Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“ Cumba hakikaten de en güzel yeriydi Feraye Meyhanesi’nin; bütün İstiklal Caddesi ayağınızın altında. … Her gece otursanız buraya, her gece caddeden geçenleri seyretseniz yine de bıkmazdınız gördüklerinizden. O sebepten seçmiştim orayı, Evgenia, insanlardan oluşan bu rengarenk nehri görsün diye.”
Sayfa 85 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Varolamamanın pırıltısı.
Derken ortalık karıştı, itilip kakılırken kendimi birden Marilyn Monroe ile karşı karşıya buldum, yanında o zamanki eşi Arthur Miller. Karşılaşma bende iz bıraktı. Çok güzel bir kadın, ama sanki korunası bir kedicik. Işık saçar gibi olduğunu hatırlyorum. O pırıltıyı sonradan bazen başka insanlarda da gördüm. Zamanla, bunun varolamamanın pırıltısı olduğunu fark ederek. Aynı pırıltı Cahide Sonku'da vardı. Sahneye çıktığı anda ondan başkasını göremezdiniz. Bir kere İstiklal Caddesi'nde bir araba içinde görmüştüm hayli yakından, ay çarpmasına uğrayarak
Sayfa 56 - MetisKitabı okuyor
Reklam
Düşe kalka yürüdüğümüz, dünyanın en işlek yollarından İstiklal Caddesi'nin taşlarını düzeltmekten aciz Türkiye'de iktidar, felaketlere ev sahipliği yapan Rusya ve Japonya'dan nükleer santral ihalecisi.
.amme hizmeti
O tostu hâlâ harika yapan yerin adresi: Kahveci Mustafa Amca Jean's (niye cin var adında hiç sormadım) Asmalı Mescit Mahallesi, İstiklal Caddesi, Hazzopoulo Pasajı (Danışman Geçidi) Giden benim için de bir kekikli karışık yesin.
müteneffir

müteneffir

@1HaticeNur
·
17 Nisan 21:35
lisede okulun yakınındaki çay bahçesinde satılan bol malzemeli kekikli tost seni unutamadım..
Cuma akşamları cıvıl cıvıl İstiklal Caddesi'nde dolaşabilecekken, hayatta olabilecekken, hayattan koparılmış kadınların yüzleri geçiyordu caddeden...
"Ey sevgili! Seni sevmekten ve düşlemekten asla vazgeçmedim. Sen benim Diego Riveramsın. Yıldızlarsın sen, ay ve bulutlar, haberlerdeki F-16'lar, kırmızı yatağımdaki o koca bedensin. Çekmecemdeki son sigara, beni sarmalayan o koca, kadife, yeşil, ceketsin. Bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın. İran'sın, Suriye'sin. Habur'da nöbet tutan askercik, Mezopotamya'daki en vahşi kıpkırmızı gelincik, üzerine yattığım uçsuz bucaksız boz bir vadisin. Marlon ve Brandomsun. Küvetimde yatan şişman bir melek, sevincim, acılarım, tüm arzularım, tiyatrodaki, İstiklal Caddesi'ndeki eşim, Gabriel Garcia Marquez'in son mektubusun. Ve ben de o Zorba'daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman kadınım. Kim uçurdu acaba kafamı? Ben kafam olmadan da yaşarım. Çünkü elim, kolum, bacaklarım var sana ulaşmak için ve bir de bir el bombası gibi fırlatıp tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bir kalbim." - Gitmek: Benim Marlon ve Brandom (2008) yön. Hüseyin Karabey
Reklam
Cadde-i Kebir
Okumak ne güzel şey; Defalarca içinden geçtiğin İstiklal Caddesi'nin isminin Cadde-i Kebir olması..
Dün İstiklal Caddesi'nde Filistin eylemi yapan gençleri gözaltına aldılar..
Dede ve torunu Mehmet, İstiklâl Caddesi'nde günlük yürüyüşlerine çıkmışlardı. O sıcak yaz gününde İstanbul'un en işlek kaldırımlarından birinde şehrin tüm gürültüsüne kapılmış yürürlerken, yaşlı dedesi Mehmet'e dönerek "Circir böceklerinin sesini duyuyor musun?" diye sordu. Mehmet, "Hayır, duymuyorum." diye cevap verdi ve Taksim Parkı'na doğru yürümeye başladılar. Parka geldiklerinde yaşlı adam, Mehmet'i, büyük gölgeli ağaçlardan birinin yanına yanaştırarak az önce kaldırımda sorduğu soruyu tekrarladı, "Cırcır böceklerinin sesini duyuyor musun?" Mehmet, sesi duyuyordu ve şaşkın bir ifadeyle dedesini yanıtladı, "Evet, duyuyorum." Parktan çıkıp eve doğru yürümeye başladılar. Mehmet, dedesine "Cırcır böceklerinin seslerini nasıl duydun?" diye sordu. Yaşı adam aniden durdu, torununa döndü ve cebinden madenî bir para çıkardı, havaya fırlattı. Genç adam dikkatlice yaşlı adamın yaptıklarını izliyordu. Hızlı adımlarla yürüyen birçok insan ve kalabalığın içinde, yere düşen paranın sesi yankılandı. İnsanlar dönüp sesin geldiği yöne doğru baktılar. Yaşlı adam kendisine dikkatle bakan torununa döndü ve "Cırcır böceklerinin seslerini, onlara odaklanarak duydum. Neye odaklanırsan veya neyle daha çok ilgiliysen onu duyar ve görürsün." dedi.
Beyoğlundan gitsin Araplar ,onlar var diye biz Kadıköy'e gidiyorduk. Tamam artık evimize dönüyoruz. İstiklal caddesi demek ben demek! ahahahhahah
Reklam
Cumba hakikaten de en güzel yeriydi Feraye Meyhanesi'nin; bütün İstiklal Caddesi ayağınızın altında. Dükkânların cam vitrinlerinden yansıyan ışıkların içinden geçerdi insanlar; şehrin, ülkenin, dünyanın dört bir yanından gelerek... Her gece, ama her gece hiç eksilmeden, belki de daha da çoğalarak yürürlerdi, yeryüzünün belki de en kalabalık bu caddesinden. Her ırktan, her renkten, her kültürden kadın, erkek el ele, kol kola, çoğunlukla sarhoş, nadiren ayık, genellikle şık, bazen derbeder, hatta çıplak, bazen çarşaflar içinde, bazen dalgın, çoğu zaman neşeli, nadiren öfkeli, bazen futbol takımlarının marşını söyleyerek, ama daha sık hükümeti protesto ederek, bazen umutlu, bazen yıkılmış, bazen öpüşerek, hatta bazen dövüşerek, yani insanoğlunun bütün halleriyle geçerlerdi gözlerinizin önünden. Her gece otursanız buraya, her gece caddeden geçenleri seyretseniz yine de bıkmazdınız gördüklerinizden. O sebepten seçmiştim orayı. Evgenia, insanlardan oluşan bu rengârenk nehri görsün diye.
Koca şehirde Kalabalık içerisinde koca bir yalnızlık İstiklal caddesi
772 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.