Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kaçınılmaz bir vakıadır ki, Cumhuriyet döneminde Nakşibendîlerin kaleminden İslâmî ilimlere önemli katkısı olan bir eser çıkmadı. Doğal olarak, Nakşibendîler bir parçasını oluşturdukları Türk Müslüman toplumunun kaderini paylaştılar; Kemalizm Türkiye’de İslâmî öğrenimi öldüremezdi, fakat kesinlikle onu felce uğrattığı anlaşılıyor.
Sayfa 447Kitabı okudu
Tanrı’nın Gölgesi, Osmanlı gücünün küresel etkisinin izini sürerek eski ve yeni dünyanın şeklinin belirlenmesinde İslam’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun rolünü anlatıyor ve yenilikçi, hatta devrimci bir açıklama sunuyor. Son beş asırdır bu hikâyenin asıl kısmı profesyonel tarihçiler ve sıradan okurlar tarafından inkâr edildi veya görmezden gelindi.
Reklam
Dehşet verici bir kesinlikle felaketin kaçınılmaz, kurtuluşun olanaksız olduğunu hissediyordu.
Sayfa 17 - İş Bankası Kültür Yayınları, Aralık 2023 BasımıKitabı okudu
Şimdi dehşet verici bir kesinlikle felaketin kaçınılmaz, kurtuluşun olanaksız olduğunu hissediyordu.
Hayvanlar aleminde ahlak var mı?
Açıkçası, çoğu zaman "içgüdülerimize" dayanan ani ahlaki yargılarda bulunuruz. Akıl yürütme yetimiz, tıpkı yandaş medya yazarı gibi mantıklı görünen uydurma gerekçeler bulmaya çalıştıktan sonra, duygularımız bir karara varır. İnsan mantığının önceliği konusunda ahlakla ilgili Kant öncesi yaklaşımlar yeniden gündeme gelmeye başladı. Bu yaklaşımlar, ahlaki evrim teorisiyle, modern nörobilimle ve bizim primat akrabalarımızın davranışlarıyla uyum içerisinde olan duygulanımlar düşüncesinin içine yerleştirmektedir. Böylesi bir yaklaşım şempanzelerin ve bonoboların ahlaki varlıklar olduğunu elbette söylemiyor. Fakat The Descent of Man (İnsanın Türeyişi) adlı kitabında insan ahlakını, hayvan sosyalliğinin bir devamı şeklinde gören Darwin'e kesinlikle katılıyorum: "Bir hayvan her ne kadar açık sosyal içgüdülere sahip olsa da, […] kaçınılmaz olarak bir ahlak duygusu ya da bilincine erişir. Ve bu duygu ya da bilinç, onun zihinsel yetilerini iyi geliştirilmiş ya da en az insandaki kadar geliştirilmiş bir konuma yükseltir."
Sayfa 21 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Rekabet savaşın yüceltilmiş halidir. Savaş kesinlikle kaçınılmaz değildir. Savaş istersek savaşı seçebiliriz; fakat aynı şekilde, barış istersek de barışı seçebiliriz. Canımız rekabet etmek istiyorsa, rekabeti seçebiliriz; ancak onun yerine dostça bir işbirliğini de tercih edebiliriz.
Reklam
Efendinin hareketi yanılsaması, sözceleme seviyesi (içerisinden konuştuğum öznel konum) ile sözcelenmiş içerik arasındaki çatışmada ortaya çıkar. Yani Efendiyi tanımlayan şey, beni tamamen içine çeken, içerisinde 'söylediğim şey olduğum', bütünüyle gerçekleştirilmiş, kendi kendine yeten ve performatif olan söz edimidir. Böyle ideal bir çatışma elbette fantazi boyutunu engeller çünkü fantazi, sözcelenen içerik ile sözceleme konumunun arasındaki boşluğu kapatmak için ortaya çıkar: fantazi "Bana tüm bunları neden anlatıyorsun? Bana bunları anlatarak ne yapmamı istiyorsun?" sorularına bir cevaptır. Fantazi boyutunun yine de varlığını sürdürmesi gerçeği Efendinin söyleminin kaçınılmaz başarısızlığına işaret eder. Zaman zaman 'sadece bir nesne olarak muamele gördüğü' genelevlere giderek kendisini mazoşist ayinlere katılmak zorunda hisseden ünlü yöneticiyi düşünün: astlarına emirler yağdırıp onların hayatlarını yöneten topluluk içindeki etkin varlığı (Efendinin söyleminin üst seviyesi: S1-S2), diğerlerini eğlendirmek için onların fantazilerine maruz kalan edilgen bir nesneye dönüşür (alt seviye: $-a). Kant felsefesinde arzu yetisi, tesadüfi nesnelere bağlıdır, "patolojik"tir ve bu yüzden "arzunun saf yetisi" olamaz ve "saf arzunun eleştirisi" yapılamaz. Lacan'da ise psikanaliz KESİNLİKLE 'SALT arzunun eleştirisidir. Başka bir deyişle arzunun patolojik olmayan ('a priori') nesne-nedeni vardır: küçük başka nesnesi.
Sayfa 711 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okudu
Yine de birini sevmek kaçınılmaz olarak bir gün onu kaybetmek anlamına da geliyordu;eğer reddedilerek ya da ihanete uğrayarak kaybetmediğiniz sürece kesinlikle ölümle sonuçlanırdı. En azından yalnızken incinme riski yoktu. Ne de olsa sahip olmadığınız bir şeyi kaybedemezdiniz
İnsan haklı hareketin mutlak sürekliliğini kavrayamaz. İnsan herhangi bir hareketin yasalarını ancak o hareketin rasgele seçtiği öğelerini incelediği zaman anlayabilir. Bununla birlikte, insanın yaptığı hataların büyük bir kısmı, sürekli hareketin sürekli olmayan öğelere rastgele bölünmesinin sonucudur. Antik çağlarda sofizm adı verilen ünlü
Sayfa 317Kitabı okudu
882 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.