Tarih, kitapların haçlı seferlerinin sebep-sonuç ilişkisi içinde ezbere dayalı öğretisinden öğrendiğimiz bir konu iken bu kitap ile farklı bir bakış açısı kazandım. 1. Haçlı seferinin dağınık, düzensiz yapısı ile frenklerin İznik üzerinden gelişlerine tanıklık edip Anadolu içindeki beyliklerin kendi çıkarları doğrultusunda birlik beraberlik olamayışlarına tanıklık ettim. Antakya’nın tarihi sahnede ne kadar mücadele verdiğine, hem doğal güzellikleri hem de stratejik konumunu çok iyi kavramanıza sebep olan anlatımıyla etkilendim. Ardı arkası gelmeyen haçlı seferlerine karşı müslüman, arap, hristiyan grupların her defasında kendi stratejileri doğrultusunda saf değiştirdiklerine, meydan okumalarına, tam kazandık dediğimiz anda içimizden çıkan bir hainle yeniden yenildiğimize, kazanılan zaferlerin sarhoşluğu ile elinizde tutamadığımız iktidar kayıplarımıza şahit oldum. Tarihi sahnelerin geçtiği Trablusşam, Akka, Antakya, Mescid-i Aksa, Urfa, Harran, Musul, Halep, Asi Nehri tüm halkı ve arazi şartlarıyla karşımıza serildi. Kılıç Arslan ile başlayan kitap; Çaka Beyi, Yağısıyan, Dukak, Kürboğa, İlgazi, Belek, Zümrüt Sultan, Zengi, Eyyübilerin Lideri Selahattin gibi liderlerin özelliklerini, zaaflarını, savaş stratejilerini anlatarak tarihe ışık tutmaktadır. Kitap bittiğinde meğerse ezberci yaklaşımla hiçbirşey bilmediğimin farkına vardım. Sıkıldığım tek nokta yerlerin ve liderlerin çok değişkenlik göstermesiydi. Farkettiğim diğer konu hep dini korumak adı altında iktidari gücü elinde bulundurma hırsı ve kazandıktan sonra rehavete kapılarak içkiye ve hareme yönelme eğilimiydi. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.