MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı.
MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı.
MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Bir tarafta çocuklar, bebekler, hamile kadınlar ölürken 23 Nisan çocuk bayramını eğlenerek havai fişekler patlatıp sanki hiçbir şey yokmuş gibi vahşetin sesini kahkahalarımız ile bastırmak ve kutlamak yerine, daha duyarlı ve tüm dünyaya ders niteliği taşıyacak gösteriler yapılabilirdi. Hem belki böylelikle çocuklarımız da adil dünya için küçük
....
Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK
Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır.
Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur.
Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır.
İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Tevrat'ta sözü edilen en büyük aşıklardan birisi Potifar'ın karısı Züleyha'dır.
Züleyha, kocasının kölesi olan Yusuf a sevdalanmıştır.
Çünkü Yusufun bu dünyaya gelmiş geçmiş en yakışıklı erkeklerden birisi olduğu rivayet edilir.
Züleyha’nın arkadaşları onun Yusuf a duyduğu kara sevdası İle alay etmeye başlayınca, hepsini çaya davet eder.
Arkadaşları kendilerine sunduğu meyvelerini Soyarken, Züleyha Yusuf’u çağırınca Kadınlar Yusufu gördükleri zaman onun güzelliğinden öylesine büyülenirler ki, hepsi ellerini keserler.
Bunu gören Züleyha da; "Şimdi benim Yusufumu gördünüz, artık beni suçlayabilir misiniz?" der.
Sonunda Potifar, Züleyha’yı, Yusuf’a olan skandal aşkı yüzünden boşar ve Züleyha yoksul işçiler ve dilenciler arasında yaşamak zorunda kalır.
Yıllar sonra Yusuf, Mısır'ın en güçlü ikinci adamı makamına yükseldiğinde, bir gün Züleyha'yı yolda görür.
Züleyha, yırtık pırtık elbiseler giymiş, sürdüğü zor yaşamdan dolayı yaşlı ve bitkin bir hâldedir.
Yusuf müşfik bir sesle ona der ki; “sen evli ve ben kocanın kölesi iken seni sevemezdim. Ama şimdi seninle evlenmekte serbestim ve senin bana olan sevginden dolayı
bunu seve, seve yapacağım”.
Züleyha parlayan gözlerle dedi ki; "Hayır Yusuf, benim sana olan aşkım bir perde idi.
O zamandan bu yana Sevgiliyi doğrudan sevmeyi öğrendim.
Artık bu dünyada hiçbir şeye ve hiç kimseye ihtiyacım yok”.
Züleyha nın Yusuf a olan aşkı onun gönlünü (ALLAHA cc giden yolu) Açmıştı.
En güzel kadınlar bile aldatılıyor en namuslu kadınlara bile değer verilmiyor bağlılık duygusu hissedilmiyor çoğu zaman şu dünyada.Tecrübem bu !Ne güzelliğe bakıyor bu iş ne kadının namusuna her şey ne niyette bir adama rast geldiğine bağlı o da onun paşa gönlüne göre şekil alıyor yani.
"Sevgisiz bir dünyada kadınlara yer yok. Bir kadın olarak onları ne kadar iyi anlıyorum bilseniz. Kadınlar varolmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak. Canları, kanları pahasına bile olsa..."
Kendi kurduğu hayale aşık olup da kendini bile bile yok eden kaç kadın var dünyada? Şu zifiri karanlığı biraz olsun aydınlatan milyonlarca yıldız kadar...
Freida McFaddon'ın Hizmetçi adlı üç kitaplık serisinin ilk iki kitabı, kolay ve rahat gerilim kitapları sevenler için çok doğru seçimler. Bu iki kitap yazarın ritmi, hızı iyi giden; ancak edebiyat beklentilerinize -o da varsa elbette-yuz vermeyen ve fakat asla da kötü diyemeyeceğim üslubuyla gerçekten önerilecek iki örnek.
Yazarın bir kaç ay önce Türkçeye çevrilen eski kitaplarından birisi olan Sakın Yalan Söyleme, bu yazarı okumaya devam etme konusunda okuru ikna edecek denli iyi bir kitap. Değişen bir şey yok; anlatım tarzı, karakterler, derinlik taşımak konusunda biraz eli sıkı bir tarz bu. Bu tarzı sevenler için iyi bir örnek daha.
Spoiler vermem gerekecek ama Yazarın üç kitabını bir arada düşünürsek; yazar bir kadınlar dünyası kuruyor kesinlikle,ve bu dünyada kadınlar suç konusunda erkekleri hiç de alttan almıyorlar. Sadece Hizmetçi kitabı bile yeter. Ancak Sakın Yalan Söyleme kitabında da suç gerçekten beklemediğimiz şekilde, beklemediğimiz kişilerden geliyor ve akla hayale gelmeyecek şekillerde ortaya çıkıyor. Kitabın klişeleri kullanıp, kitap boyunca mis gibi yemlemeler yaparak finale başka şekillerde ulaşması da güzel. Üç kitap içerisinde beni en çok şaşırtan kesinlikle bu kitap oldu. Üçünde de şaşırmamak imkansızdı ama bu kitapta resmen yazar darbe yapıyor..pes!!!
İyi ki...edebiyat var diyecektim ama iyi ki kolay, basit, zaman geçirmelik kitaplar var. Suçun ve kötülüğün ana kuzusu halleriyle dolu basit polisiyeleri ve gerilim kitaplarını seviyorum. Üç kitabı da öneririm.
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Katharine Burdekin'in "Swastika Geceleri" (orijinal adıyla "Swastika Night"), distopya türünde yazılmış, zamanının oldukça ilerisinde bir eser olarak kabul edilir. 1937 yılında Murray Constantine takma adı altında yayımlanan bu roman, Nazi Almanyası'nın yükselişini ve faşizmin sonuçlarını karanlık bir gelecek
Yaşadığı dönemde yaşayan insanların ruhsal durumlarını derinlemesine araştıran düşünür Bernard Russell, "Mutlu Olma Sanatı" adlı kitabıyla önce mutluluğa izin vermeyen süreçleri, ardından da mutlu olmanın yollarını gösterdi.
"Mutlu diyorsanız bu durumda olmadığınızı bilmeniz yeterli. Kendinizi mutlu hissediyorsanız
ben iç dünyama dönüyorum...
orada hayal kırıklığına yer yok.
ben yalnız kalmalıyım...
başka çarem yok.
korkuyoruz Albayım...
düşünmekten,
sevmekten korkuyoruz.
insan olmaktan korkuyoruz.