Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kırk fincan kahve yetmez. Ne alır bu yorgunluğu? Beni ne paklar?
Sayfa 447Kitabı okudu
İnanmayacaksınız ama ben olduğunu iddia eden bir adam var. Onunla yaklaşık iki hafta önce bir AVM kafesinde karşılaş- tık. Günlerden pazardı. Dolayısıyla mekân kalabalıktı. İkimiz de cafe latte yudumluyorduk. Masalarımız yan yanaydı. İkişer kişilik, küçük, yuvarlak, siyah ferforje ayaklı, yeterince sık silin- mediğinden her zaman kirli, mermer masalardandı bunlar. Her iki masanın üzerinde, bizden önce oturan müşterilere ait kahve bardakları, çoktan dolup taşmış üçgen küllüklerden vardı. Ben- zer güneş gözlükleri takmıştık. Saçlarımızın model ve uzunluk- ları birebirdi. Boylarımız poslarımız aynıydı.
Reklam
" Gerçekler korkunç değildir; sadece ilginç yanları vardır. "
Özet:
Zamanda yolculuk edebilseydiniz kiminle buluşmak isterdiniz? Tokyo'nun ara sokaklarından birinde, ziyaretçilerine özenle demlenen kahvelerini sunan yüz yıllık bir kafe bulunur. Yılın en sıcak gününde bile serin kalmayı başaran, yalnızca dikkatli gözlerin seçebileceği, bodrum katındaki küçük bir kafe... Öyle küçük ki üç masa ve altı sandalye ile mekân baştan başa doluyor. Duvarda ise her biri ayri bir zamanı gösteren üç saat asılı. Etrafınıza bakındığınızda en hafif tabirle “sıradan” olarak niteleyeceğiniz bu yerin kolaylıkla tahmin edilemeyecek bir hizmeti daha var: Zamanda yolculuk. An cak bu, o kadar da kolay değil. Öncelikle belli bir sandalyeye otur manız gerekiyor ki o, günde sadece bir kez masadan uzaklaşıp kısa süre sonra geri dönen bir hayalete rezerve edilmiş durumda. Eğer oturmayı başarırsanız süreniz dolana kadar sandalyeden kalkamaz, kafeyi terk edemezsiniz. Bir kez daha görmeyi ümit ettiğiniz kişinin daha önce bu kafeyi ziyaret etmiş olması gerekliliği ve geçmiş ya geleceği asla değiştiremeyeceğiniz gerçeği de cabası... o da Ama hepsinden önemlisi, kahve soğumadan önce geri dönmek zorunda oluşunuz. Ne geçmişe ne de bugüne ait olan bir hayalete dönüşmek istemiyorsanız duvardaki antika saatlerin sesine kulak verin: “Tik-tak, tik-tak, kahve birazdan soğuyacak!"
“Fakat hayat yalanlarla boşa harcanmayacak kadar kısa.”
Sayfa 113Kitabı okudu
“Gerçekler korkunç değildir; sadece ilginç yanları vardır.”
Reklam
“Erkekler farklıdır.” “Farklı falan değiller. Neden olsunlar ki? Canları istediği gibi davranıyorlar, hepsi bu.”
Günün sonunda, ister geçmişe dönmüş olun ister geleceğe gidin, şimdiki zaman değişmiyor. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: O hâlde o sandalyenin ne anlamı var?
Sayfa 196 - PdfKitabı okudu
Reklam
Belki fotoğraf da soluyordur bu yüzden Kahve tonunda sarı rengi üzüntüden
Sayfa 66 - Ah yıllar-2014Kitabı okuyor
Sayın Erdoğan yıllarca 67 sınırları dedi, haritalar gösterdi, vicdan dedi, adalet dedi, özgürlük dedi... Anlamıyor adamlar. Her fırsatta, her uluslararası toplantıda, kahve buluşmalarında "Dünya beşten büyüktür." dedi, "İsrail terörist devlettir." dedi ama anlamıyor adamlar
Sayfa 46 - Nevzat Onmuş
Kitabe-i Seng-i Mezar
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allahın adını, Günahkar da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
İşte o an peronun sonunda seni gördüm. Üstünde bir pantolon vardı. Tek başına kalmış trenin yanındaki o uzun platforma saçılan, çukur vadinin öğleden sonraki engin beyazlığında öyle küçük görünüyordun ki! Senin görünmenle her şey değişivermişti. Demiryolu altındaki geçitten batan güneşe, panoda tren vakitlerini bildiren vakitlerden dama tünemiş martılara, henüz görülmeyen yıldızlardan damağımda kalmış kahve tadına dek her şey. Çok zaman önce içine doğmuş olduğum koşullar ve rastlantılar dünyası bir odaya dönüşmüştü. Artık 'ev'deydim.
Sayfa 101Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.