Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Habil ve Kabil'in bile anlaşamadığı kanlı topraklarda, kadın kimliği ile var olmaya çalışmak... Kadın olmak zordur. Doğduğunda başlar sınıflandırma. Büyürken kendini hep birilerinden, bir şeylerden korumak zorunda olduğun beyninin ücra köşelerinde yer eder. Savunmasız olduğun, bağımlı olduğun, güçsüz olduğun vurgulanır hep hatta beynine kazınır. Kadın mini etek, topuklu ayakkabı giyerse 'yollu', bir ortamda kahkaha atarsa 'aranıyor' olur. Kadının görevi; iyi eş, iyi anne, iyi bir ev kadını olmaktır. Oysa ki kadınlar ne çok mücadele vermişlerdir tarihte 'kimlik'lerini kazanabilmek için. Bir oy verebilmek için ne çok kanlar dökülmüştür toprak anaya, sanatlarını icra etmemeleri adına kapatılmıştır yıllarca dört duvara ya da var olmamaları için kanunlar değişmiştir, bu sefer gözyaşı dökülmüştür toprak anaya. Ülkemizde 80'li yıllarda yükselen ve sözlük anlamı; kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olmasını savunan düşünce akımı olan 'feminizm'in öncüsü olacak genç bir kadın, süre gelen bu haksızlıklara, sınıflandırmaya, ötekileştirmeye karşı çıkacak, defalarca yılmadan kadınlara gücünüzü fark edin diyecek ve erkek egemen topluma savaş açacaktı. Daha bu kelimenin anlamını dahi bilmeyen, köhne, kalıplaşmış kafaların düşünce sistemini yıkmaya çalışacak ve bazılarının rahatını kaçıracaktı Duygu Asena.
milli mücadele sırasında,
Ordunun silahlarını sırtında ve kağnısında taşıyan Türk köylü kadını bağımsızlık savaşının bir sembolü olmuştur. Bu durumu kurtuluş savaşı boyunca Anadolu'nun bütün cephe gerisinde, görmek doğal bir olaydır. Bu, kadın için bir fedakarlık mı idi? Hayır, Anadolu kadını bu ödevi o kadar içten gelen bir davranışla yapmıştır ki, o ne bir kanuna uymak için, ne de bir askeri görev düşünerek bunu yerine getirmiştir. Sadece içinden gelerek vatanın kurtuluşuna koşmuştur.
Reklam
Olay her zaman buraya geliyordu, öyle değil mi? Be- nim onu fethetmek istediğim kadar o da beni fethetmek istiyordu. "Hayır," diye mırıldandım onu emmeye devam ede- rek. Şu an duramayacak kadar çok azmıştım. Ah, küçük, vahşi kedimi dize getirmeye bayılıyordum. Kıvranmaya devam ediyordu. "Evet," diye inledi. Ardından daha
Sayfa 25
BÜYÜK CALİBAN Asi Bedene Karşı Mücadele
Bu bağlamda,kürtajın ve doğum kontrolünün maleficium olarak lanetlenmesi önemli bir faktördü.Böylece kadın bedeni-emeğinin yeniden üretimini sağlayan bir makineye indirgenen kadın rahmi-devletin ve tıp mesleğinin ellerine teslim edilmiş oldu.Bu noktaya cadıların gördüğü zulmün,modern çağda proleter bedene karşı devlet müdahalesinin doruk noktasını oluşturduğunu savunduğum cadı avı üzerine bölümde geri döneceğim.
SON.
Esasen dünyada yeni ve eski diye, ben bir şey tanımıyorum. Her zaman kuranla yıkan, iyi ile fena, çirkin ve güzel arasında ezeli bir mücadele görüyorum. Güzel, iyi, müspet olan her şey daimi ve yarının binasının malzemesi… Binaenaleyh, her devirde hakikî asrî onlar! Onlar yarını kuracaklar, yarının sanatını yaratacaklar, kalple imanın işbirliğini temin edecekler. Onlar geçmiş insanlık çağlarının hiçbiriyle kıyas olunmayan ilim, tecrübe ve kudretle başlayacaklar. Bunlar kadın iseler… — Tabii senin karın Mazlume hanım! — Doğru… Erkek iseler… — Benim oğlum… Estağfurullah, Zeynoların oğlu!
Sayfa 342 - Can Yayınları 4. BaskıKitabı okudu
İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Sayfalar: 467-468-469-470-471-472Kitabı okudu
Reklam
Ama onun yokluğuyla geçen yıllarda, kendi kendime mücadele ederek büyümüş ve “kendim” olmuştum.
Sayfa 100Kitabı okudu
o kadar haklı ki
Kısacası aşk bir mücadele değil, âhenktir. El ve eldiven gibi birbirine geçmiş iki kalbin tam uygunluğudur. El ve eldiven gibi de değil, el ve derisi gibi. Beraber kımıldar ve yanar.
Hayatta değişmeyen, kişinin beğendiği benimsediği vasıflar. Eğer sadıksa o değişmez, sadakat vefa değişmez, mücadele azmi varsa değişmez, sonuna kadar mücadele edilir, tahammül eğer gerekirse katlanmak bir şeye.Katlanmak ve bununla mücadele etmek her şey için mücadele etmek, memleketi sevmek o da değişmez bir şey, memlekete bağlı olmak, toprağı sevmek, insanı sevmek bunlar güzel vasıflar.
Sayfa 334Kitabı okudu
Evli bir kadına tecavüz ancak açık alanda cereyan etmişse ve ancak kadın kuvvetle mücadele etmişse erkek için ölüm cezası gerektiriyordu. Hadisenin evin dışında gerçekleşmesi ve kadının engellemek için elinden geleni yapması gerçeği, kadının bir sürprizle karşılaştığı ve ilişkiye girmeye hevesli olmadığını gösteriyordu. Eğer cinsel ilişki evde yaşanırsa, kadın hakkındaki kuşkular kesinlikle kabul ediliyordu. Aslında Hititler evde tecavüzü, henüz gerçekleşmeden, kadının aleyhine çözmüşlerdi: Eğer bir adam bir kadını dağlarda alıkoyarsa (ve ona tecavüz ederse], adam suçludur; ama eğer onu kadının evinde alıkoyarsa, bu sefer kadın suçludur ve ölmesi gerekir. Eğer kadının kocası onları iş üstünde yakalarsa, onları öldürmesi suç teşkil etmez.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.