Cumba hakikaten de en güzel yeriydi Feraye Meyhanesi'nin; bütün İstiklal Caddesi ayağınızın altında. Dükkânların cam vitrinlerinden yansıyan ışıkların içinden geçerdi insanlar; şehrin, ülkenin, dünyanın dört bir yanından gelerek... Her gece, ama her gece hiç eksilmeden, belki de daha da çoğalarak yürürlerdi, yeryüzünün belki de en kalabalık bu caddesinden. Her ırktan, her renkten, her kültürden kadın, erkek el ele, kol kola, çoğunlukla sarhoş, nadiren ayık, genellikle şık, bazen derbeder, hatta çıplak, bazen çarşaflar içinde, bazen dalgın, çoğu zaman neşeli, nadiren öfkeli, bazen futbol takımlarının marşını söyleyerek, ama daha sık hükümeti protesto ederek, bazen umutlu, bazen yıkılmış, bazen öpüşerek, hatta bazen dövüşerek, yani insanoğlunun bütün halleriyle geçerlerdi gözlerinizin önünden. Her gece otursanız buraya, her gece caddeden geçenleri seyretseniz yine de bıkmazdınız gördüklerinizden. O sebepten seçmiştim orayı. Evgenia, insanlardan oluşan bu rengârenk nehri görsün diye.