Şayet Kraliyet Hindistan'da ipleri eline aldığında dış dengeler daha müsait olsaydı, Kraliçe idaresini sağlamlaştırmak için daha esaslı adımlar atabilirdi. 1858 tarihli meşhur beyannamesinde şu ifadelere yer vermişti: "Irkı ve inancı fark etmeksizin tebaamızdan herkes özgürce ve tarafsız bir şekilde hizmetimize kabul edilecektir. Hizmete
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
“İnsan doğası bir modele göre üretilip ona buyrulan işi harfiyen yapması için ayarlanmış bir makine değildir, onu canlı bir şey yapan iç güçlerinin eğilimine göre enine ve boyuna büyümek, serpilmek isteyen bir ağaç gibidir.”
John Stuart Mill
J.S. Mill hakkında okuduğum ilk felsefe temalı eser. Daha önce ekonomi kitaplarında adını sıkça duyduğum yazarın bu yönünü de görmüş olduk. Yalnız salt düşünce özgürlüğünü savunmak bana anlamsız geliyor. İnsanoğlu bir sınırının olduğunu her konuda, hemen hemen her konuda bilmeli. Bu yüzden sınırsız özgürlük bana hiç bir şey ifade etmiyor ancak yazar, düşünce yanlış olsa bile içerisinde bir doğru barındırabileceğini bu yüzden bu yanlışın da söylenmesi gerektiğini savunuyor gibi. Bana çok ilkeli bir tavır olarak gelmedi. Tabii filozof olarak belirli bir noktaya gelmiş ve 1860'lardan bile günümüzü yorumlayabilen, ışık tutabilen böyle bir yazara karşı gelmek değil amacım ya da benim dediğim doğru demek değil: daha subjektif bir şeyden bahsediyorum.
Daha fazlasını bloğumda yazmıştım:
hknkr.com/dusunce-ve-tart...
İyi okumalar.