Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitap okumak ve kahve yapmak birçok yönden benziyordu; herkes kolayca başlayabilir, üzerine yoğunlaştıkça kapılıp gidebilir, bir kez kapılınca kolay kolay uzaklaşamaz ve gittikçe daha fazla incelik göstermek gerekirdi. Yani okumanın ve kahvenin kalitesini belirleyen şey, ince nüansları anlamaktan geçiyordu.
Hidayet Karakuş
Öğrenciliğimde iki şeyi büyük bir tatla yapardım: mütala saatlerinde kitap okumayı bir, bir de atlas üzerinde dağları, nehirleri, ovaları, yaylaları, okyanusları, gölleri... düşlemeyi.
Reklam
Türkiye Asla Boyun Eğmeyecektir: 03 Temmuz 2017 tarihinde asistanım Nuray Tamir genel ağa girmiş ve bu kitabın hiçbir kütüphanede kaydının bulunmadığını bana bildirmişti. Türkçü sahaflardan Erdal Beye telefon ettim. Kitap onda da yoktu. Bir gün sonra "Turancılar Toplumcu Düşünce ve Eğitim Derneği'nde konferansım vardı. Konferans
Yazmayı bilseydim insanların en büyük mutsuzlukları ve en büyük mutlulukları üzerine bir kitap yazardım.
Birçok kadın, bir erkeği beğendiğini ona göstermenin yanlış olduğu gibi boş bir inanca sahiptir.
Reklam
Yarenim Hallacı Mansur'un sabır tarifi bambaşkadır.Diyor ki hazret:"Sabır odur ki bir kişinin iki elini ayağını keserler,onu köprünün üzerine asarlar ve hatta bundan daha acayip muameleler yaparlar da bir kere ah etmez."
Sayfa 158 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
Makyavelizm ve Kutsal Kâsedeki Kan
Makyavelizm, milletlerin ve insani değerlerin gayeleri üzerine evvel emirde derin bir tefekkür ve peşinden de gayelere vasıl olmak için vasıtaların kullanılması değil, tam zıddına iktidara erişme tekniğinin belirlediği bir siyaset fahişeliğidir. Bu fahişelikte seks ve para her daim "Kutsal Kâse"dir. Kâse'nin şarabı ise masumların, çocuk, kadın mazlumların kanıdır.
Sayfa 286 - Destek YayınlarıKitabı okudu
"Varoluşun anlamını yeniden kendimde kursam yavaş yavaş... Dünyada hiç kimsenin neden kendi olamadığı üzerine bir kitap yazsam...Bu ülkedeki vicdan yokluğunun nedenini anlatsam... Yanıma sadece şiir kitapları alsam, bütün dünyanın şiirlerini okumak ölene dek sürse..." Leyla Erbil
Sayfa 20 - Kafka Okur Fikir Sanat ve Edebiyat DergisiKitabı okuyor
Çıplak gerçek
19. yüzyıla ait bir efsaneye göre, Gerçek ve Yalan bir gün karşılaşırlar. Yalan, Gerçek'e: "Bugün muhteşem bir gün!" der. Gerçek, gökyüzüne bakıp iç çeker, çünkü gün gerçekten de çok güzeldir. Birlikte biraz zaman geçirirler. Derken bir kuyuya varırlar. Yalan, Gerçek'e: "Su çok güzel, haydi birlikte yıkanalım" der. Gerçek biraz şüphelidir; suyu kontrol eder ve gerçekten de çok güzel olduğunu fark eder. Bunun üzerine ikisi de kıyafetlerini çıkartıp yıkanmaya başlarlar. Aniden, Yalan sudan çıkar, Gerçek'in kıyafetlerini giyer ve hızla kaçar. Gerçek, kuyudan çıkar; elbiselerini bulamayınca bir hayli öfkelenir. Yalan'ı bulmak ve elbiselerini geri almak için her yere koşar. Bu sırada Gerçek'i çıplak biçimde oradan oraya koşarken gören Dünya, bakışlarını küçümseme ve öfke ile geri çevirir ve onu görmek istemez. Zavallı Gerçek, çaresizlik içinde kuyuya geri döner. Artık sonsuza dek saklanacak ve ortadan kaybolacaktır çünkü çıplaklığından çok utanmaktadır. Yalan ise o gün bugündür dünyayı dolaşmakta, Gerçek gibi giyinip toplumun ihtiyaçlarına karşılık vermektedir. Çünkü Dünya, hiçbir şekilde Çıplak Gerçek ile karşılaşmak istemez.
