Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arkadaşım MacGregor’ın arabasıyla çıkmışsak –onun deyimiyle kumsala küçük bir gezinti– gece yarısına doğru kendimi tuhaf bir muhitte, yabancı bir salonda, kucağımda bir kızla bulurdum. Kız genellikle hiç umursamadığım biri olurdu çünkü MacGregor benim kadar bile seçici değildi. Bazen arabasına binerken ona, “Tanrım, yeter, usandım artık... Bir yerlere küçük bir gezinti yapalım sadece... Sheepshead Korfezi’ne ne dersin?” derdim. Daha bir kilometre bile yol katetmeden arabayı aniden kaldırıma yanaştırıp beni dürterdi. “Şuna bak şuna,” derdi, kaldırımda yürümekte olan kızı göstererek. “Tanrım, şu bacaklara bak!” Ya da – “Baksana, onu bize katılmaya davet etmeye ne dersin? Bir arkadaşını da çağırır belki?” Ve ağzımı açmama fırsat vermeden kıza el sallayıp her zamanki açılış konuşmasına başlardı, ki herkes için aynıydı. On seferin dokuzunda gelirdi kız. Fazla uzaklaşmadan, kızı serbest eliyle yoklayarak, ona bize eşlik edecek bir arkadaşı olup olmadığını sorardı. Kız mesele çıkarırsa, tanıştıktan bu kadar kısa bir süre sonra o şekilde dokunulmaktan hoşnut kalmazsa, “Tamam, in aşağı öyleyse... Senin gibilerle harcayacak zamanımız yok,” der, arabayı kaldırıma yanaştırıp kızı dışarı iterdi. “Böyle amcıklarla işimiz olmaz, değil mi Henry?” derdi, yavaşça kıkırdayarak.
Ne işimiz var o sevinç yelleri ortasında bu düşkün halimizle?
Reklam
Şu çağın en büyük derdi insan. Dostu, sevgilisi, iş arkadaşı, akrabası... Seçebildiklerimiz de seçemediklerimiz de dert olabiliyor. Her şey yolunda gitse, insanlar zaman zaman can sıkıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi soruyorlar, neyin var? Paul Auster cevaplıyor: "Benim bir şeyim yok. Doğru insana rastlamadım, hepsi bu." Yeni bir
Tehlike!
Yaptığımız tehlikeli bir eylem var. "Öğrenmek". Öğrenmek bir nevi manipüle olmaktır. Biz bilginin esirleriyiz. Bize akan her veri beyin kıvrımlarımızda, düşüncelerimizde deformasyona ya da formasyona sebep olur. Yani öğrenmek değişmektir. Peki ya değişimin yönünü kontrol edebiliyor muyuz? Günümüzde içinde bulunduğumuz şu veri çöplüğünde ne kadar seçici davranabiliyoruz? Maruz kaldığımız bu veri yığınları ile işimiz zor gibi. Öğrenme eylemi kesinlikle titizlikle yapılması gereken bir eylem. Bu yüzden bazı kitapları okumamak, bazı insanları dinlememek gereklilik olabilir. Yani maruziyetlerimizi kontrol etmek zorundayız. Aksi takdirde sırtımızda bir çuval işe yaramaz, bizi kamburlaştıran veri yığınları ile yaşamak zorunda kalırız.
"Okur bana değil,anlattığım hikayenin şiddetine,benim acılarıma değil de. dünyanın acımazlığına inan! Hem zaten, roman denen modern oyuncak Batı medeniyetinin bu en büyük bulu- şu, bizim işimiz değil."
Sayfa 153 - YKY yayınları 2018Kitabı okudu
Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun Cennet-i alâ meyhane midir? 'Her mümin'e iki huri' diyorsun Cennet-i alâ kerhane midir? Beni özene bezene yaratan kim? Sen Ne yapacağımı da yazmışsın önceden Demek günah işleten de sensin bana O zaman nedir o cennet cehennem? Kim senin 'yasa'nı çiğnemedi ki söyle? Günahsız bir
Reklam
Sabahları kimseyi uyandırmadan sessizce yola koyulurdum; gezici din adamları gibi. Yalnızlığın dinini yayıyordum.( Başarılı olduğum söylenemezdi) Ben tanrı misafiriyim; kendisinin çok selamı var sizlere. ( Gülerdi) Bu akşamda size yolladı beni . ( Birbirlerine bakarak, gene bir şeye canı sıkılmış bunun, derlerdi içlerinden) Yukardakilerin biraz canı sıkılıyor da , sen git biraz dolaş dediler bana. ( İşimiz Allah'a kalmıştı) Benim hüzünlü görünüşüme saygı duyarlardı, benim için bir şeyler yapmak isterlerdi. Sana da birini bulsak Hikmet, bu bitip tükenmez dolaşmalarının bir sonu gelse. ( Geldi)
Bu güzel inanç ve görüşler hep İslâm'da olduğuna göre; tüm insanlara ne yapıp yapıp İslam'ı candan anlatmamız, öğretmemiz ve benimsetmemiz gerekiyor. Bu en acil, en zorunlu, en önemli, en başta gelen işimiz olmalı; çünkü aksi vahşet, dehşet, fecaat ve felaket oluyor. İnsanları iyi ve ihlaslı, tam ve kâmil müslüman olarak yetiştiremediğimiz takdirde, asi, mücrim, haydut, haramî, zalim, katil, sapık, çarpık, anormal, asosyal, anarşist oluyor; hem başkalarına zarar veriyor, hem kendisine; hem askere, polise, imama, cemaate, öğretmene, doktora, hatta halk hizmeti yapanlara, yangın söndüren itfaiyeciye saldırıyor; öldürüyor, yakıyor, yıkıyor, çalıyor, çarpıyor, yakalansa, hapse atılsa da suçta inat ediyor, ölüm orucu tutuyor, canına kıyıyor, ölüyor, hem de yoldaşını, arkadaşını, ailesini, kendisini derde, eleme, mateme gark ediyor, dünya ve âhiretini mahv u perişân eyliyor. Bütün dertler, musibetler, belalar, zararlar, ziyanlar, fitne ve fesatlar, isyanlar, anarşiler, dinden uzaklaşmaktan doğuyor; âdeta ilahî ve amansız bir ceza olarak başımıza yağıyor. Çare tevbe etmekte, İslâm'a dönmekte! Başka yollar çıkmaz, başka nizamlar faydasız... En güzel, en mükemmel, en tesirli, en şifalı ilaç İslâm! Ne mutlu müslüman olanlara!
Sayfa 183Kitabı okudu
Sus Gönlüm
Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için, Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için, Bazen, ağlamak gerekir açılmak için, Bazen, anmak gerekir anılmak için, Bazen de susmak gerekir duymak için, Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, iki ağzın ve bir kulağın olurdu. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek! Eğer susarsan, konuşman daha aydınlık
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.