Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızca erkek sözünün geçtiği evimizde, zerrece hükmü yoktu ki anacığımın
Sayfa 42 - Doğan kitapKitabı okudu
Kızımdı, Nazımdı, Nazlımdı Çiçeğimdi o benim... Onu soldurmaya kalkan iblisle savaştım ben. Öyle olması gerekiyordu...
Sayfa 41 - Doğan kitapKitabı okudu
Reklam
"Büyük konuşmasın hiç kimse! 'Böyle bir olay benim başıma gelmez!' demesin. 'Asla' diye başlayan cümleler kurmasın. Hiç ummadığınız bir anda, kapkara bir çukurun dibinde bulabilirsiniz kendinizi. Tıpkı benim gibi..." diyor Beyza.
Çile (1939)
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe, Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe.
Sayfa 17 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
"Fotoğraf makinen var mı?" diye sordu Thalia. "Yok." "Hiç resim çektin mi peki?" "Yoo." "Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?" "Garip mi buldun?" "Biraz." "Peki, polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulacaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?"
Bilincimin vidalarını yeterince sıkamayınca, uzat bileklerini dediniz: "Kelepçe takacağız..."
Reklam
Evet, dolandırıcılıktan yargılayacaklar beni. Umurumda değil. Bu dünya dolandırıcılarla dolu zaten. İlle de paranızı almaları gerekmiyor. Yüreğimizi, ruhumuzu, duygularımızı, hayallerimizi çalıyorlar. Kimse farkında değil...
Sayfa 139Kitabı okudu
Sabrı burada öğrendim ben. Küçücük sevinçlerle avunmayı da
Yaşar Kemal - Mapushane İçinde Üç Ağaç İncir
Akşam olur mahpusane kitlenir Kimi kağıt oynar kimi bitlenir Kiminin Temyizden evrakı gelir Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil Mahpusane içinde üç ağaç incir Kolumda kelepçe boynumda zincir Zincir sallandıkça her yanım sancır Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil
Sayfa 146 - Yapı Kredi Yayınları
...sabrı burda öğrendim ben. Küçücük sevinçlerle avunmayıda. ✨
Reklam
Halil belki ihtiyarladı biraz. Fakat kitap, kelepçe ve yürek eskimedi. Ve şimdi yürek her zamankinden umutlu
Sayfa 984Kitabı okudu
Sinek
Öncelikle şunu fark ettim: Hep aceleleri vardı insanların. Sürekli bir yerlere yetişmek için telaş ederlerdi. Günleri koşuşturmayla geçerdi. Ve bu yüzden, en çok ihtiyaç duydukları şey, saatlerdi. Saatler! Klasik, otomatik, dijital saatler. Kimini kelepçe gibi kollarına takarlar. Kimi saatler, İsa'dan önce helak edilmiş bir kavimden kalma bir put gibi, mütehakkim ve mütekebbir, duvarda durur. Kimi, masanın üzerinde tik tak tik tak tik tak bir mahkûmiyeti, bir mecburiyeti fısıldar. Kol saatleri. Duvar saatleri. Masa saatleri. Çalar saatler...
Sayfa 17
Herkesin sevabı da, günahı da kendine.
Sayfa 128 - doğan kitapeviKitabı okudu
ÇİLE Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyâmet!
Oranlar ne olursa olsun, yasalar karşısında ve vicdanen, işlenen suçun cinsiyeyi yok!
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.