Fakat çoğu olağandışı, zamanları değiştiren veya büyük tehlikeleri önleyen önder her memlekette çıkmaz. Türkiye'ninki de az olacak. Bu bir kıstas değildir. Kaldı ki Türklerin büyük mareşalleri, büyük adamları her asırda vardır. Ama Atatürk dünya tarihinin de ender yetiştirdiği bir dehadır ve şartların ürünüdür. Bazen olumsuz durumlar, bu gibi liderleri yetiştirmekte çok etkindir.
İnsanları kategorilere ayırmanın mümkün olduğu ölçüde, en şaşmaz kıstas, onları hayat boyu sürüp giden şu ya da bu etkinliğe yönelten, çok derinlere kök salmış arzularıdır.
Yaygın anlaşıldığı şekliyle karakter toplumun her türlü mürekkep lekesine hitap eder; bir kimsenin karakteri onu insan ilişkilerinde anlamlı bir yaşama götürür. Karaktere ilişkin yaygın görüş ise "saygı"ya ilişkin lügattaki diğer kelimeleri ölçmek için eleştirel bir kıstas sağlamasıdır.
evlilikteki ana kıstas eşlerin salih ve dindar olmasıdır. Bunlar sağlandıktan sonra diğerlerinin çözümlenebileceği kanaatindeyiz. Nitekim bu hususta şu hadis-i şerif bize gereken dersi vermektedir:
Bir gün Hazreti Peygamber'in (sallallahu aleyhi vesellem) yanından bir adam geçti .
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) yanında oturan kimseye:
- Şu adam hakkında ne dersin, diye sordu. O da:
- Bu zat ileri gelen hatırlı kişilerden biridir. Vallahi böyle bir adam bir kıza tâlip olsa evlendirilmeye, birine aracılık yapsa sözü dinlenmeye layıktır, diye cevap verdi. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) bir şey söylemedi.
Sonra oradan biri daha geçti. Allah Resûlü yine yanında oturana:
Ya bu adam hakkında ne dersin, diye sordu. Bu defa o zat:
- Yâ Resûlallah! Bu adam fakir müslümanlardan biridir. Bir kıza tâlip olsa, istediği kız verilmez. Birine aracılık etse, ricası kabul edilmez. Konuşmaya kalksa, sözü dinlenmez, dedi. Bunun üzerine Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurdu:
Bu sonuncu adam, öteki gibi dünya dolusu adamdan daha hayırlıdır.