Dostlarla ya da çevrede kitap sohbeti yaparken yazarların isimlerini telaffuz da genel anlamda sıkıntılar çekiyoruz. Ve devamında muhabbet dağılıp gidebiliyor. Can sıkıcı bir durum olma özelliği bile taşıdığı söylenebilir. Chuck Palahniuk ve Charles Baudelaire gibi yazarları en basitinden telaffuz ederken ben çok zorluk çekiyorum.
Yine not:
Ünlü Fransız sosyolog Jean Baudrillard... Özellikle de görsel kültürün pek çok alanında yapmış olduğu yorumlar ve felsefik incelemeleri son dönemde merceğime girdi. Modernitenin ve post-modernitenin getirip bize dayatmış olduğu gerçeklikleri ve yanılsamaları kavramsallaştırmakta gerçekten olağanüstü... Bakış açısı, yaşadığımız görsel çağda imajların nasıl işlediğini, tüketim toplumunun yanılsamalarını, reklamcılık ve modanın baştan çıkartıcı handikaplarını anlamlandırmada çok büyük bir yardımcı. Ele aldığı tüm bu meseleleri gerçek boyutlarıyla görmemiz ve uyanık olmamız için adeta bize yalvarıyor...
Burada da Baudrillard’ın kaçamaklı felsefesinin parçalarını ve bunların aydınlatılmalarını buluyoruz. Yazar, Baudrillard’ın yazılarından ve kitaplarından oluşan bir külliyatı analiz edip, başlıca temel meseleleri başlıklar halinde sunup yorumlamış.
Bana kalırsa Baudrillard'ın felsefesinden çıkarabileceğimiz bir ders varsa, o da görselliğe dair yerleşik bilgi ve anlam kategorilerimizin dışına çıkmaya uğraşmamız gerektiğidir.
Etrafta günden güne kendilerini kopyalayarak sayılarını arttıran ve rahatsızlık vermeye başlayan bir “gösterge yığını” mevcut. Hem onları fark etmemek için kör olmak lazım; keza onlar her yerdeler... Şöyle bir başınızı kaldırıp bakarsanız her şeyin taklit ve kopya ürünü olan simülakr evreninin parçaları olduğunu iğrenerek fark edersiniz...
Gerçek olmayan şeyler bile simülakrları sayesinde “esas gerçek” olarak yutturulmuştur. Bu yüzden gerçek ölmüştür ve çoktandır toprağın altında gömülüdür. Bana sorarsanız şuan gerçeğin kemikleri bile çözünüp gitmiştir...
Hem zaten şu saatten sonra gerçek kime lazım ki ? Simülakrlara alışalı çok oldu ve gerçeği de aramaz olduk. Artık yeni mesele “şeylerden hangisinin daha iyi simüle” olduğu meselesidir...
Neyse ölüyü daha fazla rahatsız etmeyelim. Bu Simülasyon kuramıyla ne yapacağınız da tamamen size kalmış...