Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
...Köyde romana benzeyen bir vaka cereyan ediyordu. Orada bir genç dul kadın evlenmek üzereydi. Nişanlısı Hasan adında Erzurum’dan gelmiş bir gençti. Çiftlikte çalışıyordu. Ben, bu dul kadını çok hayrete değer bir şahsiyet diye düşünüyordum. Anlaşıldığına göre, ev yakan, erkeklerin kalbini parçalayan bir kadındı. Bir yıl önce bir adamı
İstanbul türküsü
İstanbul'un orta yeri sinema; Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; El konuşur, sevişirmiş, bana ne? Sevdalım, Boynuna vebâlim. Orhan Veli Kanık
Reklam
Mehmet Akif na­sıl Diyanet patentli hutbelerin en fazla aşındırdığı tok sesli bir azarlama konservesi­ne indirgenmişse; Necip Fazıl nasıl sadece Sakarya Türküsü 'ndeki, Zindandan Meh­met'e Mektup'taki öfke virtüözüyse, Yahya Kemal nasıl sadece şanlı sayfalar müze­siyle İstanbul kartpostalından ibaretse benzer modülasyon tuzağına Nazım Hikmet de düştü, düşürüldü.
Sayfa 32 - Hece dergisiKitabı okuyor
Türkülerin derlenmesi Osmanlı dönemine kadar gider. Dârülelhan belki de en kapsamlı türkü derleme çalışmalarına ev sahipliği yapmıştır. Cumhuriyet ile birlikte derleme çalışmalarına daha da önem ve özen gösterilmiştir. 1920'li, 30'lu yıllarda daha anketlerle, saha gezileriyle, mahalli sanatçıların İstanbul'da kayda alınmasıyla geniş bir repertuvara erişilmiş, halkın türküleri bazen Dârülelhan sanatçılarıyla, bazen mahalli sanatçıların söyleyiş biçimleriyle kayda geçirilmiştir. İşte onlardan biri Can Yakan Süleyman, bir Arapkir türküsü olan Suyu Saldım Kamışa (Gürcü Kızı) türküsüyle, çok eski ve yorgun bir kayıtta bizlerle... Teşekkürler, TRT Türkü, Süleyman Şenel ve Celal Volkan Kaya... Can Yakan Süleyman: youtu.be/TrdII3Cfot4?fea... "Suyu da saldım da kamışa Su da ne yapsın yanmışa Mevla'm sabırlar versin Yarinden de ayrılmışa Gelin gelin de Gürcü müsün Gürcü de değil burcu musun Sen o çocuğun da harcı mısın Elinizden de elinizden Kurtulaydım da dilinizden Susasam da sular içmem Has bahçede gölünüzden"
ORHAN VELİ'NİN BESTELENMİŞ ŞİİRLERİ
1 - Anlatamıyorum - 21. Peron 2 - Anlatamıyorum - Alpay 3 - Anlatamıyorum - Hümeyra 4 - Anlatamıyorum - Kerem Güney 5 - Anlatamıyorum - Mine Koşan 6 - Anlatamıyorum - Orhan Hançerlioğlu (şiir) 7 - Ayrılış - Ezginin Günlüğü 8 - Bedava Yaşıyoruz - Cem Karaca 9 - Bedava Yaşıyoruz - Özdemir Erdoğan 10 - Bir Garip Orhan Veli - Ahmet
Kaldığı gün süresince yalnız iki gece tiyatro ve iki gece de film seyretmek için dışarıya çıktı. 25 Ocak akşamı maiyetiyle birlikte Darülbedayiye (İstanbul Şehir Tiyatrosu) gelerek saat 21.30'da başlayan Yalova Türküsü adlı komedi oyununu izledi. 11 Şubat'ta da yine aynı tiyatroda ilk kez sahnelenen Akın piyesini seyretti. Temsilin sonunda piyesi hem sahneye koyan hem de önemli rollerinden birini üstlenen Muhsin Ertuğrul'u ve piyesin yazarı Faruk Nafiz'i (Çamlıbel) kutlayarak onlara takdirlerini bildirdi. Diğer iki gece de Opera ve Elhamra sinemalarında film seyretmek için dışarıya çıktı.
Reklam
Orhan Veli Ceketsiz öldü.. Yaşamı boyunca yoksulluğu bitmeyen Orhan’ın İstanbul Türküsü adlı o şiiri... İstanbul’da Boğaziçi’ndeyim, Bir fakir Orhan Veli’yim; Veli’nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde. Urumelihisarı’na oturmuşum; Oturmuş da bir türkü tutturmuşum; “İstanbulun mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Gözlerimden boşanır hicran yaşları; Edalı’m, Senin yüzünden bu halim.” “İstanbulun orta yeri sinama; Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; El konuşur, sevişirmiş; bana ne? Sevdalı’m, Boynuna vebalim!”
292 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Melih Cevdet Anday 1915 yılında Çanakkale'de doğdu. Doğumundan kısa bir süre sonra ailesiyle İstanbul'a geldi ve çocukluğu Kadıköy'de geçti. Babasının işi nedeniyle Ankara'ya taşınmalarının ardından, lisede Orhan Veli Kanık ve Oktay Rifat'la tanıştı. Edebi hayatına 1936'da Varlık'ta yayımlanan
Raziye
RaziyeMelih Cevdet Anday · Everest Yayınları · 2023401 okunma
Şaşıyoruz burası İstanbul Akşam kuşlarını İstanbul’un Damlar üzerinden bir kaldırıp Başka damlara konduruyoruz Bu camlar yalnızlık camları Dışardan yukardan gözlerimizle Bu camlara yağmur yağdırıyoruz.
İstanbul türküsü
Kasımpaşa kıyıları tersane Bir kız sevdim alimallah bir tane Herdem sevdalıya kız mız bahane Top çiçeğim deste gülüm Canım İstanbullum Aman aman bahane Gittim baktım şıkır şıkır Balıkpazarı Üç tek attım sarhoş oldum ayak üzeri Üç doluya üç tanecik badem şekeri Top çiçeğim deste gülüm Canım İstanbullum Aman aman badem şekeri
Sayfa 16 - Adam Yayınları, İstanbul, 1982.Kitabı okudu
Reklam
İstanbul türküsü
İstanbul'da, Boğaziçi'nde, Bir fakir Orhan Veli'yim; Veli'nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde.
Sayfa 74 - Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Ocak, 2016Kitabı okudu
“Bir gün Nâzım Hikmet’e ‘Sence en kötü şiirin hangisidir?’ diye sormuştum: ‘Salkım Söğüt’ dedi. Öyle diyeceğini de biliyordum. Orhan Veli ‘İstanbul Türküsü’ şiirini yazdığı zaman kendisiyle çoktandır dargındım, ama bana öyle geliyor ki kendisi de beğenmezdi o şiiri, kendi sanatının dışında olduğunu bilirdi.”
Sayfa 7 - ORHAN VELI'YLE AYNI KADINI SEVMİŞTİK
Ve Ataç 2.12.1950’de Ulus’ta şöyle yazıyor: “Bakıyorum da onun asıl güzel, asıl iyi şiirlerini ananlar olmuyor. ‘Tahattur’, ‘Söz’, ‘İllusion’, ‘Sereserpe’, ‘Cımbızlı şiir’ kimsenin aklına gelmiyor. “Varsa ‘İstanbul Türküsü’, yoksa ‘İstanbul Türküsü’.
Sayfa 6 - ORHAN VELI'YLE AYNI KADINI SEVMİŞTİK
587 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.