Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Özgürlüğe kavuşmak, hızla gerçekleştirilen bir devrimle değil, basamakları sabırla çıkılan bir evrimle mümkündür.
Sayfa 103
"Yunus Emre oğlu ve Sitare'nin hasretinden dolayı Yunus Emre olmamış miydi? Yüzyıllardır konuşulan Mevlana ile Şems dostluğu aslında birkaç aylık iletişimin sonucu değil mi? Mevlana'nin sustuğu her sözü anlayan Şems değil miydi? Şems tarafından terk edilince Mevlana , tüm dünyanın gönlünü fetheden insan olmadı mı?" "Kavuşmak ve hep mutlu olmak insanoğlunun bencilliği değilde nedir?"
Reklam
Charles Baudelaire
Akıt üstümüze zehrini, canımıza can katsın yeniden! Alev alev yanarken beyinlerimiz şu ateşte Dalalım dibine girdabın, ha Cennet, ha Cehennem, Ta dibine Bilinmez'in kavuşmak için yeniye!
Sayfa 6 - ÖnsözKitabı okuyor
“Ölmek! Ah! Hayır,” diye haykırdı, “ bunca yaşanmışlıktan, bunca acıdan sonra ölmeye değer mi? Ölmek, eskiden, yıllar önce bir karara vardığımda güzeldi ama şimdi gerçekten sefil yazgıma yardımcı olmak anlamına geliyor. Hayır yaşamak, sonuna kadar mücadele etmek, elimden alınan mutluluğa yeniden kavuşmak istiyorum! Ölmeden önce cezalandıracağım cellatlarım ve belki de kim bilir ödüllendireceğim dostlarım olduğunu unutuyordum. Ama ölürsem beni burada unutacaklar ve zindanımdan sadece onun gibi çıkabileceğim.”
Hiçbir şey, Allah'a ve rızasına kavuşmak kadar büyük ve değerli değildir. En büyük Gaye odur. Ona ulaştıran ne varsa -acı ve ağır bile olsa- hoştur, güzeldir.
Halk yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş, özgürlüğe kavuşmak isterken eli sopalı kölelerin kulluğuna düşmüş oldu
Sayfa 302 - Turkiye iş bankasıKitabı okudu
Reklam
Allah'a kavuşmak, onu müşahede etmek, onu bilmek sevinç ve neşesine inanmayan, ona müştak olamaz.. Ona müştak ol­mayan, hakkında, Allah'ın onun gayesi olduğu düşünülemez. Bu sebepledir ki, o kişi yaptığı ibadet babında, sadece maddiyatı düşünen kötü bir işçi gibi olur.
Herkesin gittiği yoldan gitmek kolay ama bir o kadar zordu, Kolaydı çünkü keyfini,zevkini,şahsi menfaatini düşünmek gerekiyordu. Zordu çünkü keyfin,zevkin,"kutsal konforun" bozulmaması için haksızlığa,zulme susmak gerekiyordu, İçinde vicdanın depreşirken etrafındakilerin dünyayı sen mi kurtaracaksın söylemlerine kafa sallamak gerekiyordu. Tabi birde ölüm vardı. Herkesin uğrayacağı ama bir o kadarda unuttuğu hem başlangıç hemde bitiş çizgisi, Her güneş battığında içindeki bir sesin hatırlattığı, Ömür takviminden bir yaprak daha koptu elinde ne kaldı diye soran kaynağını bilmediğin ama içinde yakılanan iliklerine kadar sızan o ses, Sonra Cenab-ı Allah,hidayeti nasip etti. Daha hidayet kelimesinin anlamını dahi bilmezken. Karanlıklar içinde boğuşurken, Bir aydınlığa kavuşmak nasip oldu. Meğersem o zifiri karanlık Bu hidayet aydınlığın kıymetini bilmek içinmiş.
İnsan; kavuşmak denen rüzgâr esecek diye, bir pencerenin önünde kırk yıl beklermiş...
Mustafa Akgün
Mustafa Akgün
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.