“Peki ya yeryüzünde bitmek bilmeyen bu kavgalar, savaşlar neden? Biz neden sürekli birbirimizi üzüyor, eziyor ve tüketiyoruz? Neden birileri sürekli diğerleri üzerinde egemen olma, üstünlük savaşı kurma eğiliminde?”
"Ben bu çağdan nefret ettim. Etimle, kemiğimle nefret ettim!" cümleleri ile dolaşıyoruz etrafta. Neden peki? Çünkü bu çağ sadece insani duygularımızın, sözlerimizin değil toplumun temel taşı olan 'aile' mefhumunun da içini boşalttı. En ufak konuda eskileri özlüyoruz hep. Bir yazı okumuştum aynen şöyle yazıyordu: "Eskiden çöp
"Ama biz insanlar ne türlü kavgalar ederiz; sonsuz ihtimalli.
Adil olmak değil miydi bizi insan yapan?
Vicdanın sesinin kısıldığı anlamı bulunmaz kavgalarla
Nasıl olunur, adil bir insan?"
Şiir kitabım:
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 27. kitap oldu. H.G.Wells'in ise daha önce üç kitabını okumuştum ve hepsini ayrı ayrı çok beğenmiştim. Bu kitap da diğerleri gibi muhteşemdi. Açıkçası hangi kitabını daha çok beğendin diye sorsanız, ne cevap veririm bilemiyorum. Benim için çok zor bir soru olur. En iyisi siz hepsini okuyup kendi
1862 yılında otuz iki yaşındaki Lev Tolstoy, henüz on sekizindeki Sonya Behrs ile evlenmeden birkaç gün önce aralarında hiçbir sır olmaması gerektiğine karar verdi. Bu kararın bir parçası olarak günlüklerini ona okuttu ve genç kızın hem ağlaması hem de oldukça kızması onu çok şaşırttı. Günlüklerine eski aşk ilişkilerini yazarken yakında yaşayan
İnsanlar, sonu gelmez çekişmeler, kavgalar yüzünden ne kadar geri kaldıklarını, entellektüel gelişme bakımından ne kadar zararlı çıktıklarını anlayabilecekler mi?
Ojelerim Bozulmasın Diye Evlenmiyorum!
Ben yoruldum, insanlar yorulmadı sormaktan. Neden evlenmiyor muşum?! Kocalar kapıda sıraya dizildi de biz mi seçemedik? Düzgün bir adam karşımıza çıktı da biz mi istemedik? Aşık olduk da bekarlık kurumunun bize ihtiyacı var diye biz mi kaçtık?
Herkes evlenmek zorunda sanki…
Sevip aşık olmadığın biriyle
Aydın Bayram / Boşanalım Aşkım
Üç harfin bir araya gelmesi ne kadar büyük bir anlam taşıyor. Hissettirdikleri ise hep uç noktalar oluyor. Ya sizi göklere çıkartıp mutluluktan uçuruyor ya da daha kötüsü olamaz dediğiniz büyük acılar yaşamanıza sebep oluyor. Hikayemizde aşkın iki halini de yaşayan bir çiftin hayatlarına misafir oluyoruz. Herkesin
Aldatılan erkekler ne hisseder tam olarak kestiremiyorum ama sanırım erkekler aldatılmada eşlerinin cinsellik olarak terkine biz kadınlarsa erkeklerin duygusal göçlerine takıntı yapıyoruz. Birlikte oldukları kadınlara aşık oldukları fikri beynimizi kemirip durur. Aldatılan kadında ilk kaygı; rakip, metres, kuma adı her ne olursa olsun karşı
Ülkemizde kadına şiddet çok sayıda olur. Erkekler kendini herkesten güçlü olduğunu göstermek ister. Erkekler kadına şiddeti çok yaparlar. Evde hemen bir durum olduğunda şiddet başlar. Kadınlarda hep bu şiddete mahsur kalırlar. Evde hep anne ve baba tartışır. Bu kavgalar nedeniyle boşanmalar olur. Kadın cinayetleri olur. Çocuklarda bazen bu kavgaların içinde olur. Kavgaların hiçbir şeye yararı yoktur. Şiddet görmeyen insanlar bazen şiddetin ne olduğunu bile bilemez. İnsanlar ufacık bir şeyden bile savaş çıkarabilir. Mesela bir yerde seçimden dolayı bir kavga çıkabilir. Yani insanlar şiddeti zor durdurur. Bir kavga bir savaşa dönebilir. Ülkede ayrımcılıklardan dolayı savaşta çıkabilir. Yani insanlarda onlardan farklı dini olan, ondan farklı dil konuşmasına karşın kavga çıkar. İnsan ayrımcılığı çoktur. Kavgalardan ölülerde çıkabilir. Yani bir insana şiddet yapmak doğru değildir. Şiddet arkadaşları ayırabilir. Bundan dolayı şiddet insanlara yararsız bir şeydir.