Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
İlk sayfalardan kitabın sonuna kadar 'Benim neden kedim yok?' diye sorgulatan bir roman. Bana göre, gözleri görmeyen bir kedinin dünyaya başkaldırışı.
Dayenu Homeros!
bu kitabı yaklaşık 5 sene önce önce okumuştum. Kedim şila için o uğursuz gün geldiğinde ne yaparım diye düşünmüştüm. Bu Kitap beni o kadar etkilemişti ki, ağlamak demeyelim de gözümden yaş süzülmüştü.Aşırı derece de kedi ve hayvan türlerine düşkünlüğüm var. Bu yaşam tarzını bilmeyenler tarafından sıklıkla yardılandığımda bir gerçek. Şila için o uğursuz gün 2015 mayısında geldi. Artık bizimle olmadığını anladığım an ağzımdan şu sözler döküldü. ^^ dewey ona cennette iyi bak'' !
Bu kadını seviyorum yaa..Ne güzel yazıyor,ne güzel anlatıyor,karakterleri tanıyorum sanki.Tanımakla kalmayıp onlar ne hissediyorsa hissedip,onlara gönülden bağlanıyorum. SEDAT,DUYGU, ALİM şimdide BEKİR (Edward ve Jamie 'i de var tabii) Üstüne başka ne söyleyebilirim ki isimleri bile yeter, okuyanlar bilir.
BEKİR.Kim mi? Daha küçük bir çocukken
Hiç düşünmeden okumanızı tavsiye edebilirim ... Telepatinin üç seri kitabını gerçekten seri bir şekilde okudum . Ya da yazar okutturdu diyebilirim . Hiç bir kitabı bu kadar seride bitirmemiştim . Kedim kendime şok oldum . Yani altı günde üç kitabını bitirdim . Ve bitti Filmini bekliyorum çıkarsa ya da çıktımı bilmiyorum . Yani hiç unutmayacağım kitaplar . Herkese tavsiyem gönül rahatlıyla paranıza kıyabilirsiniz bu seri için
“Kedilerle geçirilen zaman asla ziyan edilmiş olmaz” demiş Sigmund Freud ve kesinlikle de çok doğru bir söz söylemiş, hele ki o kediniz sabah akşam sırtının, kafasının kaşınmasını seven sevgi arsızı, sevgiye doyumsuz bir kedi ise. Çok kedim var ama başımda bir tane baş belası Bob var ki tek istediği kaşınmak diyebilirim ve bunun zevki ise
"işte böyle kedim" dedi, " insanı insan eden ne kadar içimizdeki sevgiyse de, tanrı bunu Böyle söylemişse de ondan daha çoğu da acımadır. İnsanı insan yapan da, sevgiyi sevgi yapan da acımadır. Öyle değil mi arkadaşlar?" diye seslice söylendi.
Hayvanlar üzerine kurgulanan hikayeleri çok seviyorum. Lakin bu kitap beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Kitabın vaad ettiği şey "birbirinden güzel 13 kedi hikayesiydi" lakin hikayeler kedilerin değil kedisi olan insanların hikayeleriydi. Burada kediler bir figürandı. Zaten ünlü yazarlardan alınan hikayelerdi. Bikaçına denk gelmiştim. Editöryel kısmında sıkıntılar var. Hiç emek verilmemiş. Çok yazım- baskı hatası vardı. Bazı hikayelerin çevirisi çok kötüydü. Yabancısı olduğum yer adları çoktu. Bu yüzden de mekanlara odaklanamadım.
Hikayelerden;
Monty'nin dostu çok hoşuma gitti. Şüphesiz kitabın en güzel ( ve anlaşılır) hikayesi buydu.
Ikinci olarak kitabin son ve on üçüncü hikayesi Calvin başarılıydı. Kopukluklar olsada genel hatlarıyla başarılıydı. Ölen kedim şilayı hatırlattı.
Keşke kitaba biraz daha emek verilmiş olsaydı.
Bu kitabı bayadır okumayı çok istiyordum. “Sokak Kedisi Bob” bitti :)
Gerçek yaşanmış olması zaten en başta beni çok etkileyen kriterlerden, kaldı ki birde konusu bir kedi :) benim için ultra ilgi çekici hale geldi.
Satırları okudukça kendi kedim olan “Aşkım”a bolca sarılıp mıncıkladım :) Gerçekten hayvan sevgisi çok başka bir duygu. Can onlar can :)
Küçük yaşlarda ailesiz ve sevgisiz büyüyen James evden ayrıldıktan sonra yapayanlız sokaklarda yaşar ve gitar çalarak üç beş kuruş kazanıp zar zor karnını doyurur. Ayrıca uyuşturucu bağımlısı olan adam, bundan kurtulmak için de ciddi bir mücadele verdiği bir dönemde, bir gün kapısının önünde hırpalanmış, yaralı sarmanı bulur.
