Hayat denilen bu yolculuğa bir seylerimiz eksik şekilde çıkarız. Kimi zaman ufak tefek parçaları kendimize yeterli görür ve eksiklerimizi onlarla kapatmaya çalışırız ama hiçbir zaman tam olamayız. Ta ki, doğru parça yerine gelip yerleşene kadar."
.
.
Siyahın Kelebegi...
Kitabın kapağını açıp kapatana kadar kalbimde kelebekler kanat cirptilar desem asla abartmış olmam..
Benim
Çağla Tümkaya nin kalemi ile yeni tanışıyorum, aynı zamanda Tolga ve Meyra nin büyük aşkına şahit oldum.
Nasıl bir aşk okudum böyle, nasıl bir tutku, bağlılık ve nasıl bir kaybetme korkusu...
Tolga ve Meyra hayatlarındaki üzüntülerini ve eksikliklerini birbirleri ile tamamlayan, birbirlerini deli gibi seven iki aşık hatta evliliğe adım atmış nişanlı bir çift..
Yağmurlu havaları sevmeyen Meyra, yine yağmurlu bir havada geçirdiği bir kaza sonucu son iki yılını hatırlamaz, ve ne üzücüdür ki, son iki yılı Tolga ile yaşadıklarıdır..
Meyra son iki yılını kaybeder ama Tolga tüm yaşamını çünkü Tolga için Meyra yaşamın ta kendisi ....
Hiçbirsey eskisi gibi değildir artık.
Tolga biran olsun vazgeçmeyecek sevgisinden ama Meyra nasıl karsilik verecek,
Ah Tolga ahhhhh.. Bu nasıl bir sevmek
Hayran olunası bir aşk hikayesiydi okuduğum, kızdığım hatta okurken sizinde kizacaginiz karakterler ve bolumler olacak..
Peki Kötülük mü kazanacak yoksa Aşk mı ..?
Ahmet Günbay Yıldızın kalemi hiç kötü olabilir mi... Ana karakterimiz bir yazar ve evlenme yaşlarında. Bir kızı seviyor o, onun biricik hicap gülüydü... sonrasında kızın çocukluktan beri tanıdığı kardeşim dediği kız bu erkeği sevmesi üzerine onu elde etmeye çalışıyor. Evlenmelerine ramen pes etmiyor... sonrasında yazarımızın söylediği bir söz üzerine yanlış anlaşılmalar ortaya çıkıyor ve hicap gülü adamı terk ediyor...
Tavsiyedir. Hem 15 temmuz gecesini derdinden içine almış bir yazı hem de aşkın kaybetme korkusu olduğunu gösteren muazzam bir yazıdır...
Son KaleAhmed Günbay Yıldız · Timaş Yayınları · 2017234 okunma
Kişi, kendine olan özgüven azlığı, değersizlik, kaybetme, yalnız kalma, aldatılma korkusu gibi duygular yüzünden zar zor elde ettiği kişiyi kaybetmemek için her türlü müdahaleyi yapmaya hazırdır...
Kitap "Sevmek bir sanat mıdır?" Sorusu ile başlıyor. Yazar Eric Fromm kitabı "Sevgi kuramı" ve "sevginin uygulanması" olarak temelde iki kısımda inceliyor. Sevgiyi Sigmund Freud'dan farklı olarak inceliyor. Ayrıca kitapta Sigmund Freud'un sevgiyi cinsellik ile ilişkilendirmesini de eleştiriyor. Yazar
“Mecnun, elimi sıkıyorsun?”
“Çok pardon ya, hiç farkında diyilim.”
“Gök gürültüsünden mi korktun sen?”
“Yok ya gök gürültüsünden korktum demeyelim de ona..”
“Ne diyelim peki?”
Seni kaybetmekten korktum Leyla.. Ya aksakallı haklıysa söylediklerinde? Ya tüm bunlar biz bir araya geldik diye oluyorsa? Ya seninle ayrılmak zorunda kalırsak? Ya seni kaybedersem? Bir insanı kaybetme korkusu, keskin dişleriyle insanı içten içe kemiren korkunç bir canavar..
"Sevgi özgür olmalıdır, şayet bağımlılıktan veya her nevi korkudan kaynaklanıyorsa sezdirmeden çürür. Kaybetme korkusu en büyük bağımlılıktır, hem sevgiyi hem muhakemeyi çürüten."