Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Öte yandan, bu kent bazen benim hiç hazzetmeyeceğim ölçüde kendinden hoşnut görünüyor. Yemin ederim, bir çalım, bir fiyaka." İçini çekti. "Bu da bazen insanı yoruyor. Zaten oldum olası kırsal kesimin hayranıyımdır."
Sayfa 56 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Türkçe baskıya önsöz
Etin Cinsel Politikası'nda yalnızca kadınlara değil, egemen olmayan bütün diğer insanlara ve hayvanlara yönelik cinsel şiddet ile kötü muamele arasında bir bağıntı olduğunu savu­nuyorum. Türkçe’deki “mal” kelimesi (eşya, mülk gibi anlam­larının yanı sıra) hem kırsal lehçelerde büyükbaş hayvan hem de kent argosunda iffetsiz kadın anlamına geliyor. Türkiye’de hâkim erkek kültürü, erkeksi olmayan varlıkların arasındaki çağrışımı onları aşağılamak için kullanarak bu kelimenin çift anlamlılığını suistimal ediyor. “Mala vurmak” veyahut “ete git­mek” kulağa büyükbaş hayvanlar ile ilgiliymiş gibi gelse de as­lında seks işçileriyle birlikte olmak demek. “Kadınbudu köfte” adında bir yemeğin varlığı ve bir peynir çeşidi olan “kaşar”ın “hafifmeşrep kadın” anlamında kullanılması da cabası...
Sayfa 15 - ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İki dedem de 1960'ların ortasında Almanya'ya gelmişler. Karadeniz kıyısında bir kent olan Zonguldak'ta maden işçisi olarak çalışıyorlarmış. Ama çok az para alıyorlarmış ve sadece ihtiyaç olduğunda çalışabiliyorlarmış. O dönemde iş bulmak, özellikle de kırsal bölgelerde oldukça zormuş. Derken Almanya, Türkiye ile bir anlaşma yapıp misafir işçi çağırınca ve bu anlaşma sayesinde yüzbinlerce Türk'e çalışmak için Almanya'ya gelme hakkı tanınınca dedemler de daha iyi bir yaşam çağrısına uyup Almanya'ya gelmişler.
184 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İlksöz: Hayatımız hangisi; kaçtığımız mı yoksa teslim olduğumuz mu? Böcek kolleksiyonu yapan öğretmen, farklı böcekler toplamak için yaşadığı şehirden uzakta, deniz kıyısında bir köye gelir. Böcek arayışı uzayınca şehre dönen son otobüsü kaçırır. Köylülerden gecelemek için yardım ister. Köylüler onu bir eve götürür. Ev, köydeki birçok ev gibi kumların altındadır. Kumların altında bir ev, kumlara tutsak yaşamlar, kumla birlikte bir hayat. Çok beğendiğimiz kitaplar için hepimizin diline pelesenk olmuş bir ifade var: daha ilk sayfalardan kitap beni çekip içine aldı. Bu kitap için söylenecek sözse, kumların altında kaldım olsa gerek. Giderek artan şekilde, boğan, bunaltan kasvetli bir ortam. Sayfalar ilerledikçe sanki sizin de aldığınız nefesler zorlaşıyor. Kumların altında yaşayan sizsiniz sanki. Kaçış, kabullenme, ortama uyma altmetinlerinin etkin olduğu, toplumsal eleştirilerin, kent-kırsal, modern-geleneksel göndermelerin de yer aldığı etkili bir metin. Japonların Kafka'sı dedikleri Kobo Abe'den okuduğum ilk kitaptı. (Japonların beyni nasıl çalışıyor diye de düşündüm hep okurken, nasıl böyle bir şeyi hayal edebilirsin diye).Kesinlikle tavsiyemdir. Bu arada kitaptan uyarlanan ve kitaba sadık kalan 1964 yapımı filmi de (Woman in the Dunes, Suna No Onna) mutlaka izleyin. Filmin siyah beyaz oluşu, hikâyeyi, kasveti daha da yoğunlaştırıyor. Bu arada filmdeki ev, benim kafamda oluşturduğum evden daha ferahtı. Okurken nasıl etkilendiysem.
