Kitabın ölümle ve acıyla ilintili kasvetli havasından mı yoksa son zamanlarda beni daha çok etkileyen kitaplar okuduğumdan mı bilemiyorum çok sıkılarak okudum.
Kitabın konusuna gelecek olursak, İvan ilyiç memuriyetinde çalışarak giderek yükselmiş yüksek rütbeli bir yargıçtır. Son günlerini yaşamaktadır ve ağrı içinde ölümü beklemektedir. Ölümü beklerken hayatı sorgular. Ölüm döşeğine düşene kadar hep iyi bir hayat yaşadığını düşünmüştür ancak hayatının ne kadar boş ve anlamsız geçtiğini fark eder.
"Ya bütün hayatım, yaşadığım bilinçli hayat gerçekten gerektiği gibi değil idiyse ? "
Bu ve bunun gibi sorular kafasında yankılanmaya başlar.
Bana ölüm gerçeğini hatırlattı. Hatırlattı diyorum çünkü çoğu zaman hayatımızı hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Çoğu zaman yaz gelsin, kış bitsin, şu pandemi bir bitsin, şuradan bir kurtulayım vb. bahanelerle hayatımızı erteliyoruz. Çoğu zaman ya geçmişte ya da gelecekte yaşıyoruz. İşte bir gün gelecek sona geldiğimizin farkına varacağız Ivan İlyiç gibi. Yaşamaya değer bir hayat mı sizinki gerçekten ? Bunu sorgulamak gerekiyor. İyi okumalar diliyorum.