu "geleneğin" temelini atmışlardır.
İstanbul belediye
İlk inceleme yapacağım kitap. Benim için çok anlamlı açıkcası...Bazı hatalar yapar isem affola... Şunu söylemeliyim ki ; kim kendi yüreğine hissederek ben 'Türküm' diyorsa okumalı. Hatta bunu herkes okumalı, ister vatanını sevsin, sevmesin. Okunmalı, okutulmalı!
Vatanından ayrı kalınca çekilen eziyeti bilmemiz gerek bir vatandaş olarak. Kanın Türk
"Şehre bakıyorduk denizden: Nevzat, Demir, bir de ben. Sisler içindeydi İstanbul... Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz Sultanahmet'in minareleriydi görülen, Ayasofya'nın kubbesi, Topkapı Sarayı'nın kuleleri. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir
Sezai Karakoç. Türk şiirinin yaşayan en büyük ve en saygın sesi. Sadece şiirleriyle değil; yazılarıyla, duruşuyla, dünya görüşü ve dava anlayışla çağımızın ötesinde düşünce adamı. Benimse sanatı, kişiliği ve hayata karşı duruşuyla bir bütün olarak çok sevdiğim, saygı duyduğum ve merak ettiğim isim.
Hepimizin bildiği bir Sezai Karakoç dizesi