Onu evine alır ve kendi karnını zor doyurmasına rağmen, kediciği iyileştirmek için herşeyi yapar :)
Sonraki günlerde ona Bob adını verir ve ikisi birbirine çok bağlanırlar. Birlikte yaşadıkları olaylar, birlikte para kazanmak için yaptıkları ve Jamesin hayatını nasıl düzene soktuğu ikilinin birbirine nasıl iyi geldiğini okuyorsunuz.
Gerçek olması tabi apayrı etkiliyor insanı, ayrıca kitapda bahsedilen o videoları da izleyince daha da çok etkilendim.
Bir hayvanın, perişan olmuş bir insanın hayatına olumlu anlamda nasıl dokunduğunu etkilenerek okudum.
Ben çok sevdim. Herkese tavsiye ederim .
Animal Planet kanalında ''My Cat From Hell'' adlı program da Jackson Galaxy'i ilk gördüğümde onun bir kedisever hatta bir kedi psikoloğu olduğuna inanamamıştım. Kel, sakallı, küpeli, her tarafı dövmeli bir adam kedilerle ilgileniyor, onlarla oynuyor seviyor, okşuyor, onların dilinden anlıyor. Bana çok garip gelmişti. ''My Cat From Hell'' 'in izlediğim bir bölümünde çok hırçın olduğu için sahipleri tarafından uyutulmak istenen bir kediyi iyileştirmiş, hayata döndürmüştü o zaman hayran kalmıştım kendisine.
Jackson Galaxy ''kedi babası'' adlı kitabında kendi hayatından, uyuşturucu ve alkol bağımlılığından ve bunun getirdiği sonuçlardan bahsediyor. Kedilerle nasıl tanıştığını, onların dilinden nasıl konuşmaya başladığını, hayatına giren ve onu değiştiren kedisi Benny ile geçirdiği yılları anlatıyor. Ayrıca kitap da kedilerle ilgili kısa notlar şeklinde bilgilerde var. Bu notlar çok hoş olmuş. Özellikle kitabının sonunda kedisi Benny ile son anlarını anlattı kısım beni çok etkiledi. Benimde 11 yaşında bir kedim var ve o kaçınılmaz an geldiğinde ben ne yaparım bilmiyorum.
Jacson Galaxy ''kendi Benny'nizin fotoğrafını çekin, onu bir madalyonun içine koyun, avucunuzun içine koyun ve onu ellerinizin arasında hissettikten sonra kendi kendinizin simyacısı haline gelin. Bir canlıya duyduğunuz aşk, herkese duyduğunuz aşk haline gelir. İçinizdeki hissettiğiniz Benny aşkının genişlemesine ve Benny'nize olan aşkın herkese duyabileceğiniz bir aşk haline gelmesine izin verin'' diyor. Kedi sevin sevmeyin kitabı okumanızı tavsiye ederim.
316 syf.
8/10 puan verdi
"Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin istedim."
Romanın bitiş cümlesiyle başlamak istedim ben de. Bitmemiş, bitememiş bir roman.. Ve 'belki de hiç bitmeyecek hayatlar' kapılarını aralıyor bu iki kapağın arasındaki 316 sayfada bize.Kitabı okurken inceleme metni oluşturmak gibi bir düşüncem yoktu; ancak karakterlere
Dave Barry'nın dediği gibi ''Köpeklerin efendisi,kedilerin ise hizmetkarları vardır''
Yazar,kedisi Zıggy ile olan ilişkisini ön plan alıp kedilerin kendine has özgür,sakin,meraklı gözlemci,ihtiyatlı,gururlu ,zarif sessiz,karizmatik yanlarını insan ırkına uygulaması gerektiğini düşünüp kedilerin davranış şekillerinin insanlar üzerinde de etkisi olacağını ifade eden bir kitap oluşturmuş.
NOT:Bu satırları yazarken,kedim de yanımda yatmış beni izliyor:)
Zeynep Sayın'ın ölümleri siyasallaştırdığımız için uzun zamandır unuttuğumuz dediği Ölüm Ahlakı. Bunun için kaleme aldığı Ölüm Terbiyesi kitabını okurken Şahsiyet dizisindeki bir kare geldi aklıma.
Agah Beyin alzheimer olmasıyla beraber özel mamasını ve suyunu vermeyi unuttuğu için ölen kedisi. Kedi için yapılan bir mezar. Bir hatırayı devam
