Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MÜSLÜM GÜRSES - UMUTSUZ HAYAT Kapansın gözlerim bitsin bu hayat Artık yaşayacak gücüm kalmadı Umut vermez oldu yaşanan hayat Dünyayı görecek gücüm kalmadı Gündüzüm karışmış gecelerime Çaresizlik dolmuş iki elime
Korkunun mevcut olduğu yerde adalet olamaz. Orada mahkeme, kuvvetin bir âleti olur; hâkim de isyan bastıran birer asker.
John Macdonell
John Macdonell
Reklam
Bak, bütün tınılar isyan, Bütün kemanlar gece duysana,kopuk ve uzak şeyler var aramızda,ya beni bırak ya bana sarıl...
Herhangi bir ayaklanma halinde topraklarını kaybedecek olan büyük mal sahiplerinin tarihe bakacak, tarihi okuyacak ve şu büyük gerçeği öğrenecek gözleri de var: Mal, birkaç kişinin elinde birikti mi, ellerinden alınır. Başka bir gerçek daha: Halkın büyük bir kısmı aç ve çıplak olunca, istediğini zorla alır. Ve bütün tarih boyunca haykıran küçücük bir gerçek daha: Baskı, ancak baskı altındakileri güçlendirir ve birbirine bağlar. Büyük mal sahipleri, tarihin bu üç haykırışına kulaklarını tıkamışlardı. Toprak birkaç kişinin eline düşüp de topraksızların sayısı arttı mı, büyük mal sahiplerinin her çabası, baskıya doğru yönelirdi. Ellerindeki paraları, büyük malikânelerini koruyacak silahlar ve gazlar almak için harcadılar; isyan mırıltılarının önüne geçmek için her yana casuslar gönderdiler. Ekonomik gelişme, reform projelerine kulak asan olmadı; başkaldırmanın nedenleri kaldığı halde, yalnızca başkaldırmanın bastırılması düşünüldü.
Sayfa 288Kitabı okudu
Anne babalarımızdan alacaklı olduğumuz bir gerçek de olsa geçmiş yeniden yaşanamaz. Bazı insanların daha elverişli koşullarda yetişmiş olmasının yarattığı eşitsizliğe isyan etmek de bizi kendi sorumluluklarımızı görmekten alıkoyabilir. Üstelik anne babalarına öfkelerini sürdüren insanlar onlara karşı duydukları korkuyu da sürdürürler. Anne babadan korkmak ise olgunlaşmamış olmanın bir göstergesidir. Unutmamak gerekir ki, onların da anne babaları vardı ve kuşaktan kuşağa aktarılan sorunlardan kimin sorumlu tutulabileceği sorusunun da yanıtı da yoktur.
Sayfa 50 - Metis yayınlarıKitabı okuyor
Adını bile koymadığım bir boğunç dolmakta şimdi yüreğime
Reklam
Kalbimizin bir türlü çıkarmak istemediği acı sonucu, acımasız aklımız çıkarır çıkarmaz, bütün gövdemiz isyan eder.
Celali isyanlarının uzun sürmesi aslında profesyonel olmaları:
Habsburglar ya da Safeviler gibi dış düşmanların aksine, Anadolu Ce­lalileri ve özellikle aralarındaki sekban ve leventler, önemli bir eğitilmiş gi­zil gücü temsil ediyordu. Bazı durumlarda yeniden Osmanlı komuta zin­ciri içine çekilerek, dış düşmanlardan gelen saldırıların ilk şaşkınlığuıı at­latmada onlardan yararlanılıyordu. Böyle bir zamanda, Osmanlı kıyafetli ve nakit Osmanlı parası ödenerek tutulmuş Cclali sekbanlarımn, başka herhangi bir paralı asker kadar yararlı olma olasılığı vardı. Ama isyancılara karşı izlenen bu siyaset, yerlerinden koparılmış Anadoluluları barışçı faaliyetlere yöneltmedi.
kavgadan uzak kalmışsan sevdadan da uzaksın demektir
Yazıklar olsun ey âdemoğlu! Senin Allah ile savaşmaya gücün yeter mi? Şüphesiz kim Allah'a isyan ederse, O'na savaş açmıştır. Allah'a yemin ederim ki, elbiselerinin çoğu yün olan Bedir ashabından yetmiş kişiye yetiştim. Eğer siz onları görseydiniz, 'Bunlar delidirler' derdiniz. Şayet onlar sizin iyilerinizi görselerdi, 'Bunların (gerçek İslam'dan) nasipleri yok!' derlerdi. Eğer kötülerinizi görselerdi, 'Bunlar hesap gününe inanmıyorlar' derlerdi. Öyle insanlara yetiştim ki, dünya onların gözünde, ayaklarının altındaki topraktan daha basitti.
Reklam
Avrupa ve Osmanlı nezdinde yargılama usulü:
l 16. yüzyıl sonunda Anadolu'da kamu güvenliği özellikle sancak­ beylcrinden soruluyordu. Yerel eşkıya iyice denetimden çıkıp da olaya doğrudan cl koymak üzere bir müfettiş ya da kolluk kuvveti göndermek gerekmedikçe, hükümetin pek umurunda olmuyordu. Avrupa'da dere­ beyliğin erken dönemlerinde olanın tersine, yerel Osmanlı beyi yerel ca­nileri tutuklayıp, yargılayıp, cezaya çarptırmıyordu; bunun yerine, eyaler­ teki her sancakbeyi, bölge kadısının isteğine uyarak ya da sadrazaının o is­teğe uyan buyruğu gereğince, şeriat ve kanunları temel alan adaleti yerine getirmek üzere, yerel suçluları kadının huzuruna çıkarıyordu.
Kötüydüm, başka bir deyişle, başından beri kötü . Sanki annemden zehir emmiştim ve o zehir, memeden erken kesilmeme rağmen bedenimi asla terk etmemişti. Sütten kesildiğimde bile bütünüyle kayıtsız kalmışım; çoğu bebek isyan eder ya da isyan ediyormuş gibi yapar, fakat ben umursamamışım. Kundaktayken bile filozofmuşum.
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme. Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme. İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.