Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir ya da iki haftalık ömrümüz kaldığını düşünüyorduk, bu yüzden de kendimizi canlı değil ölü gibi hissediyorduk. Çocukluğumun sokaklarını, meydanlarını ve evlerini öbür dünyadan geri dönmüş ve hayalet bir şehri izleyen bir ölünün gözleriyle izledim.
Romanı, halkı eğitmek amacı ile kullanma konusunda Ahmet Mithat'ı izleyen Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ondan ayrıldığı nokta, getirmek istediği değer değişikliğinin çok daha köklü olmasıdır. Ahmet Mithat temelde, halkın, İslam ideolojisinden kaynaklanan değerlerini paylaşan bir adamdı. Gürpınar ise politika, ahlak ve din alanlarında halkın görüşünden çok ayrı fikirler besliyordu.
Reklam
Bu eğitimsiz oyuncuları izleyen biri şaşkınlığa uğrayıp Rusya'da ne kadar çok enerjinin ve' yeteneğin hiç meyve vermeden esaretle ve acı kederle yok' olup gittiğini düşünebilirdi..
Sayfa 190 - Öteki yayınlarıKitabı okuyor
146 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in Ölümü
Basit, sıradan bir adamın hayatını anlatıp sıradan çoğu insan gibi olan ölümünü anlatan bir hikâye gibi durabilir kimi okuyana da okuyacak olan okurlara ama tüm yaşamı ve ölümün derinliğini hissettirecek o derinliğin içindeymişsiniz gibi sizi alıp bundan belki çok uzun yıllar sonrasına, belki de o kadar uzakta olmayacağını
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201445,2bin okunma
Aslında ona da hak verilebilirdi: Kötülüğü belki de doğuştan gelmiyordu. İnsanların arasında ilk adımlarını attığında alaylara maruz kaldığını, dışlandığını hissetmişti. İnsanlar onunla ya alay ediyor ya da ona lanet okuyorlardı. Büyüdükçe, etrafını sadece kinden oluşan bir duvarın çevrelediğini fark etmişti. Bu durumu kabullenip genel kötülük eğilimini benimsemiş, kendisini yaralayan silahı eline almıştı. Tüm bunlardan sonra, insanlarla mümkün oldukça görüşmeme alışkanlığını edinmişti; katedrali ona yetiyordu. Etrafında en azından kendisiyle alay etmeyen, onu sakin ve iyi niyetli bakışlarla izleyen mermer yüzler, krallar, piskoposlar, azizler vardı. Canavarların ve iblislerin heykelleri kendilerine çok benzediği için ona kin duymuyor, çoğunlukla kilisenin diğer mensuplarıyla alay ediyorlardı. Azizler onun dostlarıydı ve onu kutsuyorlardı, canavarlar onun dostlarıydı, onu koruyorlardı. Bu yüzden onlara sık sık içini döküyor, bazen heykellerden birinin önüne çömelip saatler boyunca onunla sohbet ediyordu. Biri yanına yaklaştığında, sevgilisine serenat yapan bir âşık gibi kaçıyordu.
Ay ile kadın arasında hangi özel benzerlikler var gibi görünüyordu ona? Bu dünyanın birbirini izleyen kuşaklarından önce gelmesi ve onların ölümlerinden sonra da hayatta olması: gece vaktinin hakimi olması: uydusal bağımlılığı: ışıltılı aksi: tüm evrelerinin altında değişmez olması, muayyen zamanları gelince yükselmesi ve batması, büyümesi ve küçülmesi: yüzünün metazori değişmezliği: evet ya da hayır diye cevaplanamayan sorgulamalara verdiği belirsiz cevaplar: med ve cezir eden sular üzerindeki kudreti: aşık etme, hayatiyeti kaybettirme, güzelliğe büründürme, deli etme, suça teşvik ve yardım etme kuvveti: çehresinin o sakin akıl sır erdirilmezliği: iyice yakına geldiği zamanki ışıl ışıl parlayan izole olmuş dominant amansız dehşeti: fırtına ve sessizlik alametleri: ışığının, hareketinin ve varlığının uyarıcı etkisi: kraterlerinin, çorak denizlerinin, sessizliğinin ihtar ediciliği: gözle görülebilir olduğu zamanlarda, ihtişamı: gözle görülemez olduğu zamanlarda, cazibesi.