Sayfa 17 - Tuti KitapKitabı okuyor
Reklam
Bu insan doğasının ve zayıflıklarının üzerine bina ettiği planı en ince ayrıntılarına dek tasarlamıştı. Birden acaba her şeyi suya düşürecek derecede önemli bir hata yapmış olma ihtimali var mıydı? Garip bir korkuyla ürperdi. Belki de çok mühim bir şeyi atlamıştı? Uyumak için nafile çabalıyordu. Bu tuhaf belirsizlikle çok huzursuz olmuştu. Daha önce hiç böyle şeyler düşünmemiş, her şeyin çökebileceğini aklına bile getirmemişti. Zaten her şeyi en ince detayına kadar tasarlamamış mıydı? Ama yine de korkuyordu işte. "Sadece bir gece," dedi kendi kendine. "Sonra her şey yoluna girecek."
“Ruh üzerine ne çok düşünüyor ve ne çok söylüyordum. Onun hakkında bilgece sözcükler biliyor, onu yargılıyor ve bilimsel bir nesneye dönüştürüyordum. Ruhumun, yargımın ve bilgimin nesnesi olamayacağını hesaba katmıyordum; oysa asıl benim yargım ve bilgim ruhumun nesnesiydi. Böylece derinlerin tini beni ruhumla konuşmaya, ona yaşayan ve kendinde var olan bir varlık olarak seslenmeye zorladı. Ruhumu kaybettiğimin farkına varmak zorunda kaldım.”
Sayfa 105Kitabı okudu
Reşat Nuri Güntekin/ Çalıkuşu romanı üzerine
O zaman genç kızlarda neşe ve serbestlik iyi alâmet sayılmazdı. Ecnebi mekteplerinde, yahut aile muhitlerinde yetişmiş tek tük kızlar iyi gözle görülmez, fena aile kadını, fena vatandaş, fena insan olmaya namzet sayılırdı... Ben İstanbul kızından, büyük bir çocuk demek olan bir genç kızda biraz tahsil, biraz neşe, hafiflik ve serbestliğin pek korkulacak bir şey olmadığını, böylelerinin zamanı gelince yahut hayatın müşkül saatlerinde kendilerini en ağır başlılardan daha iyi çekip çevirebileceklerini göstermek istiyordum.
Sayfa 21
Ahlâk-Yarar Problemi Üzerine
Ahlâken doğru olmayan hiçbir şey yararlı değildir, keza bir şey yararlı olduğu için ahlâken doğru olamaz,buna karşın bir şey ahlâken doğru olduğu için yararlı demektir.
Sayfa 157 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sonra Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Muammer Aksoy ve daha nicesi hain tuzaklarla katledildi... Türkiye'nin yetiştirdiği, milli, Atatürkçü, anti-emperyalist insanlardı hepsi... Hepsi tam bağımsız Türkiye'ye inanırdı. Amerika ve onun sermayesine karşı durdukları, halka gerçeği anlattıkları için birer birer öldürüldüler. Amerikan emperyalizminin ülkemize dayatmaya çalıştığı siyasi İslam projesinin karşısında dimdik durmaktan kaçınmadılar. Hepsi öleceğini bilerek yürüdü kan emici emperyalizmin üzerine...
Sayfa 30 - Pankuş YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.