Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"sanırım artık iyileşiyorum. Kuyruğu kesilmiş bir kertenkele gibi hissediyorum ve şimdi o şey yeniden büyüyor. Eskiden olduğum kişiden utanıyorum... "Hepimiz eskiden olduğumuz kişiden utanırız."
Bunca düzenli bir dünyadan korkulurmu hiç! İyileşiyorum galiba...
Reklam
Sana dua edebilmeyi unutturma bana Allah'ım.. Ben en çok senden isteyebilmeyi seviyorum Sen nasip etsende etmesende ben.. İsterken bile iyileşiyorum…
Yaramın yarana denk gelen yerinden sev beni. Ne zaman gülüşüne denk gelsem iyileşiyorum yavaş yavaş. Açılan her yaramda artık çiçekler açılıyor. Gülüşlerin hayallerime değsin. Değsin şunca yaraları almış olmama seni sevmek.
Sayfa 80 - Olimpos Yayınları, İlk Baskı
Bir Yudum Kitap
Günaydın. Knut Hamsun bir başka kitabında şu tuhaf gelgitlerimizi ne güzel anlatıyor: "İnsan gönlü böyledir işte: Başka vakit herkes beni kendi halime bıraksın isterim, şimdiyse bu ikisinin bana aldırmayışları gücüme gitti nedense." Nedense neden sevgili okur. Gönül de bizim, ömür de bizim. Kime ne? Var olun. Knut Hamsun -
Bak Eva, ummak garip bir şeydir, bambaşka bir şeydir. İnsan bir sabah bir yol boyunca yürüyüp sevdiği kimseye o yolda rastlayacağını umabilir. Ona rastlar mı? Hayır. Neden rastlamaz? Çünkü sevilen kimse o sabah ya bir işle meşguldür, ya da bir başka yerdedir... Ben dağlarda yaşlı ve kör bir Lâpon’la tanıştım. Elli sekiz yaşından beri gözleri hiç görmüyordu, yetmişini aşmıştı. Ama o zaman geçtikçe daha iyi gördüğünü sanıyor, kendince görmesi düzenli bir biçimde iyileşiyordu. Bir terslik olmazsa birkaç yıl içinde güneşi görebileceğini umuyordu. Saçları henüz siyahtı, ama gözleri bembeyaz. Çadırında oturmuş tütün içerken, bana kör olmadan önce gördüğü çeşitli şeyleri anlatırdı. Diri ve sağlıklıydı; duyarlığı bir yana bırakmış, yıpranmamıştı; umudunu kaybetmemişti. Gideceğim zaman beni geçiriyor, bana çeşitli yönleri gösteriyordu. Şu taraf, güneş diyordu, şu taraf kuzey. Önce şu yönde yürü, aşağı dağa indin mi şu yöne sap! diyordu. En ufak yanlış yok, cevabını veriyordum. Lâpon sevinip gülüyor, “Bak!” diyordu. “Kırk, elli yıl önce ben bunları bilmezdim; demek ki şimdi o zamanlardakinden daha iyi görüyorum, zamanla daha da iyileşiyorum.” Sonra eğiliyor, çadırına giriyordu; yeryüzündeki yurduna, çadırına giriyordu. Yine eskisi gibi, birkaç yıl içinde güneşi mutlaka görebileceği umuduyla yine ateşin başına oturuyordu... Eva, umut dediğin pek tuhaf bir şey. Örneğin ben şimdi geziniyor, bu sabah yolda rastlayamadığım o kimseyi unutacağımı umuyorum.
Sayfa 120 - undefined
Reklam
Tanrı Dağları'nın eteklerinde bir çadır kurmanın hayali ile yaşıyorum. Kendime ve bize şaşıyorum: Bir efsunlu ahu ve bir uslanmaz deli! Nasıl kavuşuruz ey bahtımın bahar çiçeği? Kader, seni gönlüme sürgün edeli umut uçurumunun ucundayım... Aç ellerini ve bir bak! Nasıl da avucundayım. Kötü değilim Mahbube. Kötülükler eri içimde. Kötü değilim Mahbube. İyileşiyorum seni her görüşümde... Bleda Yaman
Sana dua edebilmeyi unutturma bana Allah'ım.. Ben en çok senden isteyebilmeyi seviyorum Sen nasip etsende etmesende ben.. İsterken bile iyileşiyorum..
824 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.