Sayfa 673 - 674Kitabı okudu
Reklam
Bütün aşıklar aşkı ve aşkın jestlerini yeniden keşfettiklerini düşünürler .şu bir gerçektir ki her çift biricik oldukları ölçüde hiçbir yerde olmayan bir ilişki oluştururlar .Fakat şu da aynı zamanda Gerçek olan bir şeydir :aşka ilişkin tutum sandığımızdan daha fazla ölçüde ait olduğumuz kültüre bağımlıdır. Örneğin: batıda ve uzak doğuda aşkla ilgili jestler aynı değildirler . doğulular öpücüğü tanımazlar. Aşıklar Hatta aynı şekilde anneler bebeklerini koklarlar ,başka bir tarzda söylersek solurlar. Zira Marleau Monty şöyle yazıyor: " Mimiklerdeki farklılık bizzat heyecanlardaki farklılığı da içerir. " Irk ve bölgesel farklılıkları izleyen bu aşk davranişindaki farklılıklar duygularımızın ve cinsel yaşamımızın bütünlüğüyle bireyler olarak kendimizden kaynaklanmadığını çok iyi şekilde gösteriyor. Biz dil ile birlikte bütün bir zihinsel ve psişik yapı ediniyoruz .Üstelik bunları dışarıdan ediniyoruz. tam olarak anne babaların çocuklarının sözlerinden çok davranışlarıyla etkiledikleri gibi okulda aldığımız eğitimin ,sosyal ve ekonomik çevremiz bize belli bir tarzda var olmayı ve özel bir şekilde yaşamayı öğrettiğinden daha kesindir
Sayfa 11
Kuyrukluyıldızlar genellikle iki tür kuyruk oluştururlar: sarımsı renkte olan ve kuyrukluyıldızın Güneş etrafındaki yolunu izleyen toz kuyruğu ve güneş rüzgârı tarafından çekirdekten uzağa savrulan gaz(iyon) kuyruğu.
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bizler böcek miyiz? :/
3 cisim problemi artık bu kitabı okuyan, ilgi duyan veya kitabın dizi uyarlamalarını izleyen herkesin malumudur. Tek cümleyle özetlersem; birbirini kütle çekimsel açıdan etkileyen 3 cismin evrendeki hareketinin öngörülemezliğinin problemi. Bir tarafta bu 3 cisim problemi hayatlarının merkezinde olan ve yaşamları bu problemin çözümüne veya çözümsüzlüğünün keşfine bağlı olan dünya dışı akıllı yaşam formu Trisolaris halkı. Diğer tarafta sakinleri arasında zulmün ve savaşların olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği, "cennet" dünyasını cehenneme çeviren dünya halkı, ve ilk temas. İlk olarak malum platformunda dizi uyarlamasını izlediğim, kitabın daha detaylı olacağını ve daha çok iz bırakacağını düşünerek kitabına başladığım bilimsel ve felsefi derinliğiyle çok etkilendiğim bir yapıt. Bilimsel derinliğinden etkilensem de pek bir şey anlamadım çünkü fizik dünyasından anlatılanların çoğu lisansüstü seviyede. Ancak anlaşılması için daha basit anlatımlara, benzetmelere başvurulmuş. Bilimsel gelişmelerin felsefeyi etkilemesi gibi ileri teknolojili dünya dışı bir medeniyetin varlığı da felsefi, ontolojik bakımdan sorular doğurmakta. Kitapta bununla ilgili sorular gündeme getirilmiş. İnsanlığın doğayla olan, birbirleriyle olan sorunlarına ışık tutan, birçok açıdan sorgulatan, ufuk açan bir eser. Yazarın birçok alandaki yetkinliği de esere zenginlik katmış. Okunur, okunması gerekir. Keyifli okumalar :)
Üç Cisim Problemi
Üç Cisim ProblemiCixin Liu · İthaki Yayınları · 2020986 okunma
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
"Televizyonda Dallas dizisi izleyen bir kadını böyle bir evde yaşayıp Allah'a şükretmeye ikna edemezsin. Mademki insanlara saygın bir ev ve daha iyi bir yaşam sunamıyorlar, o zaman bu diziyi yayınlasınlar. "
Sayfa 229 - Nemesis KitapKitabı okudu