Kumların Kadını
Kumların KadınıKobo Abe · Monokl Yayınları · 20172,108 okunma
Devlet denetiminde fuhuş yapılan yerlere ‘genelev’, devlet denetimi dışında fuhuş yapılan yerlere ‘randevu evi’ deniyor. Bunlar kentlerin lüks semtlerinde ya da kırsal/ıssız alanlarda olabiliyor. Polis sürekli buraları basarak ‘vesikasız’ çalışan kadınları yakalıyor; kayda geçiriyor. Genelevlerin kent dışına taşınması, hatta kapatılması sık tartışılan bir konu. Ama bu o kadar kolay değil; İzmir’de genelevlerin kent dışına çıkarılması kararına itiraz eden ‘genelev sahipleri’ kendilerini şöyle savunuyorlar: “Her gün ziyaret eden yüzlerce genç,...ihtiyaç sahibi vatandaşa çok kötülük yapılmış olacak.” Genelev sahipleri Valilik kararına karşı Danıştay’da iptal davası açıyorlar. İtiraz haklı bulunuyor. Danıştay bu konudaki Valilik kararını iptal ediyor.
Sayfa 269 - 3. baskı - 2014
Hamidiye alayları
1891'de Sultan Abdülhamid tarafından Hamidiye Alayları'nın kurulması hem bir Kürt kimliğinin ortaya çıkışını haber verdi, hem de bu kimliğin güçlenmesinin önünde bir engel teşkil etti. Hamidiye Alayları, Ermenilerin Ruslar ve İngilizler tarafından kışkırtılan milliyetçi özlemlerini kontrol alımda tutabilmek için kurulmuşlardı. Bunlar kırsal alanlardaki Sünni Müslümanlar arasından seçilmekteydiler. Sultan Abdülhamid, Sünni Kürtleri üç gruba karşı kullanmayı düşünmüştü; baskıcı rejimi karşısında düş kırıklığına uğramış kent burjuvazisi, asi milliyetçi gayrimüslim unsurlar ve Şii Kürtler. Kırsal aşiret reisleri çeşitli aşiret gruplarını Hamidiye Alayları'nın bayrağı altında birleştirmekte başarılı olmakla kimlik oluşumuna katkıda bulunurken, aynı zamanda çeşitli dinsel mezhepler arasındaki rekabet ve dinsel husumet bir Kürt kimliğinin oluşumunun aleyhine işlemiştir.
Sayfa 113 - 1. baskı - Mart 2004
Reklam
Hipermarket kırsal kesimle kentin ortadan kalkarak yerini köyle-kent arası bir yere (agglomeration) bırakan yeni bir yaşam biçiminin ifadesidir [tüketime eşdeğer, onun mikro modeli, yönlendirme panolarının her yeri kapladığı işlevsel bir kent dışı banliyö tipi alışveriş yeri(zoning)].
Sayfa 111 - Doğubatı YayıneviKitabı okudu
Sonuç
Kamusal ve özel arasındaki hassas denge, siyaset kuramı tarafından durmadan yeniden formüle edilmektedir. Rousseau mutlak bir şeffaflığı düşlüyordu: "Doğum yerimi seçebilseydim, tüm bireyler birbirini tanıdığı için ne günahın karanlık manev­ralarının, ne de erdemin tevazusunun kamunun bakışlarından ve yargısından kaçamayacağı bir devleti
Şubat Devrimi: 1917 Ekonomik ve sosyal açıdan Rusya’nın, tamamını ve bütün ezilen sınıflarını saran bunalım, bir bütün olarak ilk defa 1905’te patlak vermişti. Devrim çok başarılı olamadı ama geriye de dönülmedi. Akabinde ülkeyi saran devrimci grev dalgasını ancak 1914 ’te başlayan 1. Dünya savaşı durdurabildi. Savaş yılları iktisadi, sosyal,
Rusya’daki Sosyalist Hareketlerin Genel Gelişim Karakteristiği Rusya’da sosyalist hareketler 19.yüzyılın ikinci yarısın- daki sanayileşme ile meydana gelen işçi sınıfı hareketleriyle başlamış ve Ekim devrimine kadar çeşitli devrim hareketleriyle ve örgütlenmelerle değişik merhalelerden geçmiştir. Bu süreçte, 19.yüzyıl sonlarındaki kitlesel işçi
347 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.