Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DEVLET KURUCUSU ATATÜRK
Atatürk Devrimleri, Türk Devrimi ya da Anadolu Aydınlanması, ne derseniz deyiniz, Türk toplumunu büyük dönüşümlere uğrattı. Buna koşut olarak çağdaş ve laik bir Cumhuriyet kuruldu. Orta Doğu'da özellikle İslam dünyasında ilk kez "dini" referans almayan bir ulus devlet ortaya çıkıyordu. Bu nedenlerle Atatürk hakkında çalışma yapan, makaleler, kitaplar yazan yabancı araştırmacılar çoğu kez yapıtlarının başına Atatürk'ün bu kurucu niteliğini koymuşlardır. Örneğin: Devlet kurucusu olarak Atatürk (Atatürk As Founder of a State) deyimi kullanılıyor, - UNESCO, Atatürk'ün 100. doğum yılı kutlamasına katılma kararı çerçevesinde hazırlatılan bir kitaba Atatürk: Modern Bir Devletin Kurucusu başlığını kullanmıştır. - Lord Kinross da ünlü eserine Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu adını koymuştur. - Atatürk'e ait en son çıkan bir yapıt olan Andrew Mango'nun kitabı da Atatürk Modern Türkiye'nin Kurucusu (Atatürk-The Biography of the Founder of Modern Turkey) adını taşıyor.
" Laik bir devlet, dini yadsıyan, dine karşı olan bir devlet değildir. Din adına insanlara baskı yapılmasına izin vermeyen bir devlettir. "
Reklam
Bunlar Hep Fıkıhsızlıktan - 2
"İslâm'da dinsel bir saltanat (halkın vicdan ve inancı üzerinde) yoktur. İslâm dini Allah'tan ve Peygamber'den sonra hiçbir kimseye, başkasının vicdanını denetlemek, inancına egemen ve imanı üzerinde etkili olmak, karışmak yetkisi vermemiştir. Hatta Hz. Peygamber bile, Allah'ın emirlerini ve hükümlerini sadece bildirmek ve gerekirse hatırlatmakla yükümlü idi."
Sayfa 166 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Hıfzı Veli DedeoğluKitabı okudu
Dinin Siyasallasmasi/Kemalizmin Dinlestirilmesi
Türkiye'de Kemalizm ile İslamcılık arasındaki çekişmenin bir kaynağının İslamiyetin siyasallaştırılması olduğunu daha önce belirt- miştik. Fakat bunun bir diğer kaynağı da Kemalizm'in bir tür din gibi yorumlanmasıdır. Türkiye'de ulus-devletin yaratılması sırasında din kamusal alanın ve siyasetin merkezinde yer alıyordu. Kemalizm ken- dini din tarafından işgal edilen bu merkezi alana sokmaya ve dini de özel alanla sınırlı tutmaya çalıştı. Kemalizm'in din ile ilgili projesi, inancı kişisel bir konu haline dönüştüren Protestan devrimini Türkiye şartlarında yinelemekti. Kemalizm bunu, dinin siyasi rolünü baskı al- tına alıp kamusal görünümünü devletin düzenleyici eline bırakarak yapmaya çalıştı (bkz. Keddie, 1997). Dolayısıyla Türkiye'de siyasal sekülerleşme, düşünsel sekülerleşmeyi dışlayan bir biçimde gerçek- leşti; çünkü kutsal ve sorgulanamaz olan İslami doğruların yerini yi- ne kutsal ve sorgulanamaz olan Kemalist doğrular almıştı. Bu durum, Türkiye'de demokrasinin kurulması ve sürdürülmesi konusunda so- runlara yol açmıştır.
"Tanrılaşan Türk Atatürk" Kimi çevreler Atatürk'ü daha sonra tanrılaştırmak istediler. Adına mevlidler yazıldı, özellikle Atatürk'ün ölümünden sonra bu yöndeki çabalar arttı. Anıtkabri kâbe yapmak isteyenler oldu, özellikle Dinde reformcular, Türk'ün yeni dini olarak Kemalizm'i öne sürüyorlardı.. Daha Atatürk sağken bu yönde öneriler olmamış değildi. Türk'ün yeni Amentüsü ve 54 farzı çıkartılmıştı.
Sayfa 375Kitabı okudu
Allah akıl, fikir versin böylelerine...
Örneğin, Atay, Kemalizm'in bir din reformu olarak nitelendirilmesini, Tanrı bir Peygamber'e verdiği şeriati, ikinci bir Peygamber'le değiştirmekle, hatta Kur'an'ın bir ayetindeki emrini başka bir ayette kaldırmakla, hükümlerin toplum evrimini izlemesi gerektiğini göstermiştir. Fıkıhta buna nesih diyoruz. Muhammed, son Peygamber olduğuna göre, ondan sonra nesih hakkı insan aklına kalmıştır. Onun için İslam bilginleri, "zamanla hükümlerin değişeceği" içtihadında bulunmuşlardır. Mustafa Kemal'in yaptığı işte bu nesih hakkını kullanmaktı" şeklinde temellendirmekte ve Kemalizmin ibadetler dışındaki bütün ayet hükümlerini ortadan kaldırdığını ifade etmektedir.
Sayfa 324 - Muhayyel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Erkekler, güçlerini kullanarak Tanrılarından aldıkları buyruğu çarpıttılar ve kadını aşağıladlar (...); kadının ruhu bundan küçük düştü, küçüldü, kadının töresi zayıfladı, kadınların dini bundan gitgide azaldı ve kadın insanlık değerinden yitirdi. Kadınlar böylece kümes hayvanlarına ya da başıboş dolaşan sürülere benzediler (...). Daha sonra, erkek çocukların ve kızların eğitimleri kötüleşti, toplumsal bozulma ve çürüme, bireylerden bizzat gruplara geçti, oradan da tüm ailelere, akrabalara, kabilelere ve halkın tümüne bulaştı.
Bir hatıratın, bir anekdotun tenkid ve diğer kaynaklarla mukayese edilmeden kabulü ilmi bir tavır olmadığı gibi bunlara bigâne kalmak da doğru değildir. Bu anekdotları doğrulamak için daha fazla anekdota ve kaynağa ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Ancak en azından Mustafa Kemal'in Anadolu'ya devlet içinde hâlâ etkili ve yetkili olan ve bir şekilde İttihadçılıkla ilişkili bir ekip tarafından bilinçli ve planlı olarak gönderildiği her türlü şüpheden azadedir. Fazlullah Moral'ın hatıratını dikkate alırsak, Mustafa Kemal, dini hisleri kuvvetli delegeler üzerinde bir tesir meydana getirebilmek için Anadolu'ya gönderilişinin esas hissesini padişaha ayırmış olabilir. Mustafa Kemal'in Samsun'a giderken inanılmaz bir yetkiye sahip olması da onun Vahdeddin tarafından gönderildiğine delil olarak gösterilmiştir.
Sayfa 343Kitabı okudu
1929 yılında Yakup Kadri'nin (Karaosmanoğlu) Milliyet gazetesinin bir anketine kendi köşesinden verdiği cevap; Gazetenin sorusu basittir: "Gazi'nin en büyük eseri hangisidir?" Yakup Kadri de soruya benzer basitlikle cevap verir: "Kemalizm". Yakup Kadri'nin yazısındaki Kemalizm tanımı ve kavramdan beklentisi
243 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.