Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ben şiirlerimdeki adam değilim ..
youtu.be/GWILadNzPQY?si=... ☘️ Memnunum Bilerek kötülük etmemekle Kendimden başka bir kimseye Varsa başka bir hayat, onda hakkım var Affettiğimi kim söyledi Kötülüğüne kötülükle karşılık vermediklerim.. .. Selamlaşarak geçtiğini görüyorum iki bulutun Budur işte hayatımın varsa bir tesellisi ‘Yeter ki gün eksilmesin penceremden’ Biliyorum bunu diyeceğini Ama çok seneler geçti üstünden * Cevdet Karal
diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? haklısın. belki de çok az... o zaman şöyle demeliyim: seni az tanıyorum... az... sen de fark ettin mi? az, dediğin, küçücük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi... bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. belki de az, hayat ve ölüm kadardır! belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. belki de az, her şey demektir. ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...
Sayfa 349 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Seni az tanıyorum…Az… Sen de farkettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime var ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
Bugün hiç özlemedin mi beni? Bugün de mi geçmedim aklının kıyılarından? Ne olur çekme ellerini karanlığımdan, Bir sen kaldın dünyada güzel bildiğim. Zaman zaman senden uzaklaşmak isteyişimin Boşuna olduğunu biliyorum. Artık kendimden bile kaçabilirim, Fakat senden asla! Sen hükmedemediğim kaderimsin benim, Silemediğim alın yazımsın. Olduğun gibi seviyorum seni, Olmanı istediğim gibi değil.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Kendim için, yaşamak için gitmem gerektiğini biliyorum. Ama senden değil, kendimden.
Bazen kendimden çok fazla şey beklerken buluyorum kendimi. Sen de yapıyorsun bunu biliyorum. Oysa kendin dahil kimsenin senden ne beklediği degil mühim olan. Bence mühim olan ne kadar hissederek yaşadığın, yeryüzündeki bu sınırlı zamanının ne kadar tadını çıkarabildiğin.
Reklam
Kendinizi asla kedere kaptırmayın canım, gözyaşının hiç bir faydası yok kendimden biliyorum...
Soul” diye, 2020 yapımı bir animasyon film var, izlemiş miydin? Bir ruhun dünyaya geliş amacını bulmasına dair çok sevimli bir film. Daha doğrusu, bu amacın illa büyük bir şey olması gerekmediğine dair. Bazen kendimden çok fazla şey beklerken buluyorum kendimi. Sen de yapıyorsun bunu biliyorum. Oysa kendin dahil kimsenin senden ne beklediği değil mühim olan. Bence mühim olan ne kadar hissederek yaşadığın, yeryüzündeki bu sınırlı zamanının ne kadar tadını çıkarabildiğin. Hayatımız bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçerken, başarılarımızın peş peşe eklendiği bir slayt gösterisi izleyeceğimizi hiç sanmıyorum. Öldükten sonra kimse bizi işe almayacak sonuçta, yanlış mı düşünüyorum? Hayatımızı, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğimiz idealler peşinde tüketmeyi değil, yaşamayı savunuyorum. Büyük hayallerle çok zaman kaybettik, artık basit şeylerin zamanıdır
Şunu iyi biliyorum ki, kendimden hoşlanmıyorum. İçiyorum, kendimden nefret ediyorum; yürüyorum, kendimden nefret ediyorum. Düşünüyorum, kendimden nefret ediyorum. Ne rahatsız edici! Ne korkunç!
Sayfa 22 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kendime hayret ediyorum, kendimden memnunum, aynı zamanda kendimi anlamıyorum, kendimi bazen çok düşünüyorum. Bazen dertliyim, bazen çok mutlu. Arıyorum varoluştaki tüm ipuçlarını, kazıyorum. Kazdığıma düşüyorum. Sağlam temelleri bulamıyorum. Bulmuş gibi oluyorum, tekrardan parlamalar dünyasına kanıyorum. Yargılarım bitmiş ama canlı gibi. Çözdüğüm, emin oldu­ğum bir şey yok. Çıldırıyorum, ayılıyorum, düzeliyorum. Yıpranıyorum... Her şeyin üstümde sürdüğünü biliyorum, her şeyin bensiz geçip gittiğini biliyorum. İnandığım çok şey varmış ama anlama çizgim kaybolmuş gibi. Dünya çok acımasız, yine de her şey Tann’nın bir lütfü gibi... Her şey ikili gibi, kalbim ve beynim. Korkum ve inancım... Kendime, düş kırıklıklarıma iki defa inanıyorum... Kendim ve kendim olmayan için. Anlam ve anlamsızlıklara iki defa zaman ayırıyorum... Bilmek ve bilmemek için... Sanki sö­külüp dökülen bir parçayım, hiç yerine oturmayacak.
Reklam
Yarım kalmış teorik çalışmam ile ilgili dosya (ben bir göstergebilimciyim. Bunun ne anlama geldiğini sormayın çünkü göstergebilimin anlamı üzerine okuduğum kitapların hiçbirisini anlamamış durumdayım. Yapmakta olduğum çalışma o kadar tuhaf bir konu ile ilgili ki ona ancak "göstergebilim yapıyorum" diyerek saygınlık kazandırabileceğimi düşünüyorum. Bilmem haberiniz var mı ama insanlar büyük tuvaletlerini yaptıktan sonra altlarını kağıtla silerler. Kendimden ve konuştuğum bir çok kişiden biliyorum ki alt silindikten sonra da her insan ka­ğıdı açar ve sildiği maddeye bakar. Şimdi bunun mutlaka derin bir anlamı olması gerekiyor. Bunu bulmak için · yola çıktım. Yaptığım iş manasız değil. Çünkü Umberto Eco da böyle ma­nasız şeylerle uğraşıyor ve herkes ona "deha" diyor.
Biz zannediyoruz ki insan ölünce çürümeye başlar. Doğru değil. İnsan doğduğu andan itibaren çürümeye başlıyor. İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır. Başkasından değil, kendimden biliyorum.
Yenil(en) me
Öylece ortaya çıkmadım: Acılarımdan oluştum. Kalp ağrılarımdan oluştum. Uykuda titremelerimden oluştum. Müphem rüyalarımdan oluştum. Özledim... Fazlasıyla özledim... Fotoğraflarına bakarak konuştum. Sövdüm saydım sana sonra sevdim seni biraz. Baktım olmuyor, yıktım, yaktım. Sondun, söndün. Yarimdin yarım oldun sandım da yaram oldun.
Siz de fark ettiniz mi? Az, dediğimiz, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime yüzbinlerce cümle var. Bazen söylemek isteyip de yazamadığımız sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır. Belki de, seni az tanıyorum, demek; seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.