Sonra 2003 'te Hollanda'nın Drachten kasabasında, "sezgilere aykırı bir trafik mühendisi" olan Hans Manderman "ortak alan" adını verdiği şeyin yaranna trafik ışıklannın kaldırılmasını teklif etti. Öneri denemeye tabi tutulduğunda sonuçlar sıradışıydı; böy lece Avrupa ve Amerika'da "kırmızı ışıkların kaldırılması projesi" adı verilen bir dizi eylemin önünü açtı. Scott şöyle devam eder: Monderman trafik lambaları bir elektrik arızası nedeniyle çalışmadığında, sonuçta bir sıkışıklık yerine akıcılığın arttığı gözleminden yola çıkmıştı. Bir deney olarak, Drachten'de günde 22 bin aracın geçtiği en işlek trafik kavşağının yerine bir döner kavşak, geniş bir bisiklet yolu ve yaya yolu koydu. Trafik ışıklarının kaldınlmasını izleyen iki yıl içinde, daha önceki dört yıl boyunca gerçekleşen 36 kazaya kıyasla sadece iki kazayla sınırlı kalındı. Tüm sürücüler tetikte olmaları ve sağduyulannı kullanmaları gerektiğini bildiklerinde trafik çok daha akıcı ilerlerken, yol verme kavgası ve sıkışıklık neredeyse ortadan kalkıyordu. Monderman kalabalık bir buz pistinde diğerlerinin hareketine göre kendi hareketini ayarlamayı başaran patencilere benzetiyor bu durumu. Aynı zamanda haddinden fazla işaret ve tabelanın sürücülerin gözünü yoldan ayırmasına, kavşakların daha emniyetsiz hale gelmesine katkıda bulunduğuna inanıyor.
120 syf.
·
Puan vermedi
·
33 günde okudu
Körler Kıssası
Ortaçağ’da Belçika’da bir kasabada, günün ilk saatlerinde altı kör dilencinin uyuduğu ahırdan alınarak resimlerinin yapılması maksadıyla yürümeleri ve bu yürüyüş esnasında başlarından geçen ilginç olaylar anlatılır. Resim; körlerin aynı anda ve sırayla düştükleri anda yapılacaktır. O yüzden körlerin düşecekleri anı, düştükleri yeri, vs. hiçbir şekilde bilmeden düşmeleri gerekmektedir ki onları uzaktan izleyen ressam körlerin duygusunu resmine yansıtabilsin. Hikayesi ve özellikle de dili itibariyle başarılı bulmadığım bir kitaptı. Bununla birlikte sayfa sayısı az olması itibariyle bir çırpıda da okunabilir elbette. Kitabı okuyacaklara tavsiyem okumadan önce Körler Kıssası tablosunu (Google’dan ulaşabilirsiniz) incelesinler. Kitap bu tablodan esinlenilerek yazılmış zira. Tabloyla kıyaslayınca da yaklaşık 500 sene evvel yapılmış bir tabloya bu kitapta hayat verildiğini görüyoruz.
Körler Kıssası
Körler KıssasıGert Hofmann · Jaguar Kitap · 0176 okunma
Ah, artık geri dönmek için vakit çok geçtir, arkasında, aynı yanılsamayla kendisini izleyen ama henüz beyaz ve ıssız yolda görünmeyen kalabalığın uğultusu giderek artmaktadır.
Soğuk espri :) Hadi bildiğiniz soğuk bir espri yazın
Ali Şekip elmasını soymuştu, bozmayarak, sakatlamayarakçıkarmayı başardığı kabuğu karşıda şaireynin arasına fırlattı: - Raci! Seni çatlattım! dedi. ............. ........... İkisi de onun şakasını anlamamıştı.Uzaktan olayı izleyen kısa, kuru çocuk -Saip- yanlarına yaklaştı, yere düşen elma kabuğunu bir ucundan tutarak gösterdi, nükteyi açıkladı, onun demesine göre meyvelerin kabukları öyle tastamam soyulursa şeytan çatlarmış! O, Ali Şekip'in şakasını pek parlak buluyor, kırık kırık çirkin bir sinirli kahkaha ile gülüyordu. Şaireyn bundan zevk alamadılar, Raci: - Puf!.. dedi. Soğuk!. Sıfırın altında 30!. .. Şunu Mir'at-ı Şuun'un bir sayfasında imza koymadan yayımiasalar herkes Ali Şekip'in olduğuna yemin ederdi.
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.