_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız.
_Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği.
_Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz.
_Yetenek ve erdemin insanlara bir
_Yaşama sanatı, en önemli sanattır. Yaşama sanatında insan, hem sanatçı hem de sanatının objesidir. Bu sanatta o, hem yontucu hem mermer; hem doktor hem de hastadır.
_İnsanın yaşam amacı, kendi güçlerini, doğasının yasalarına uygun şekilde ortaya koyması olarak anlaşılmalıdır. Yaşamın doğası, kendi varoluşunu korumaktır.
_Başka sanatlarda olduğu
Varlık, geçimini sağlama çabası içindeyken, neden kaygı ve endişe içinde? Neden varlık geçimini sağlarken ödünler vermek zorunda kalıyor? Onuru zedeleniyor, aşağılanıyor. Varlığın geçimini sağlayacağı imkânlar neden kirli ellerde bulunuyor? Varlığın iş güç sahibi olması neden amansız bir kıskançlıkla karşılanıyor. Varlık iş güç sahibi olduğu zaman kendisi üzerindeki kontrolü kaldırıp atar mı?
Maddesel imkânların ruhsal çalışmaya katkısı nedir! Nedir varlıkların birbirlerinin imkânlarına göz koymaları ve meşru yoldan kazanç elde etmekten uzaklaşmaları? Varlıkların dünya malına aşırı göz dikmeleri, maddesel alanı içinde çıkılmaz bir hale getirmiş. Toplumsal otorite varlığın bu eylemini düzeltmekte yetersiz. Varlıkları birbirlerine karşı tedbirlerden yoksun. Varlıklar gerçekten iyilik yapmayı unutmuş, karşılıklı olarak mal yarışına girmiş; güvensiz ortam da bu yarışı pekiştirmekte.
Giriş: Gerçek Üzerine Düşünmek, Yazmak ve Okumak
Lacan’ın, Seminer XVII’sindeki birbirini izleyen dört söylem açıklaması -efendi, üniversite, analist ve hasta- tartışmayı daha ileri taşımamızı ve Zizek’in yöneldiği söylem(ler)e gelindiğinde, hikâyesinin okurun aklını kasıtlı bir şekilde karıştırdığını görmemizi sağlıyor.” Lacan gibi, o da okuru ilk ikisinden etkin biçimde uzak tutmaktadır.
Sayfa 27-8Kitabı okudu
Karşı çıkılmaz bir otorite.
Kutsal hak: Dünyevi hükümdarların Tanrı tarafından seçilmiş oldukları ve bu nedenle de karşı çıkılmaz bir otoriteye sahip bulundukları öğretisi; kutsal hak monarjik mutlakiyetçiliğin bir savunusudur.
Sayfa 48 - BB101 Yayınları, 10. Baskı, Çeviren: Prof. Dr. Levent KökerKitabı okudu
