Şöyle yazıyordu Dostoyevski: "Haliç ve İstanbul bizim olacaktır . . . İstanbul'un Yunanlıların mirası olduğunu kabul etmek asla mümkün değildir. Dünyanın en önemli yeri olan İstanbul, sadece Yunanlılara bırakılamaz, ayrıca onlara büyük gelir. İstanbul'un bizim olması gerektiğinin nedeni ne ünlü bir limana ve körfeze sahip bulunması, ne 'yeryüzünün merkezi' olması, ne de kapandığı evinde artık boyu tavana değen, denizlerin, okyanusların özgür havasını içine çekmek için enginlere açılmak isteyen Rusya gibi bir deve gerekli olduğu bakış açısındandır."... Dostoyevski gibi insan vicdanının temsilcisi olan bir yazar bile başkalarının mülküne göz dikiyorsa, sıradan insanların yaptığı şeyler nasıl kınanabilirdi? Belki Türklerin de buralı olmadığını, Orta Asya'dan gelip İstanbul'u aldıklarını söylemek istiyordu ama tarihte herkesi yerli yerine gönderecek olsak Manhattan adasını Kızılderililere, Avrupa' da birçok ülkeyi Etrükslere vermek gerekirdi. Bunun içinden çıkılamazdı ki.
Sayfa 175Kitabı okudu
ISTANBUL TÜRKÜSÜ
Istanbul 'da,Boğaziçi 'nde, Bir fakir Orhan Veli'yim; Veli'nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde. Urumelihisarı 'na oturmuşum ; Oturmuş da bir türkü tutturmusum: "Istanbul'un mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Gözlerimden boşanır hicran yaşları; Edalı 'm, Senin yüzünden bu halim. " Istanbul'un orta yeri sinema; Garipligim, mahzunlugum duyurmayın anama ; El konuşur, sevişirmiş ;bana ne? Sevdalı 'm , Boynuna vebâlim!" Istanbul'da Boğaziçi 'ndeyim; Bir fakir Orhan Veli; Veli'nin oğlu; Tarifsiz kederler içindeyim." 1945
Sayfa 24 - YkyKitabı okudu
Reklam
...Hatırlatmak istediğim bir husus var: Bu kitapta, o dava dolayısıyla yapılan sorguların ve savunmaların hepsi yok. Niçin yok? Çünkü bana verilen dosyada yalnız bu sorgular ve savunmalar vardı. Okuyacağınız savunmaları, bana, Nejdet Sancar'ın eşi Reşide Sançar verdi. Sançarlar, önce Ankara'da oturuyorlardı. Sonra İstanbul'a,
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
VE ÇOCUĞUN UYANIŞI  BÖYLE BAŞLADI
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor  Acıyı ve insanlığı çocuklar  Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları  Onların bilgileri getirdi  Elleri önlerine bağlı - duruşları  Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu  Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı  Ki şimendifer  Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
Bir yanda, inandıkları uğruna yıllarını cezaevlerinde geçiren, hayatını, 'sevgi, emek, özgürlük, eşitlik' adına sürgünde yitiren bir 'şair' sıfatını kazanan; öte yanda, 'bir aşk adamı, çoğu zaman aşktan başka bir şey düşünmeyen bir aşk şairi, biraz zampara, mavi gözlü bir Kazanova, bir ilişkiyi bitirmeden diğerine geçerken
Reklam
321 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.